Ekim ayı başlarında İran'ın kuzeybatı bölgelerinde (Erdebil, Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan ve Zencan), "Haybar Fatihleri" adı verilen ağır teçhizatlarla, topçu sistemleri, İnsansız hava araçları, hava kuvvetlerinin katılımıyla kapsamlı bir tatbikat başladı. Tatbikata İran ordusundan (yaklaşık 50 bin kişi) zırhlı araçlar, otomatik tüfek, roket ve topçu birimlerinin yanı sıra İslam Devrim Muhafızları'na bağlı birimler de katılıyor.

İran ordusunun kara kuvvetleri komutanı Kiymars Heydari, tatbikatların gerçekleştirileceğini önceden duyurdu. İran'ın Bakü Büyükelçisi Abaas Mousavi, önceden planlanan tatbikatın kuzey komşusu (Azerbaycan) için bir tehdit olmadığını söyledi. Bununla birlikte, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Anadolu Ajansı'na verdiği röportajda, kızgınlığını gizleyemedi: “Neden tam olarak şimdi ve neden sınırımızda? Ermeniler Cebrail, Zengilan ve Fuzuli'deyken tatbikatlar neden düzenlenmedi? Biz bu toprakları özgürleştirdikten ve 30 yıllık işgale son verdikten sonra neden yapılıyor bu?" Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Ali Sardar Fedavi, Aliyev'in sözlerini "cevaplanması gerekmeyen saçmalık" olarak nitelendirdi. Tahran, kendi topraklarında askeri tatbikatlar düzenlemeyi egemenlik hakkı olarak görüyor. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Said Khatibzade, iki ülke arasındaki iyi komşuluk ilişkileri göz önüne alındığında, özellikle New York'ta BM Genel Kurulu toplantısında bir oturum arasında tatbikat meselesini diğer konuların konuşulduğunu belirterek Bakü’nün tepkisine şaşırdığını söyledi

Her iki taraftaki politikacılar, yetkililer, uzmanlar ve dini liderlerin gösterişli ve renkli imalarla dolu açıklamalarına, sanal medyada şiddetli tartışmalar ve bazen neredeyse kıyamet tahminleri eşlik ediyor. İtirazların şiddetlenmesi için "katalizör" görevi gören durumlardan biri, stratejik bir karayolunun Ermeni şehirleri Goris ve Kapan arasındaki kesiminde bir Azerbaycan gümrük noktasının bulunmasıydı. Bu yoldan geçen İranlı kamyon şoförlerinden 260 dolarlık "yol vergisi" tahsil edilirken, Bakü'ye göre Rus barış güçleri tarafından korunan Dağlık Karabağ'ın Ermeni kısmına "yasadışı" yakıt ve çimento taşımacılığı yapan iki İranlı sürücünün gözaltına alınması da dahil olmak üzere daha sert eylemler uygulanmaya başlandı. (İran büyükelçisine bu konuda özel bir not verildi). İranlıların tutukluların derhal serbest bırakılması talebine rağmen, sorunu diplomatik yollarla çözme girişimleri şimdiye kadar başarısız oldu.

Meclis eski başkan yardımcısı Ali Motakhari’ye göre, İran her ne pahasına olursa olsun Azerbaycan, Türkiye ve İsrail'in Ermenistan-İran sınırını ortadan kaldıracak ve Avrupa’ya açılan yollarından birini İran'a kapatacak "Zangezur Koridoru" yaratmaya yönelik hain planına karşı çıkmalı. Şimdiye kadar, Azerbaycan'ın "anakara" kısmı, Aras'ın güney (İran) kıyısı boyunca geçen bir kara yolu ile Nahçıvan'a bağlıydı, ancak Syunik'ten geçen yol açılırsa, buna olan ihtiyaç açıkça ortadan kalkacaktır.Doğrulanmayan bazı haberlere göre, Nahçıvan bölgesi sınırında trafik kilitlendi. Basın ve sanal medyada, gerginliğin daha da artması durumunda İran birliklerinin Ermenistan'ın Syunik bölgesine olası girişi ve Ermeni-İran askeri işbirliğinin genişletilmesi hakkında varsayımları görmek mümkün ( en azından Erivan'da "Paşinyan" gücünü korurken).

