Özel savaş politikaları, neredeyse yaşamın tüm alanında kadın ve çocuğu hedefine alarak sürdürülmeye devam ediliyor. Özellikle polis, asker ve korucular ile bölge genelinde yürütülen politikalar sonucunda kadın ve çocuk katliamı, tecavüz, taciz ve fuhşa sürüklenme giderek yayılıyor. 

Fuhşa sürüklenmelerin yaşandığı yerlerden biri de Van’da bulunan bir spa ve masaj salonu olduğu ortaya çıktı. Mezopotamya Ajansı’nın duyurduğu habere göre,  kentte 16 Ocak’ta Van İl Emniyet Müdürlüğü masaj salonuna baskın düzenledi. Baskında 2’si kamu görevlisi, 6 kişi gözaltına alındı. Emniyet tarafından yapılan açıklamada, aramalarda ampul süsü verilen bir de gizli kamera ele geçirildiği belirtildi. Emniyet açıklamasının ardından 2 kamu görevlisinin polis olduğu ortaya çıktı. Van Valiliği de, olayı doğruladığına dair yazılı bir açıklama yayımlarken, gözaltına alınan polislerden birinin tutuklandığı diğerinin ise serbest bırakıldığı belirtildi. 

Kentte yaşanan kadına ve çocuğa yönelik tecavüz ve fuhşa sürüklenmelerle beraber kadın katliamlarına dair yaşananlara ilişkin Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı avukat Jiyan Özkaplan değerlendirmelerde bulundu. 

'DEVLTİN KİRLİ POLİTİKASI'

Bölge kentlerinde uyuşturucu madde kullanımının ve fuhşa sürüklenmenin oldukça yaygınlaştığına işaret eden Jiyan, Van’da masaj salonunda yaşanan kadınların fuhşa sürüklenmelerine ilişkin şunları söyledi: “Kürdistan’da madde bağımlılığı, fuhuş çok yaygın olarak yürütülüyor. Van, Diyarbakır, Hakkari’de spa merkezleri, masaj salonlarının son süreçte çok fazla olduğunu görüyoruz. Kürdistan’da uygulama şekli, kadının fuhuşa sürüklendiği mekanlar olarak karşımıza çıkıyor. Van’da hem işletmecisinin hem de kadınların fuhşa sürüklendiği masaj salonunda polisin olduğunu görüyoruz. Polisler, kadın ve kız çocuklar üzerinden bunları çok rahat bir şekilde yapabiliyorlar. Yine İpek Er davasında uzman çavuş Musa Orhan’ın tutuksuz yargılanması, devletin kirli politikasının sonucudur. Yargı sisteminin uygulanmaması sonucu fuhuş, cinayet, istismar artıyor.”

'POLİSLER ÖZEL OLARAK SEÇİLİP GÖNDERİLİYOR'

Jiyan, uyuşturucu kullanımının ve fuhşa sürüklenmelerdeki artışın nedenini, “Bölgede görev yapan polislerin özel olarak seçilip gönderildiğini görüyoruz. Güvenliği sağlaması gereken yerde polis, fuhuş yaptırmakla öne çıkıyor” sözleriyle dile getirdi. 

"İYİ HAL" KATLİAMLARIN ARTMASINDA BÜYÜK ETKEN'

Kadına yönelik şiddet ve katliamlarındaki artışa, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin de etkisi olduğunu ifade eden Jiyan, her gün en az iki ya da üç kadının katledildiğini belirtti. Kentte katledilen kadınlar için faillerin “haksız tahrikten” yararlanabilmek için “namus” kılıfına büründürmeye çalıştığını söyleyen Jiyan, “Son dönemde artmasının temel nedeni yargının tutumundan kaynaklanıyor. Sanıklar için yargının uyguladığı ‘iyi hal’ indirimi ve ‘tahrik’ cinayetinin artmasına ve bu olayların meşrulaşmasına yol açıyor” diye kaydetti. 

'KATLİAMLARIN ARTIŞ NEDENİ ADALET SİSTEMİ'

Van’da 29 Ocak Cumartesi günü Mehmet Veysi Şengüler’in kendisiyle evli olan Zeynep Şengüler’i ve Veysel Coşkun’u katlettiğini hatırlatan Jiyan, “Katil, cinayeti planlayarak işliyor. Planlarken de iddialara göre asıl hedefin aynı yerde öldürülen Veysel Coşkun olduğu söyleniyor. Asıl hedef Veysel Coşkun ise de, faili çok rahat kadını da öldürebiliyor. Katil tasarladığı cinayette ‘ben kadını öldürerek olaya ‘namus kılıfı uydursam, bana ‘iyi hal’ uygulanır. Haksız tahrikten ceza indirimi yapılır’ diye düşünerek kadını da öldürüyor. Bir katil cinayetini bu şekilde işleyebiliyorsa, planlayabiliyorsa bu adalet sistemiyle ilgilidir, yargı merciiyle ilgilidir” dedi. 

'YARGI SİSTEMİ ERK ZİHNİYETLE YÜRÜTÜLÜYOR'

Yargı kararlarının kadın katliamlarındaki rolüne işaret eden Jiyan, etkili soruşturma yapılmaması, cezasızlık politikaları ve failin tahliye edilmesi söz konusu olduğuna dikkat çekti. Jiyan, “Kadınlar, maruz kaldıkları şiddete karşı, boşanma talebine ilişkin başvurmakta. Ancak boşanmanın dahi bir hak olduğu yerde,  kadın bunu ifade ederken dahi ‘canından olma’ ihtimaline karşı büyük bir korku içinde. Baskıları göz önünde bulundurarak hareket etmek zorunda kalabiliyor. Kadın, bu haklardan yeteri kadar yararlanabiliyor mu? Hayır. Çünkü yargı sistemi erk zihniyetli bir sistemle yürütülüyor” diye konuştu. 

'KORUMA, UZAKLAŞTIRMA KARARI UYGULAMADA YETERSİZ'

Kadınların maruz kaldığı şiddet karşısında yaptığı başvurunun çoğu zaman uygulanmadığını belirten Jiyan, “Kadın başvurduğu karakolda koruma ve uzaklaştırma kararı alsa dahi uygulamada sadece başvurusu yazıda kalabiliyor. Ya da uygulaması başvuru süresinden iki hafta sonra yapılabiliyor. Koruma kararının bir etkisi olmuyor. Yeteri düzeyde önlem alınmıyor. Koruma kararına dair veri vermek gerekirse yüzde 60 bir şekilde karar etkisiz oluyor. Kolluktan tutun, savcılığa, ceza mahkemelerine, aile mahkemelerine uygulamada çok yetersiz kalınıyor” ifadelerini kullandı. 

Jiyan son olarak yürütülen politikalara karşı kadınların ve çocukların bilinçlenerek mücadele etmesi gerektiği mesajını verdi.