Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi’nin “Kadın Yoksulluğuna Hayır” buluşmalarının devamı olarak İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi üzerine Kaya Prestij Otel’de yuvarlak masa toplantısı düzenlendi. Toplantıya HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Hakları Komisyonu, Konak Mülteci Meclisi, İzmir Alevi Kültür Derneği Yamanlar Cemevi, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Ege Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Derneği (EGE TUHAYDER), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi ve Mor Dayanışma katıldı.

‘ADALETSİZLİK DERİNLEŞİYOR’

Pandemi ile beraber kadın yoksulluğunun daha da derinleştiğini ifade eden HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kadınlar açısından tarihin ilk dönemlerinden itibaren var olan adaletsizliğin her geçen gün daha fazla derinleştiğini dile getirdi. AKP iktidarı döneminde bu adaletsizliğin yaşamın her alanına nüfuz ettiğini belirten Başaran, “Binlerce arkadaşımız cezaevinde. Kadınlar savunmasız bırakıp kendini savunmak zorunda kaldığında müebbetle yargılanıyor. Bu adaletsizliğin sonucunda İstanbul Sözleşmesinden çıkma kararı var. Bu adaletsizlikle daha yoksullaşıyor yoksulluğun kadınlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Maalesef iktidar çözüm bulmak yerine patates soğan dağıtarak refah içinde ekonomik olarak refaha eriyoruz gibi söylemler geliştiriyor” dedi.

‘EN YOKSUL GÖÇMEN KADINLAR’

Toplantıda söz alan Konak Mülteci Meclisi’nden Necla Demirel, mülteci kadınların sorunlarının çok daha sıkıntılı olduğunu ifade ederek mülteci kadınların hem travmalarla hem de işsizlikle mücadele ettiğini dile getirdi. Dernek olarak kadınlar için iş imkanları yaratmaya çalıştıklarını belirten Demir, “Pandemi bunları engelliyor. Toplantı yapamıyoruz. Ailelerin arasındaydık. Sahadayız hala ama azaldı. Ramazandan sonra yeniden bir araya geleceğiz” diye belirtti.

TECRİT İÇİNDE TECRİT

Pandemi ile birlikte cezaevlerinde tecridin daha da katmerlendiğini ifade eden EGE TUHAYDER yönetiminden Neriman Birlikler, hasta tutukluların sağlık hakkına erişemediğini ve hastaneden dönen tutsakların karantina süreçlerinin çok uzun olduğunu ekledi. Birlikler, “Tecrit içinde tecrit yaşıyorlar. Tutsak aileleri de maddi zorluklar yaşıyorlar. Eşleri cezaevinde olan kadınlar işsizler ve geçim zorluğu yaşıyorlar. Birçoğunun çocuğu madde bağımlısı veya kötü işler yapıyor. Son çıkan yasa ile tahliyesi gelen tutsaklara pişmanlık dayatılıyor ve bu arkadaşlar cezanın tamamını yatmak zorunda bırakılıyor” dedi.

‘KADINLAR GÖRÜNMÜYOR’

İş Güvenliği Uzmanı Vezan Karabulut da iş cinayetlerinin en çok yaşandığı alanların başında tarım sektörünün geldiğini belirterek kadınların tarım sektöründe genellikle aile işi olması nedeniyle kayıt dışı çalıştığını ifade etti. Aile içi işçilik nedeniyle kadınların emeğinin görünmediğini dile getiren Karabulut, “Aile eğitime harcayacağı parasını erkek çocuklara yönlendiriyor. Eşitsizlik temelden başlıyor. İzmir’de 5 milyon tarım işçisi var bunun yarısı kadın ama akla hemen erkekler geliyor. Göçmen işçi kadınlar diğer yerleşiklerden daha geniş boyutlu problem. Tarımın yanında normal ev işleri de yapıyor ve hamile hasta çocuklu emzikli kadınlar tuvalet banyo mutfak olmayan koşullarda yaşıyor. Çocuklar eğitim alamıyor. Bunların da altında yurtdışından gelen göçmen kadın işçiler var. Tarım sektörü ihmale uğruyor. Çünkü bir arada yazın tarlada çalışırken görebiliyoruz” diye belirtti. 

Toplantı kadınların öneri ve aktarımlarıyla sonlandı.