Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), “Değişim ve Özgürlük için Sen de Ayağa Kalk” kampanyası kapsamında Van’da hasta tutukluları konu alan bir panel düzenledi. Moderatörlüğünü Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Rojbin Bor'un yaptığı panelde konuşmacı olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve TUHAY-DER Avukatı Sevda Aydın yer aldı. 

HDP Milletvekili Murat Sarısaç, HDP İl Eşbaşkanları Ökkeş Kava ve Öznur Bartın, TJA aktivistleri, Van Yüzüncü Yıl Bilim Antropoloji Sanat ve Kültür Derneği (BASK-DER), Çevre ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (ÇEV-DER) üyelerinin katıldığı panel saygı duruşu ile başladı. 

Yapılan sinevizyon gösteriminin ardından konuşan TJA aktivisti Rojbin Bor, Kürt halkının dili ve kimliği için verdiği mücadele sonucu işkencelere maruz kaldığını söyledi. Bor, ne olursa olsun bütün alanlarda mücadeleyi yükselteceklerini belirtti.

‘İMRALI YAŞAMIN TÜM ALANLARINA SİRAYET ETTİ' 

TUHAY-DER Avukatı Sevda Aydın ise, konuşmasına Roboski Katliamı'nda yaşamını yitirenleri anarak başladı. 

PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit üzerinde duran Aydın, İmralı Cezaevi sisteminin dünyada örneği olmayan bir sistem olduğunu söyledi. Burada insanlık dışı bir politika uygulandığını ifade eden Aydın, İmralı’da başlatılan tecridin hayatın bütün alanlarına sirayet ettiğini belirtti. “İmralı cezaevindeki sistem neyse, mevcut iktidarın aynısını topluma karşı uyguladığını” söyleyen Aydın, güçlü toplumsal bir reflekse ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Yine Türkiye’de yargı ve hukukun hükümete entegre olduğunu vurgulayan Aydın, iktidarın hukuk eliyle sopasını gösterdiğini belirtti. İktidarın, cezaevinde dahi kendine muhalif olan kesimlerin cezalandırdığını dile getiren Aydın, bu durumun insanlık suçuna dönüştürüldüğünü kaydetti.

'HASTA TUTUKLULAR TEDAVİ EDİLMİYOR' 

Cezaevinde kadın olmanın ayrıca bir ayrımcılığı beraberinde getirdiğini belirten Aydın, “Kadınların çoğu erkek cezaevlerindeki kampüslerinde kalıyor. Bunlar da beraberinde sorunları getiriyor. Kadınların alanları eril şiddete açık olmaktadır. Çıplak arama dayatılıyor. Çocuklarıyla bir arada kalan anneler var. Fiziki koşullardan dolayı çocuk alanı yoktur. Oyun, sosyal alanları, beslenme olmadığı için bu çocukların psikolojisinin bozulması demektir. Hasta tutuklular ise tedavi edilmiyor. Sağlık hizmetinden yararlanamıyorlar. İyi olan tutuklular ise cezaevindeki koşullardan dolayı hastalanıyor. Açlık grevi bittikten sonra dahi kötü koşullarda tedavi dayatıldığı için tutuklular ret etti” dedi.

‘TECRİD SAVAŞ, YIKIMDIR’

HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Barşaran de, Türkiye’de yaşanan tüm sorunların PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecritle bağlantılı olduğunu ifade etti.

Başaran, şunları söyledi: “Abdullah Öcalan yaklaşık 20 yıldır bulunduğu cezaevinde ağırlaştırılmış tecrit koşullarında yaşıyor. Cezaevinde Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit dışarıda bizlere yönelik ağır bir şekilde sürdürülüyor. Maruz kaldığı ağır tecrit koşullarına rağmen Abdullah Öcalan bize moral oluyor. 200 günü aşkın süre boyunca açlık grevi sonucu görüşmeler yapıldı. Şuanda aramızda bulunan tutsak yakınlarının çocukları bedenlerini ölüme yatırarak, kendi yaşamını yok saydı. Tecridin kaldırılması için mücadele verdi. Tecrit savaştır, tecrit gasptır, tecrit yıkımdır. Tecrit fiili idamın hayata geçirilmesi demektir. Açlık grevi süresince bedenini ölüme yatıran, tecridin kaldırılması için kendini feda eden yoldaşlarımızın cenazelerine dahi alınmadık. Sayın Abdullah Öcalan ile yapılan ilk görüşmede, ilk sorduğu hasta tutsakların özgürlüğü oldu.” 

‘MÜCADELEMİZ TECRİDİ KIRMAK YÖNÜNDE OLMALI’

OHAL süresince tutuklularla yapılan görüşmelerin kamera eşliğinde yapıldığını hatırlatan Başaran, “Yine çıplak aramalar dayatıldı. Cezaevlerinde mesajların dışarıya gönderilmesi engelleniyor. Nasıl ki Diyarbakır zindanında Esad Oktay işkenceci olarak, onursuz bir yaşamı dayatıyorsa günümüzde de yine uygulanan hak ihlalleriyle onursuz yaşam dayatılıyor. Cezaevlerinde 7 bin siyasi tutsak bulunuyor. Bunlar yasalara göre suçlu değil. Parti yöneticilerimiz, eş başkanlarımız, belediye eşbaşkanlarımız, binlerce parti üyemiz şu anda hiçbir suçu yokken cezaevinde. Arkadaşlarımız kimseyi öldürmedi, hırsızlık yapmadı, ifade özgürlüğünü ifade etti. Ülkede cezaevlerindeki tutsaklar siyasi nedenlerden dolayı tutukluyor" dedi. 

'ÖCALAN DÜNYAYA UMUTTUR' 

Tecridin kırılmasının AKP'nin sonunu getireceğini söyleyen Başaran, şöyle devam etti: "Tecridin kırılmasıyla birlikte AKP iktidarı bitecektir. Şu iyi bilinmelidir ki; barışın anahtarı Sayın Abdullah Öcalan’dadır. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan’ın perspektifleri Ortadoğu ve tüm dünyada büyük bir umuttur. 5 bin yıldır kadın tecrit altındadır. Kadınlar bu tecritle birlikte doğasından uzaklaştırılmış. Bizi dört duvar arkasına kapatmaya çalışan eril zihniyete karşı, Sayın Abdullah Öcalan sayesinde kadın kendi fikrini söyleyebildi. Bundan kaynaklı bizim en büyük mücadelemiz tecridi kırmak yönünde olmalıdır.” 

Konuşmalar ardından panel soru cevap bölümüyle son buldu.