Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi ve Van Milletvekili Murat Sarısaç, AKP’nin Meclis gündemine getirdiği infaz düzenlemesini ve iktidarın koronavirüsüne karşı önlemleri değerlendirdi.

Yaşanan salgınla birlikte en korumasız alanların başında cezaevlerinin geldiğini hatırlatan Sarısaç, bu nedenle herkesi kapsayan bir infaz yasasının çıkması beklenirken tam tersi bir durumla karşılaştıklarını belirtti. AKP’nin krizi hatta hastalığı bile fırsata çeviren bir anlayışa sahip olduğunu ifade eden Sarısaç, “Bugün yine AKP’nin çıkardığı infaz yasasının içeriğine baktığımız zaman bunu da fırsata çevirdiğini görüyoruz. Yani siyasi rakibine, siyaseten kendisine düşman ve rakip olarak gördüğü kesimleri ölüme mahkum etme tarzını amaçlıyor. Yani bunu bilinçli olarak kullanıyor. Çünkü bugün ki infaz yasasının tartışılma amacı koronavirüse karşı korumasız olan cezaevlerindeki insanların durumuydu. Şimdi bakıyoruz ki siyasi tutsaklar bu durumdan faydalanamıyor. Siyasi tutuklular dediklerimizin çoğu da yasalarda ‘tutukluluk sadece tedbir amaçlıdır’ denilmesine rağmen tutuklu olanlardır. Aslında koronavirüsü olmasa da bu insanların tutuksuz yargılanmaları gerekirken bugün koronavirüs olmasına rağmen siyasi tutsaklar bu yeni yasa tasarısının kapsamına girmiyorlar. Açıkçası siyasi mahkumlar ölüme terk ediliyor. Bu durum idamın ismi konulmamış başka bir versiyonudur” diye konuştu.

‘ÖNÜNE GEÇİLEMEZ’

Eşitliğin olduğu yerde adaletten bahsedilebileceğini belirten Sarısaç,  “Darbe anayasasında bile hiçbir şekilde bu gün suç sayılmayan pratiklerin sonucunda bugün insanlar cezaevlerinde. Türkiye’de cezaevlerinin kapasitesi 225 bin olmasına rağmen bu gün cezaevlerinde 285 bin insan var. Bunların çoğu belki gözaltına alınması bile gerekmezken, aylarca hatta yıllarca cezaevlerinde kalabiliyorlar. AKP’nin siyasetiyle her dönem krizleri fırsata çevirdiğini de biliyoruz. Bu ülkede darbe oldu ama darbeyle uğraşması gereken AKP bakıyorsunuz ki darbe ile mücadele adı altında siyasi rakipleri ile mücadele ediyor. Cezaevlerinde bugün yapacağınız tek önlem cezaevlerinin boşaltılmasıdır. Cezaevlerine en ufak bir virüs bulaştığında siz artık bunun önüne geçemezsiniz. Bunu birkaç tane dezenfektan ya da gardiyanların maske takmasıyla önleyemezsiniz” dedi.

‘BU DÜŞMAN ZİHNİYETİ’ 

Koronavirüse karşı mücadele etmek için sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, demokratik kitle örgütlerinin de illerde oluşturulan kriz koordinasyonlarına katmak gerektiğine değinen Sarısaç, virüs önlemleriyle ilgili de şunları anlattı: “Örneğin bugün PTT’nin önünden geçerken insanların korumasız bir şekilde sıra beklediğini görüyoruz. Hükümet halka ‘sokağa çıkmayın’ çağrısı yapıyor ama halkın sokağa çıkmaması için herhangi bir düzenleme yapmıyor. İnsanlara sadaka verir gibi emekli maaşlarına zam yaparak veya sosyal yardımlaşmadan sadaka gibi dağıttığı yardımlar için o insanlar tekrar oraya yığıyor. AKP baştan sona çelişkili politikalarla kendisinden başka kimsenin ne düşündüğünü önemsemeden bu işi çözmeye çalışıyor.  Bu işin dünyada Singapur, Japonya, Çin gibi örnekleri var.  Bu gün ABD gibi dünyanın en büyük gücü bile 200 bin insanın ölümünü öngörüyor. ABD bu gün koronavirüse karşı mücadele edebilmek için 2 milyar dolar bütçe ayırıyor. Bu iş AKP’nin bürokratları ile çözülebilecek bir şey değil. Bir işçiye ‘evinden çıkma’ diyorsanız ilkin o işçinin evden çıkmama koşullarını oluşturmanız gerekir. Biz de halkımızın evde kalmasından yanayız ama bu iş örtülü ödenekten trilyonlarca para alarak ya da 7 maaşını bağışlayarak olmuyor.  Savaş eksenli zihniyetten kurtulmadıkça, düşman zihniyetinden kurtulmadıkça bu sorunun üstesinden gelemeyiz.”

‘İKTİDARIN İNSAFINA BIRAKMIYORUZ’

Siyasi bir parti olarak salgınla ilgili kendi çalışmaları olduğunu ve böylesi önemli bir konuyu asla hükümetin isteğine bırakacak bir çizgide olmadıklarını belirten Sarısaç, partilerine bağlı bütün kurumların koronavirüse karşı çalışmalarını aralıksız bir şekilde devam ettirdiğini belirti. Sarısaç, şunları söyledi: “Genel merkez dahil, illerde ve ilçelerde kriz koordinasyon merkezlerimiz var ve elimizden geldiğince bu kriz koordinasyon merkezlerini genişletip bütün toplumsal dinamikleri içine katarak birlikte hayata geçirebilecek çalışmalarımız var. Alternatif Bilim Kurulu ile ilgili hazırlıklarımız var. Oluşturduğumuz kriz masaları ile elimizden geldiği kadarıyla dayanışma ruhunu ortaya koymaya çalışacağız. Birçok noktada hükümetin beceriksizliğinden ya da kötü niyetinden yapamadığı şeylerin takibini yapıyoruz. Cezaevleri ile ilgili, hastanelerle ilgili yine karantinaya alınan köylerle ilgili çalışmaları yakinen takip ediyoruz.”