Halkların Demokratik Partisi (HDP), Devrimci Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Mücadele Birliği ve Proleter Devrimci Duruş (PDD), artan polis ve bekçi şiddetini ile Amerikan Birleşik Devletleri’nin (ABD) Minneapolis şehrinde Geourge Floyd’un polis tarafından öldürülmesini, yaptıkları açıklamayla protesto etti. Sarıyer’de bulunan ABD Başkonsolosluğu önünde bir araya gelen partililer, “Nefes almak bir isyan kadar yakın, yaşasın enternasyonal dayanışma” pankartı açarak, “Faşizm yenilecek, direnenler kazanacak” ve “Yaşasın devrimci dayanışma” sloganları attı.

Açıklamada, Ankara’da Kürtçe şarkı söylediği için öldürülen Barış Çakan ve Geourge Floyd’un yanı sıra ABD’de günlerdir sokaklarda protesto eylemi gerçekleştirenlerin fotoğrafları ve dövizler taşındı. 

Devrimci Parti üyesi Burcu Gül Çubuk, Floyd’un ırkçı bir polis tarafından boğularak öldürüldüğünü ve son sözlerinin “Nefes alamıyorum!” olduğunu hatırlatarak, Minniapolis’te başlayan ayaklanmanın ABD'nin bütün eyaletlerine yayıldığını ve Beyaz Saray önüne kadar sıçradığını kaydetti. Ayrıca Türkiye’de de işçilere, Araplara, Kürtlere ve diğer halklara karşı polis şiddetinin arttığına değinen Çubuk, bu şiddetin ise “devlet politikası” olduğunu söyledi. 

KANLI TARİHİN DEVAMI…

Floyd’un polis tarafından katledilmesinin sömürgeci Avrupalıların kıtaya adımlarını attıkları andan itibaren daha fazla sermaye biriktirmek için yerli halkları köleleştirmeyle başlayan “kanlı tarihin” devamı olduğunu söyleyen Çubuk, “ABD'de polisin beyaz olmayan herkese ve özellikle göçmenlere yönelen ırkçı şiddetinin simgesi oldu. Irkçılık karşıtı olarak başlayan ayaklanma, bu gerçekliği aşarak, ırkçılığı üreten ve besleyen kapitalizme yöneldi. Halk yaşamsal ihtiyaçları için kamulaştırma eylemleri yapıp, kurduğu komünlerle bunların halka eşit dağıtımını sağlarken, bir yandan da sermaye birikiminin simgelerine ve onu koruyan polis merkezi gibi binalara yönelerek, hedefinin intikam değil, sistemin kendisi olduğunu gösteriyor” dedi.

POLİS VE BEKÇİ ŞİDDETİ ARTI

“Türkiye'de ise AKP-MHP iktidarının halklara, işçilere, kadınlara, emrindeki polis ve bekçi ordusu ile saldırıyor, nefes almasını engelliyor” diyen Çubuk, salgın sürecinde “krizin” daha da derinleşmesiyle iktidarının oluşan çelişkilerle kendisine yönelecek toplumsal hareketlenmeyi engelleyebilmek amacıyla olağan hale getirdiği sokağa çıkma yasakları ve sınırlamaları boyunca, onlarca insanın polis ve bekçiler tarafından şiddet gördüğünü söyledi.  

Çubuk, “AKP'nin savaş politikaları nedeniyle yerinden edilen ve Adana'da işçilik yaparak ailesini geçindiren Suriyeli Ali Hemdan, polis tarafından göğsünden vuruldu. Ali ile ilgili ‘kaçarken vuruldu’ denilmesine rağmen, gerçeğin yargısız infaz olduğu ortaya çıktı. Batman'da ise 16 yaşındaki Kürt genç göğsünden vuruldu. Her ikisi de 20 yaş altının sokağa çıkması yasak olduğu için vuruldu” diye belirtti.

‘DEVLET POLİTİKASIDIR’

Ankara’da Kürtçe şarkı dinlediği gerekçesiyle bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitiren Barış Çakan’ın ölümüne değinerek, bunun devlet politikasının yansıması olduğu değerlendirmesinde bulunan Çubuk, “Çünkü Kürt ya da Arap olmak, şehrin varoş mahallelerinde yaşamak, işçi olmak, kadın olmak, öldürüldüğünüzde katilinizin cezasız kalması demektir. Bu durum karşısında ‘Normaliniz polis şiddeti!’ diyerek, Kadıköy’de sokağa çıkan gençlik örgütlerine yönelik polis saldırısı, sözünü sokakta örgütleyenlere karşı devlet politikasını ortaya koymaktadır. 29 devrimci genç işkence görerek gözaltına alınırken, teslim olmak yerine mücadele bayrağını yükseltti” şeklinde konuştu.

Eşitsizliğe ve zulme karşı mücadelenin ayaklanmalar boyutunda yükselmesinin, halkların insanca bir yaşam özlemlerini ortaya koyması olarak nitelendiren Çubuk, halkların eşitlik ve adalet özlemlerin ancak sosyalizmde gerçekleşebileceğini vurguladı. Eşitsizliğe ve zulme karşı mücadele ettiklerini ifade eden Çubuk,  sözlerini “ABD'de ırkçılığa karşı başlayan kapitalizmin can damarlarına yönelen mücadeleyi ve Amerika halklarının isyanda ortaya çıkardığı birlik ve dayanışmayı tüm enternasyonal duygularımızla selamlıyoruz. Emperyalist-kapitalistler; halkların isyanından korka dursun, bu ateş dünyayı sarar” diyerek noktaladı.