Tarih boyunca İslam dini içerisinde otorite oluşturan bireyler, konumlarını fırsat bilip içlerindeki faşist duyguların yarattığı öfke ve nefrete teslim olarak, halklara akla gelmeyen fetvalar vermiş ve halkların içerisinde kin, nefret tohumları ekmiştir. Kürt,Alevi, Türkmen ve Ermenilere tahammül edilmemiş, bu halklar mevcut toplumların gözlerinden düşürülerek, daha sonra bu halklara karşı toplu katliam girişimleri başlatılarak, kadın, yaşlı ve çocuk demeden acımasızca öldürülmüştür. Günümüzde ve yakın tarihte bu tip katliamlara rastlamak mümkündür. Örneğin Suriye’de yaşayan halklara yönelik geliştirilen ve her geçen gün artan şiddetler, oradaki din adamlarının Kürtlerin öldürülmesine yönelik camilerde verdiği fetvalar, yaşanan zihniyetin İslam tahindeki diktatör ve faşist zihniyetlerin mirası olduğunu tarih sayfalarını çevirdiğimizde açığa çıkıyor.Yavuz Sultan Selim’in Sünni halkı provoke ederek alevi halka karşı kışkırtmakla görevlendirdiği devrin şeyhülislamı Kemal Paşazade ile devrin diğer uleması Sarı Görez lakaplı Müftü Nurettin Hamza’nın o ünlü katliam fetvasını bugünkü Türkçe ile aynen yazıyorum.

Deftere kayıtlı 40 binden fazla alevi Türkmen’in katli bu fetvadan sonra olmuştur. Fetva aynen aşağıda ki gibidir:

“Ey Müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki, reisleri Erdebil oğlu İsmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin Şeriatını, Sünnetini, İslam dinini, iyiyi ve doğruyu beyan eden Kur’an’ı küçük gördüler. Yüce Allah’ın yasakladığına helal gözüyle baktılar. Kutsal Kur’an’ı ve öteki kutsal din kitaplarını tahkir ettiler ve onları ateşe atarak yaktılar. Hatta kendi melun reislerini tanrı yerine koyup ona secde ettiler. Hazreti Ebubekir’e, Hazreti Ömer’e sövüp onların halifeliklerini inkâr ettiler.

Peygamberimizin karısı Ayşe anamıza iftira ettiler ve sövdüler. Peygamberimizin Şeriatını ve İslam dinini ortadan kaldırmayı düşündüler.

Onların burada bahsedilen ve bunlara benzeyen öteki kötü sözleri ve hakaretleri benim ve öteki bütün İslam dininin âlimleri tarafından açıkça bilinmektedir. Bu nedenlerden ötürü Şeriat hükmünün ve kitaplarımızın verdiği haklarla bu topluluğun Kâfirler ve dinsizler topluluğu olduğuna dair fetva verdik.

Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden ve yardımcı olanlar da kâfir ve dinsizlerdir. Bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün Müslümanların vazifesidir. Bu arada Müslümanlardan ölen kutsal şehitlerin yeri Cenneti ‘Ala’dır. O kâfirlerden ölenler ise hakir olup Cehennem’ in dibinde yer tutacaklardır. Bu topluluğun durumu kâfirlerin (Hıristiyan ve Yahudilerin) halinden daha kötüdür.

Bu topluluğu kestiği, gerek şahin ile gerek ok ile gerek köpek ile avladığı hayvanlar murdardır. Onların gerek kendi aralarında gerek başkalarıyla yaptıkları evlilikler muteber değildir. Bunlara miras bırakılmaz. Sadece İslam’ın sultanının, onlara ait kasaba varsa, o kasabanın bütün insanlarını öldürüp, mallarını, miraslarını evlatlarını alma hakkı vardır. Ancak bu mallar İslam’ın gazileri arasında taksim edilmelidir.

Bu toplamadan sonra onların tövbe ve nedametlerine inanmamalı ve hepsi öldürülmelidir. Hatta bu şehirde (İstanbul’da) onlardan olduğu bilinen veya onlarla birlik olduğu tespit edilen kimse öldürülmelidir. Bu türlü topluluk hem kâfir ve imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. Dine yardım edenlere Allah da Yardım eder. Müslümanlara kötülük yapanlara Allah da kötülük eder.”

(İ. Beşikçi, Doğu Anadolu’nun Düzeni, cilt: 1 sayfa: 310-311)

Gördüğünüz gibi insan öldürmeye önce kendi öz babasından başlayan ve bütün kardeşleri ve yeğenlerini öldürerek devam eden bu katliam makinesi adamın bu ülkenin insanlarının içine sırf kendi siyasi emelleri için bu fetva ile soktuğu düşmanlık kin ve nefret yüzünden bu gün dahi insanlar tekbir getirilerek katlediliyor.

Aslında Yeryüzündeki her çeşit zulme ve her tipteki zalimlere karşı çıkmak, İslam Dininin en önemli emirlerinden biridir. Oysa geçmişte ve günümüzde zulmün en alasını eden ve zulme destek veren İslam cambazları olmuştur.Bu gün Rajava’ya baktığımızda öldürülen bebekler ve çocuklar tekbir sloganları ile katlediliyor.İşin ilginç tarafı ise Müslümanlar tarafından öldürülen Kürtlerin son kelimelerinin ise Kelime i Şahadet olması. Zulmü edende Müslüman, zulme uğrayanda Müslüman, hani İslam size zulüm etmeyin demişti. Bumu dur İslam anlayışı? Sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan bazı bilgilerle birlikte işlenen katliamlara ilişkin yayınlanan fotoğraf ve görüntüler, insanı açık bir şekilde İslam'dan uzaklaştırıyor. Rojava'da Kürtlere yönelik uygulanan ırkçı savaşın destekçilerinin ise, Türkiye'de ki İslam dinine yakınlığı ile bilinen bazı yardım kurumlarının olması bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayında artık insanın İslami kurumlara olan insancıl inancını yitirtiyor.