Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş beklenenden daha uzun sürüyor. Kiev hükümeti, farklı kentlerdeki ablukaya rağmen kararlı pozisyonunu korumaya çalışıyor. Putin yönetimi ise yüksek yoğunluklu sokak çatışmalarının gerçekleşmemesi için bazı önlemler alıyor. 

BLİTZKRİEG SONUÇ VERMEDİ

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, nerdeyse 1 aya girdi. Rusya’nın “blitzkrieg” taktiği şu ana kadar istenilen sonucu vermedi. Yani öncelikli amaç, ani bir saldırıyla Ukrayna’ya saldırmak ve düzenli savunma yapmasını engellemekti. Kuşkusuz Kremlin, savaşın uzama ihtimalini de öngörmüştü. Birkaç stratejiyle savaşa hazırlık yapmışa benziyor. Zaten altın ve döviz rezervini yaklaşık 650 milyar dolara çıkarması, yine 200 bin kişilik bir orduyu cepheye sürmesi “2 günlük” değil de uzun soluklu bir savaşa hazırlık yaptığının emareleriydi. Kiev “teslim” bayrağını kaldırmadıkça, Kremlin’in sahadaki “taarruz” taktiği farklı boyutlar kazanacaktır. Öncelikli amaç, Kiev’in Karadeniz ve Azak denizleriyle olan “rabıtasını” koparmak. Ola ki yaptırımlar cephe gerisinde bir “infial” yaratır ve saldırıya ara vermek zorunda kalınırsa deniz kıyısındaki kentleri mutlaka elde tutmayı olası bir hamle olarak görüyor. 

SUYU KURUT BALIĞI AVLA

Son haftalarda Rusya Merkez Bankası’nın büyüteç altına aldığı konunun “borsa oyunu” olması ise hiç tesadüf değil. Özellikle şeker ve tahıl ürünlerinde bir “ajiotaj” yani borsa oyunu olduğu görülüyor. Şekeri piyasadan çekmek, stoklamak ve piyasayı fiyat artışına zorlayıp “kâr” elde etmek gibi bir durum söz konusu. Bu spekülatif eylemler yaptırımlarla birlikte artış gösterebilir. Lakin Moskova, her türlü riski göze alarak birkaç ay içinde Ukrayna’yı tamamen “derdest” etmek istiyor. Bu bağlamda Putin yönetiminin “metanol” içtiği muhakkak. Gözleri savaştan başka hiçbir şey görmüyor. İki tarafın yaptığı müzakereler tamamen sentetikti. Özellikle Moskova yönetimi “müzakereye mütemayil” bir hava vermek istiyor. Müzakerelerin bu şekliyle sonuç vermeyeceğini Putin hükümeti de biliyor. Zira tek bir talep var: kapitülasyon yani “teslim”. Kiev hükümetinin ise iki talebi var: ateşkes ve Rus ordusunun işgal edilen yerlerden geri çekilmesi. Kremlin bir taraftan konvansiyonel savaşı yürütürken diğer taraftan Batı bloğundan Ukrayna’ya yapılan askeri ve lojistik desteği kesme uğraşında. Lviv’de Uluslararası Barışı Koruma ve Güvenlik Merkezi’ne düzenlediği hava saldırısının tek amacı buydu. “Suyu kurut balığı avla” taktiğini tatbik etmeye çalışıyor. 

ÜST DÜZEY SUİKASTLER

Rusya, bu savaşın kesinlikle uzun soluklu bir “meskûn mahal” çatışmasına tahvil olmasını arzu etmiyor. Zira sokak çatışmaları hem ekonomik hem de psikolojik olarak Moskova yönetimini cephe gerisinde tartışılır hale getirebilir. Bu yüzden sokak çatışmalarına hazırlık yapan gruplarla siyasi ve askeri kademe arasındaki koordinasyonu koparmaya çalışıyor. Sahaya gönderilen “Wagner grup”, Rus özel kuvvetlerine bağlı “Alfa birimi”, Ramzan Kadirov’a bağlı Çeçen “V taburunun” misyonu kilit isimleri etkisiz hale getirip direnişin belini kırmaktır. Bu açıdan ilerleyen günlerde üst düzey figürlerin kaçırılması veya öldürülmesine sıklıkla tesadüf edilebilir. 

“PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK UKRAYNA’DA”

Rusya-Ukrayna savaşının gidişatı konusunda iki makale dikkat çekiyor. Ukrayna’da yayın yapan Novoya Vremya gazetesinde siyaset bilimci Vladimir Fesenko tarafından kaleme alınan bir makalede Rusya’nın saldırısı ve akıbeti değerlendiriliyor. Savaşta psikolojik üstünlüğün aslında Kiev hükümetinin elinde olduğunu ifade eden Fesenko, Rus askerinin “Nazilerle savaş” retoriğine yeterince kani olmadığını ve bir motivasyon sorunu yaşadığını yazıyor. Bunun aksine Ukraynalıların kendilerini savunma reflekslerinin daha güçlü olduğunu ve Rus ordusuna daha zor bir süreç yaşatacağını düşünüyor. Lakin bu faktörün sadece savunmada etkili olduğunu belirten Vladimir Fesenko, karşı saldırı için Batılı “müttefiklerin” mutlak yardımına ihtiyaç olduğunu dile getiriyor. Bu savaşta özellikle Putin’in şahsi olarak büyük problem olduğunu, Ukrayna’ya karşı paranoyakça yaklaştığını ve propagandist bir tutum takındığını aktaran Fesenko, “denazileştirme” ve “demilitarizasyon” gibi söylemlerin bizzat onun yönetim aygıtı tarafından imal edildiğini yazıyor. 

SOVYETLER BİRLİĞİ KURULACAK

Savaş sonrası dönemle ilgili bir analizde bulunan Rus gazeteci Pyotr Akopov’un Ria Novosti’de kaleme aldığı “Geleceğin Rusyası: Sovyetler Birliği’ne Doğru İleri” adlı makalesi ilgi çekiyor. Ne Ukrayna’da ne de Rusya’da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünen Akopov, geçici post-Sovyet dönemin artık sona erdiğini, muğlaklıkların, ikiyüzlülüğün ve karmaşanın bundan sonra netlik kazanacağını yazıyor. Bir kez daha Sovyetler Birliği’ne geçiş yapılacağını; daha adil, dayanışma ruhuna sahip ve egemen bir devletin inşa edileceğini belirten Akopov, bu kez ne Sovyet karşıtı kişilerin korku duyacağı ne de komünistlerin hayalini kurduğu bir birlik olmayacağının altını çiziyor. Yeni sisteme geçişin Putin tarafından dayatılmadığını aksine Rusya tarihinin bir gereği olduğunu ifade eden Akopov, yeni sürecin sihirli bir değnekle inşa edilmeyeceğini, bunun için yıllara yayılacak toplumsal bir ruh, inanç ve gücün mobilizasyonuna ihtiyaç olduğunu belirtiyor. 

MA / İsmet Konak