AKP'nin Erciş Belediye Başkanlığı için adayını açıklamasıyla, yerel siyasetin sıcak gündemi bir kez daha hareketlendi. Bu kez aday, daha önce Erciş belediye başkanlığı, milletvekilliği ve bakan yardımcılığı görevlerinde bulunmuş Fatih Çiftçi.
Erciş Kapalı Spor Salonu'nda gerçekleşen tanıtım toplantısı, siyasi gözlemciler için ilginç detaylar barındırıyordu. Toplantının katılımcı yapısı ve atmosferi, parti içi dinamikler hakkında çeşitli yorumlara yol açtı. Özellikle belediye, VASKİ ve İŞ-KUR çalışanlarının etkinliğe katılımı, siyasi etkinliklerde kamu personelinin rolüne dair tartışmaları alevlendirdi.
Çiftçi'nin geçmişi, siyasi bir figür olarak çeşitli tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kamu personelinin mesai saatleri içinde siyasi etkinliklere katılımı, yasalar çerçevesinde değerlendirildiğinde bazı hukuki sorunlara işaret ediyor. Bu durum, hem katılan personel hem de Çiftçi için potansiyel yasal sonuçları gündeme getiriyor.
Çiftçi'nin Erciş için yaptığı ve yapacağı vaatler, onun geçmişteki icraatlarıyla karşılaştırıldığında bazı soru işaretleri yaratıyor. Özellikle 2014 seçimlerinde AKP'nin belediye seçimini kazanmamasının arkasındaki nedenler, belediye yönetimindeki iddia edilen yolsuzluklar ve rüşvet olayları olarak görülüyor.
Uzun yıllardır Erciş'te gazetecilik yapmaktayım ve bu süre zarfında ilçenin değişimine tanıklık ettim. Sayın Çiftçi'nin belediye başkanı ve milletvekili olduğu dönemlere ait çok sayıda video kaydımız mevcut. Bu kayıtlar, Erciş'in sokaklarının ve genel yapısının o dönemdeki halini açıkça gösteriyor. Arşivimde bulunan bu belgeler, o dönemde yaşanan onlarca usulsüzlüğe de ışık tutuyor.
Erciş'in imar yapısına uydudan bakıldığında, karşımıza çıkan manzara iç burkucu. İlçenin plansız ve düzensiz yapılaşmasının, örümcek ağı gibi karmaşık ve sorunlu bir durumu yansıttığı görülüyor. Bu yapılaşma sürecinde, Erciş’i yöneten Fatih Çiftçiydi. Spor salonunda sıraladığı vaatleri belediye ve milletvekili süreçlerinde hayata geçirebilirdi.
Erciş'i vuran deprem felaketinde yüzlerce insanımız enkaz altında hayatını kaybetti. Yıkılan binaların çoğuna Sayın Çiftçi belediye başkanı olduğu süreçlerde ruhsat verilmişti. Bu trajedi, ilçenin altyapı ve yapılaşma sorunlarını da gözler önüne serdi. Depremden zarar gören ve hayatını kaybeden insanlar için mahkemeler tarafından belirlenen tazminatların ödenme süreci de hâlâ tamamlanmamış durumda. İddialara göre, mağdurlara ödenmesi gereken tazminatlar konusunda yıllardır devam eden gecikmeler ve pazarlıklar var. Ölen insanların yakınlarına ödenmesi gereken bu tazminatlar, yıllar geçmesine rağmen hala tam anlamıyla çözüme kavuşmadı.
Bu durum, Erciş'in yönetimindeki sorunları ve ilçenin karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor. Geçmişten bugüne, yönetimde olan kişilerin ve alınan kararların ilçenin mevcut durumu üzerindeki etkileri, yerel halkın yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.
Bölgenin deprem sonrası durumu ve bu süreçte alınan kararlar da önemli bir tartışma konusu. Deprem sürecinde yerel yönetimin ve milletvekillerinin tutumları, özellikle Çiftçi'nin bu süreçteki rolleri, yerel halkın gözünde soru işaretleri oluşturuyor.
2014 ve 2019 yerel seçimlerinde HDP'nin kazanması ve sonrasında yaşanan kayyım atamaları, Erciş'te siyasi dengelerin nasıl değiştiğinin bir göstergesi. Bu süreçte AKP ve atanan kayyımların aldığı kararlar ve yönetim anlayışları, yerel halkın gündelik yaşamını ciddi anlamda etkilemiştir. Örneğin: AKP’nin kontrolünde olan kayyımlar bu kamu arazilerini yandaşlara peşkeş çekerken hibe krediler ile yapılan dükkanları tek tek satılırken Sayın Çiftçi neden bunlara müdahale etmedi. Bugün satılan gayrimenkuller her ne kadar belediye denetiminde olsa bile Erciş halkınındı. Bir Ercişli olarak Erciş halkının menfaatlerini savunmak sizin sorumluluğunuzda değil miydi?
Bu bağlamda, Çiftçi'nin Erciş için vaatleri, vatandaşlar tarafından şüpheyle karşılanıyor. Geçmişten günümüze, Erciş'in yönetimi ve gelişimi üzerine yapılan değerlendirmeler, yerel halkın beklentilerini ve siyasi tercihlerini şekillendiriyor.
Sonuç olarak, Erciş'te siyasi rüzgarlar esmeye devam ediyor. Çiftçi'nin adaylığı ve gelecek seçim süreci, hem yerel hem de genel siyaset açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Bu yarışın, demokratik ve adil bir seçim atmosferinde gerçekleşmesi, herkesin ortak beklentisi olmalı. Ancak, henüz seçimin başındayken Çifçi’nin tanıtım programının yoğun gösterilmesi için salona yığdırılan İş-Kur ve çeşitli kamu personelleri, gözlemlenen siyasi manzaralar, bu beklentinin ne kadar gerçekçi olduğu konusunda soru işaretleri uyandırıyor.