Bu yıl 31 Ağustos’ta 2020-2021 eğitim ve öğretim yılına başlayan öğrenci ile öğretmenler, 13 Kasım’dan itibaren ara tatile girdi. Pandemi nedeniyle önce uzaktan daha sonra ise yüz yüze eğitime geçilmişti. Fakat eğitim ve öğretim yılı başladığı günden bu yana sorunlarla gündeme oturdu. Okullarda pandemi önlemlerinin alınmaması ve buna rağmen yüz yüze eğitime geçilmesi, uzaktan olan eğitime öğrencilerin erişememesi ve imkan bulamaması, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin verilmemesi vs. konular sık sık hükümete ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yöneltilen eleştiriler oldu. Var olan sorunlara çözüm bulunamadan “Kasım Ara Tatili”ne geçildi. 23 Kasım’da ise derslere yeniden başlanacak.

'ANA DİLDE EĞİTİM OLMAMASI ÖĞRENCİLERİN ADAPTASYONUNU ETKİLİYOR'

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Van Şube Kadın Sekreteri Funda Demir Bozkurt, yüz yüze eğitime geçişte öğrencilerin ciddi adaptasyon sorunları yaşadığını aktararak, eğitime verilen uzun aranın öğrencilerde olumsuz etkiler yarattığını söyledi. Eğitim Sen olarak anadilde eğitimi savunduklarını vurgulayan Demir, “Her millet kendi anadiline özgü eğitim ve öğretim hakkından faydalanmalı. Çocuklar bu zorlu süreçte dil problemini de yaşadılar. Ana dili farklı olan bir çocuğun hem okul adaptasyonu hem pandemi adaptasyonu var.  Bu açıkçası çok sancılı oluyor. Bunu yaşayan çocuklarımız var. Özelikte son zamanlarda çok fazla köy okulları ziyareti yaptık. Çocukların dil yönlü kendini ifade edemediğini söyleyebilirim. Çocuğun kendini eğitim ve öğretime aktarması oldukça zor oluyor” diye belirtti. 

 'OKULLARDA HİJYEN KOŞULLARI OLUŞTURULMALIDIR'

Çocuğun aktif olarak eğitim hayatına katılmamasının “çocuk işçiliği, aile içi şiddet, aile içi istismar, okuldan kopuş” gibi göz ardı edilmeyecek sonuçlar ortaya koyduğuna işaret eden Demir, yüz yüze eğitimin veli, öğretmen ve öğrencilerde endişeler oluşturduğunu söyledi.  Funda Demir, “Pandemin başından beri süper taşıyıcı olarak değerlendirilen çocuklar, kendilerini ne kadar koruyabilir? Okul şartları ne kadar oluşturuldu? gibi bir sürü soruyu ve sorunu beraberinde getirdi. Okullarda hijyen koşullarının oluşturulması, sınıf mevcutlarının buna göre ayarlanması, her okulda mutlaka bir sağlık personelinin olması ve rutin bir şekilde test uygulamalarının yapılması gerekiyor. Öğrencilere, eğitimcilere, okullarda çalışan temizlik personellerine, idarecilere testler yapılması gerekiyor. Fakat bu uygulamalar maalesef yeteri kadar yapılmıyor hatta hiç yerine getirilmiyor” dedi. 

'RUTİN TESTLER YAPILMALI'

Bir öğrencide Covid-19 tespit edilmesine rağmen sınıfın karantinaya alınmadığını söyleyen Funda, resmi olmayan bilgilerle birlikte birçok okulda öğrenci ve öğretmenlerde pozitif vakaların olduğu bilgisine ulaştıklarını ifade etti. Demir, “Ancak iki kişinin testi pozitif çıkarsa sınıf ve öğretmen karantinaya alınıyor. Onunla temas kuran öğretmen ve öğrencilerimiz eğitime kaldıkları yerden devam ediyorlar.  Şuana kadar bize rutin bir şekilde test yapılan bir okulun bilgisi gelmedi. Türkiye’nin hiçbir yerinde yok. İşin açıkçası sağlıkçılara bile uygulanmazken, bizler açısından da ütopik bir beklentiye giriyor.  Fakat olması gereken bir şey. Bizler de bu noktada çok endişeliyiz. Henüz insanların nasıl kaptığını bilimin bile net bir şekilde ifade edemediği bu hastalıkla yüz yüzeyiz. Türkiye şartları ve kendi bölgemiz şartlarına bakacak olursak geniş aile kavramı çok yoğun. İnsanların bir biriyle teması var. Okullar buna çok müsait, ortak kullanım alanları çok fazla. Maalesef bireysel bir önlemle önüne geçilecek bir pandemi değil. Toplu ve devlet güvencesiyle bir takım tedbirlere ihtiyaç var” ifadelerini kullandı. 

 'KÖY OKULLARINDA SORUNLAR ÇOK FAZLA'

Funda, Eğitim Sen Van Şubesi olarak saha çalışmalarında yaptıkları tespitleri ise şöyle aktardı: “Sahadaki çalışmalarımızda özelikle köy okullarındaki öğretmen ve öğrencilerin hijyen koşullarının zor ve eksik olduğunun farkına vardık. Yakın zamanda ziyaret ettiğimiz bir köy okulunun köyle birlikte su sıkıntısı, elektrik probleminin olduğunu gördük. Bazı okullarda çocukların maskeye yeteri kadar ulaşamadığını, iç içe olduğunu, özellikle birleştirilmiş köy sınıflarında çocukların çok yakın temas içinde olduğunu, yaş gruplarının da farklı olduğunu bundan kaynaklı sıkıntılar yaşadığını tespit ettik.”