Van’ın Çatak ilçesinde 11 Eylül 2020'de askerler tarafından alıkonulan Osman Şiban ve yaşamını yitiren Servet Turgut'un helikopterden atılarak, işkenceye maruz bırakılmasını gündeme getiren Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala, 6 Ekim 2020’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alındı. Aynı soruşturma kapsamında eski gazete dağıtımcıları Şükran Erdem, Mikail Tunçdemir ve Fehim Çetiner de gözaltına alındı. 3 dağıtımcı serbest bırakılırken, 4 gazeteci 9 Ekim'de çıkarıldıkları mahkemece "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklandı. Mahkeme, "Devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak” iddiasını tutuklamaya gerekçe gösterdi.  

70 GÜN SONRA 2 GÖZALTI

4 gazetecinin tutuklanmasından 70 gün sonra, aynı soruşturma kapsamında bu kez MA muhabiri Zeynep Durgut da gözaltına alındı. Şırnak’ın Cizre ilçe girişinde 17 Aralık'ta gözaltına alınarak Van’a getirilen Durgut, 4 gün sonra çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Durgut ile eş zamanlı olarak Uşak'ta gözaltına alınan eski gazete dağıtımcısı Ferdi Sertkal ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Gazeteci Durgut ve Sertkal'ın ifadelerinin dosyaya eklenmesine rağmen gazeteciler hakkındaki soruşturma aradan geçen 90 güne rağmen tamamlanmadı. 

TUTUKLULUK İNCELEMESİ

Gazetecilerin tutukluluğuna dair bugüne kadar yapılan itirazlar ise reddedildi. En son tutukluluğa ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuru yapıldı. Geçtiğimiz günlerde tutukluluğa dair Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden ifadeleri alınan gazetecilerin tahliye edilmedikleri öğrenildi. 

Avukatlar, gazeteciler hakkında iddianamenin önümüzdeki günlerde tamamlanarak mahkemeye sunulacağı bilgisini verdi. 

90 gündür tutuklu bulunan gazetecilerden Adnan Bilen ve Cemil Uğur, cezaevinden gönderdikleri mesajla bir kez daha tüm gazeteci örgütleri ve sivil toplum örgütlerine "mesleği sahiplenin" çağrısı yaptı. 

TUTUKLULUK CEZAYA DÖNÜŞTÜ 

Gazeteci Adnan Bilen, yaptıkları mesleğin doğruluğunun mahkeme kararıyla belirlenemeyeceğini vurguladı. Tutukluluğun cezaya dönüştüğüne dikkati çeken Bilen, gönderdiği mesajda şu ifadelere yer verdi: "Böylesine baskıcı bir ortamda doğruları yazan her muhalif gazeteci bu ülkenin yüz akıdır. Tutuklayarak, gözaltına alarak bu gerçeği kimse karartamaz. Kendilerine muhalefet eden ne bir gazete ne bir siyasetçiyi istemiyorlar. Ne de başka bir dinamik. Bu kadar haksız ve hukuksuzluğun yaşandığı bu dönemde elbette ki buna karşı sözünü sakınmadan söyleyenler çıkacaktır. Bu sözü bastırmak, yok etmek tarih boyunca nasıl başarıya ulaşmadıysa, bugünde ulaşamayacaktır. Bu nedenle başımız dik ve alnımız aktır. Bilinmelidir ki bu dava Türkiye’deki tüm muhalif medya ve gazetecilerin davasıdır. Bu dava farklı sonuçlanırsa, sarı basın kartı olmayan ve iktidar tarafından onaylanmayan gazeteciler mesleğini yürütemeyecek bir boyutla karşı karşıya kalacaktır. Tüm Türkiye'deki basın ve medya örgütlerini gazetecileri sahiplenmeye çağırıyoruz.”

UĞUR'UN MESAJI  

Gazeteci Cemil Uğur ise tutuklanmalarının siyasi bir karar sonucu olduğunu kaydederek, şunları belirtti: "Çünkü bu ülkede özellikle muhalif basın mensuplarına sarı basın kartı verilmedi. Verilenler de iptal etti. Halka haber ulaştıran özgür basın emekçileri olarak bu kararların gerçeği susturmaya yönelik olduğunu iyi biliyoruz. Mezopotamya Ajansı’na yönelik olduğunu iyi biliyoruz. Halkın gerçek ve doğru haberi alması için mesleğimizin onuruna sahip çıkmaya devam edeceğiz."