Göğüste tıkanan nefes.. Boğulmakla anca boğulmamak arasında duran bir yaşam.. Ucuzlaştıkça ucuzlaşan kahraman ilişkiler.. Her an pazarı kurulabilecek dostluklar.. Ayıp olmasın diye, iyi eğilim gösteren çocuklar.. İyi çocuk gibi giyinip de kötü çocuğu elbiselerle saklamak.. Belirsiz bir yarının darmadağın bugünü.. Kaos bir dün! İnsan harcayan hırslar.. İnsanın her şeyi tükettiği bir zaman.. Alınanın verileni verileni karşılamadığı soyut bir hal.. Hep zarar, hep zarar! Her şeyde buğulu bir zarar..

 


Oysa ne iyi, ne de kötü giydirmek; çocuğu çocuk tutabilmek, çıplak, sıfatsız!

 

Sonra devlet, sonra polis devlet, sonra insan sömürgeciliği, insan sömürgeciliğine karşı insan seviciliği.. Ömrümün yarısına bile daha gelmedim, diye hesap yaparsın, gençsin, samimiyet yaşındasın, bitirilmek bitirmek olabilir mi hiç, ömrünü keserler..

Bir cinayetin saklanan tarafları.. Vurulan gençlikleri saklayanlar.. Kandan kahraman yaratacak kadar vahşileşip prim kazanma derdine düşenler, çeyreğinde bitirilmiş bir ömrün ardından dizilen methiyeler..

Bu kentte her gün çocuklar büyümeden ölüyor, hakkı en çok savunandan tutun da namluları tutanlara kadar, suçun ve cezanın anatomisinin bilinmediği bu ülkede herkes biraz katildir.

Herkes, herkesten aldığından çok çalıyor.

İnsan, insanın hırsızıdır..

Soyulmakla vermek, cinayetle ölüm..

İstanbul'u kara bulutlar örtmüş,

bütün insanları ıslak dışarılardan geçiyorum!

 

İstanbul ıslak ve aklım Cudî'de, bizim çocuklar yine harcanmasınlar mı?

 

Yoksul bir halk ile parayla 'barış' mı yapılır, yapıldı, anadilimiz serbest artık, ama özel okullarda serbest. TC, Osmanlı'ya döndü. Alavere dalavere..

Ezberlenmiş çoğu güftesiz besteler, besteler ve sloganlar, sonra vicdan filmleri, çalıntı senaryo, taviz vermekten kalmamış bir ruh, emek canavarlığı ve büyük yönetmenin aktivist masalarındaki seviciliği...

 

Kurtarıcıların teknolojik şefkati, koynu kurumuş anaların toprağa sarılmaları..

 

9 yıl sonra 2022, Katar'da Dünya kupası oynanacak, topal bir ülkeden koca bir şantiye yapılmış, yanılmak istiyorum, ama işçinin ölmediği bir hafta bile bulamıyorum..

İki gerçek var; biri ekmek, öteki sürekli varoluşu aramak!

Gerçeklerine kavuşamayan insanlar köledirler. Çalıştığı yerde tek alternatifleri ekmeksizlik olan insanlar, mahkum değil midirler?

Şantiyeler can alıp, ceset çıkarıyor! Duyduk duymadık demeyin:

'Harcı kanla sulanmış topal bir ülkede yapılacak spor severliği..'

 

Otomotiğe bağlanmış gidiyoruz. Musluk bilmem havuzun neresinde problemlerinden bıktım artık, ilk okullarda biraz da şu problemler analiz edilsin:

A, B, C tarafları:

A, C'yi zerre sevmiyor, C ile B de savaşıyor, A'nın çıkarları B'nin içinde, B'nin ezilmesi lazım! A, B ile savaşacak, A ile C cephe yoldaşlığında, imajları farklı fahişeler... B hedefte! Mesela:  ABD, Suriye, El Kaide..

Ortadoğuda takım tutar gibi taraftar olunuyor!

Bozuk komşuluklar, çalışanları ne kadar yoksulsa kendileri de o kadar zengin alış veriş merkezleri.. Ters orantının hakim olduğu bir düzen.. Ortadoğuda takımı olmayan kredi kaybediyor!

 

Çöpü mesken tutmuş bir kedi görürüm sonra, 'salak' derim, kedi sevimli bir kedi, uçan tekmeyle yola fırlıyor. Ya bir arabaya denk gelirse!

Ve o kadın yine dileniyor, camdan görüyorum, yaşlı birisi, her zamanki gibi çöpün solunda oturuyor, sağ ayağını sarmaladığı bezlere boğmuş, ayağında yarası yokmuş, öyle dediler. Ya psikolojik bir takıntı, ya da devam etsin istediği çöplüğün vicdan sümürgeciliği... Sömürgecinin devleti de dilencisi de olmaz, hepsi yoksul!

Yaşlı kadının bir torunu var, ağır derecede zihinsel engelli, gelini ölmüş ve sanırsam oğlu da hayırsız, torununu geçen yıl kaçırmışlar, çocuk için televizyon programlarında bölümler ayarlanmış, programlara çıkanlar uzun zamandır onlara görünmemiş olan birkaç akrabaları, sonra çocuk bulnmuş, sonra akrabalar bir daha kendilerini kaybettirmişler, oysa biraz daha kalsalardı, evet belki de çocuğun zihni durulaşacak ve onlardan bir şey isteyecekti, çocuk sayesinde iyi kalpli bayramlıkları ile saçma sapan tv arenalarda çaplarınca meşhur oldu aktivist akrabalar.

 

Kente büyümemiş çocukların kanı yağıyor,

ıslak!

Böyle sonbahar mı olur..

Sonbahar; araf..

yapraklar sararmadan düşüyor..

 

Daha kaç çocuk büyüyemeyecek?

Hangi bina Tanrıya çıkacak,

ve kandan bir ülke mi olur..

Ya sonra;

Cudî yolu mezarlıklara boğululursa,

Şayet diyorum boğulursa:

Nuh; Gemisinde intihar eder, gelmez yarınlar!