Bu şehir ah bu iddaalı şehir,

Erciş dedik eyvallah şehrimizdir ama ayak bastığım haftadan beri hastalıklar peşimi bırakmıyor. Doktora gittim gitmez olaydım zaten daha odasının kapısını açar açmaz ilk sorusunun ardından kendim kendimin muayenesini yaptım gibi oldum doktorun sadece o beyaz reçeteye anlaşılmaz yazıyı yazması kaldı...

Ben herhalde geçen gün kazı oldu bir bizim suyumuza kum karışmıştır diye pek sesimi çıkarmadım. Bir de insan bazı sorunların sadece kendisinde hasıl olduğunu düşünür. Ben de öyle düşündüm baktım yok arkadaş evcek hastalandık sonra komşumuzun çocuğunu akşam hastaneye kaldırdılar falan derken evimize ayak basan kuzenim ahanda dedi vallahi benim mideye, bağırsağa bihaller oldu. Ondan önce de yolculuktan gediği için bolca su içmişti zavallı, içmez olaydı.

Bütün bu uğursuzluk ne bizim iç organlarda ne bizim evde ne de bizim mahallede. Bütün bu uğursuzluk ahanda şu belediyede.

Valla alınmak gücenmek yok açıkça yazacağım eğer Zülfikar Bey bunu okursa geçen gün dedenin birine belediye başkanı olarak yaptığı yakışıksızlığı da görecek.

Demiş ki dede; (İyiniyetinden olsa gerek) Ya başkan şu bizim mahallenin yolları halkı artık bezdirmiş durumda, sizin bu sorunla ilgili belediyece planladığınız bir şey var mı inşallah?

Bu dedenin de varya valla arabası bile yok ha! Bu belediye başkanı dedeye diyor ki ‘’Daha yol yapılmayan mahalle varken sen ne hakla kendi mahallenin yolunun tamirini istiyorsun’’ biraz sonra ise ‘’beni kızdırma çık dışarı’’ diye devam etmiş ...

Valla dede neredeyse 65 yaşında tabii sinirden titreyerek ‘’sen kızsan ne olacak ki başkan’’ demiş çıkmış...

Sonra bize de anlatırken başkanı herhalde o gün çok sıkmışlar o da bundan sebep herhal böyle bir şey yaptı diyor... E dede artık müsamahanın bu kadarı...

Geçelim, başka bir Erciş’liyle daha konuştuk, madem mevzumuz ‘’su’’ bu Erciş’li de vahim bir iddaa attı ortaya, tabii kimse inanmak istemedi duruma ama ben yine de gidip kontrol edilmesi taraftarıyım. İddaa şu; Işık’lı taraflarındaki  içme suyunun deposunu temizlerlerken işte çok af buyurun kedi, kuş hatta küçük yavru köpek cesedi bile... artık devamını siz getirin ramazan ramazan tiksindirmeyeyim sizi...

Yine belediyenin bu günlere gelmesi için olağan gücüyle çalışan bir arkadaşın dedikleri var sırada isim yazmıyorum çünkü istemediler ama e- postadan ulaşırsanız sizi iddaa sahiplerine götürürüm. Hem konteynırlarda zavallıca ev beklerken herhalde bazı şeyler kafasına vurmuş. Kendi kendine bir soru soruyor sonra da cevaplıyor ama soru güzelde cevabı kesinlikle duygusal olabilir oraya karışmıyorum ‘’ Neden Erciş merkez caddelerinin tümü kaldırım taşlarından yapılıyor?’’ sonra ‘’belki zemin erken çöktüğü için asfaltın bozulmasıdır sebebi diyebilirsiniz ama hayır çünkü kaldırım taşlarının fabrika sahibi, belediyenin en büyük destekçisi olduğundan dolayı sanki aralarında bir anlaşma varmış gibi her sene o kaldırım taşları yenileniyor’’ bakın bu iddaalar benim değil ama ben de merak ediyorum. Nedir bunun sebebi? Bir hikmeti var mıdır acaba? Otogar tarafından caddelere girin taa belediyenin oraya kadar neredeyse tüm merkez kaldırım taşı... Bdp belediyesi olaydı belki derdiniz bunlar eylemlerde lazım olur diye böyle yapmışlar ama yok belediye de Bdp’nin değil.

Yine Erciş’li vatandaşın biri ev yapmak için bilmem belediyeden ruhsat işi için mi ne gitmiş. ‘Bayağı yüksek bir meblağla senin işin hallolur ama yok eğer evini ‘’.....’’ adlı beton firmasından yaptırıp fişleri de getirirsen sana indirim yaparız’

Tabii bu kritik süreçte bu kişi belediyeyi niye böyle söylentilere alet ediyor diyebilirsiniz. İnanın ben, halkının sözlerini dinleyen belediyeden, sonra suyuna güvenip hastalanmadan rahatça içebileceğim belediyeden, illa her yıl şu Ağrı- Van yolunun kaldırımlarının boşu boşuna değiştirmeyen belediyeden, kaymakamlığa gittiğimde şu İşkur’un maharetli işçilerinin hakaretlerine maruz kalmadığım bir belediyeden, ortalıkta dolaşan bir kaç dolandırıcının ekmeğine yağ sürmeyen belediyeden haz alırım...

Erciş’te borç meselesi yüzünden arabasına bindikleri adamı göl kenarına götürüp temizce dövdükten sonra salan adama polise gidersen demişler.... adam da inadına polise gitmiş tabii (bu olay henüz iki ay önce oldu ha bizzatihi şahidim adam kim derseniz, söz yetkilinin biri istesin adamı önlerine dikerim)   karakolda bu şikayet eden zavallıya bir de orda saldırmasınlar mı? Tabii polisler ne güne duruyor, adamı çıkartırlarken adam ‘’eğer biri kapıma dayanırsa yakarım evini barkını’’ deyip çıkmış polisin bön bön bakışmaları arasında. Olaya bakınız lütfen, karakolda oraya buraya tehditler savuran şikayetlerden vazgeçirmeye çalışan bu densizin suçu da belli olmasına rağmen mağdura karakoldakiler öneri olarak şöyle buyurmuşlar; ‘’kardeş bu adamlar şehir çetesi, her dediklerini yaparlar vazgeç, lanet et o borca’’ diyerek sanki adama iyilik yapmışlar gibi adamı yollamışlar.

Polisciğim bu adamın psikolojisine ne diyeceksin, bir daha ki sefere sana olan güvenine ne diyeceksin, mağdurun senin görev aşkına olan inancına ne diyeceksin, de bana hele...

Abiler ablalar artık yaşanabilir bir şehir istiyoruz yahu, çok mu? En başta adamı, sonra yolu, suyu, hastanesi, karakolu iş görür bir şehir istiyoruz çok mu?

Şöyle bir kaç atasözümüzle yetkililere selam verelim  ‘’Ba jı texté çı dıbe?’’ yani ‘’Yel kayadan ne götürür?’’ demeyin ‘’Galgala ket nav dev û dırana, wê bıgere lı bajar û şarıstana’’yani ‘’Ağız ve dişlerin arasına düşen söz, kentleri memleketleri dolaşır’’ bunu böyle bilin, yukarıdakiler de iddaa deyip geçmeyin...