İran’da Muhafazakar bir yayın olan “Vatane Emruz”: “Ankara ve Bakü biliyor ki, sınırlar değişirse İran birlikleri derhal Ermenistan topraklarına girecek ve Siyonist isyanı ortadan kaldıracak!” diye yazıyor

Kısmen ablukaya alınan ülkeyi Ermenistan ve Gürcistan üzerinden Karadeniz'e bağlayan tek ulaşım koridorunun olası "bloke olması" İran'da ciddi endişelere ve Kafkasya'daki Türk etkinliğinde somut bir artışa neden oluyor. Tıpkı Karabağ örneğinde olduğu gibi, Tahran'la siyasi, diplomatik ve propaganda çatışmasında Bakü, Ankara'nın açık desteğine sahiptir. Hükümete yakın Türk gazetesi Yeni Şafak'ın manşetinde Azerbaycan milli meclisinin iki milletvekilinin barışçıl olmaktan uzak açıklamaları ,“İran dünya haritasından silinecek” şeklinde manşet oldu. Tabii ki İran bu durumun altında kalmadı, Azerbaycan topraklarının tarihi aidiyetini ve Aras'ın her iki kıyısındaki insanların İranlı kimliğine sahip olduğunu hatırlattı. Tahran, Bakü'nün bariz gerçekleri inkar etme girişimlerine rağmen, "bölgeye Suriye'den gelen terörist güçlerin" varlığından endişe duyuyor.

Eylül ayıortasında, İran'ın pek de hoş karşılamadığı, Pakistan'dan askeri personelin katılımıyla Azerbaycan'da Üç Kardeş tatbikatı yapıldı. Bununla birlikte, Tahran'daki belki de en ciddi endişe, Hazar devletinin topraklarının sadece istihbarat amaçlı kullanılması da dahil olmak üzere Azerbaycan ve İsrail arasındaki çok gelişmiş askeri-teknik işbirliğidir. “İsrail ile ilişkilerimizle ilgili soruya yanıt olarak şunu söylemek istiyorum ki çok çeşitliler... İşbirliğimizin önemli alanlarından biri de savunma sanayii. Bu işbirliği uzun yıllardır devam ediyor. Azerbaycan'ın İsrail savunma sanayisinin ürünlerine tam erişimi olduğu bir sır değil, ”dedi İlham Aliyev 21 Mayıs'ta Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi'nde bir konuşmasında.

İran’ın "Hayber Fatihleri" tatbikatı, Yahudilerin Peygamber Muhammed'in önderliğinde Arabistan'da Medine yakınlarındaki Hayber vahasından kovulmasına sembolik bir referans içerir. Khordad-3 uçaksavar füze sisteminin, 2019'da İran hava sahasını işgal eden Amerikan RQ-4 Global Hawk casus uçağının Azerbaycan sınırına yerleştirilmesi de semptomatikti. Daha önce, bazı askeri uzmanlar İsrail dronlarının kuzeybatı İran hava sahasına girmesiyle ilgili olaylar hakkında bilgi verdiler. Mehr ajansı, özellikle Haziran ayında, İran Atom Enerjisi Kurumu'nun Tahran ve Kazvin arasındaki Alborz ilindeki Kerec'deki tesislerinden birine karşı engellenmiş bir saldırı olduğunu bildirdi.

Yıkıcı güçlerin bölgeye sızması da küçümsenemeyecek bir sorundur. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdollahian'a göre, "Karabağ'ın kurtuluşu sırasında bölgeye bir dizi terör grupları girdi ve İsrail de bu gerilimden yararlanmaya çalışıyor... Karabağ'daki çatışmalar sırasında İran siyasi düzeyde İsrail'in varlığından duyduğu endişeyi dile getirdi." İranlı bakan, 30 Eylül'de Azerbaycan'ın yeni büyükelçisi ile yaptığı görüşmede kararlı bir şekilde, "Siyonist rejimin sınırlarımızın yakınındaki varlığına ulusal güvenliğimize yönelik faaliyetlerine müsamaha göstermeyeceğiz ve bu konuda gerekli önlemleri alacağız" dedi.

Tatbikat sırasında K. Heidari, İsrail ile Azerbaycan arasındaki iddia edilen bağları da ima etti ve kuzeybatı sınırındaki potansiyel bir düşmanın faaliyetlerinin "tamamen İran gözetimi altında olduğunu" belirtti. Eski İranlı diplomat Amir Mousavi, Azerbaycan'da 1.000 İsrailli "operatör" ve 1.800 IŞİD militanı olduğunu iddia ediyor. Bazı gözlemcilere göre, Azerbaycan'da modern teçhizata sahip İsrailliler, İranlı nükleer bilim adamı Mohsen Fakhrizadeh'in öldürülmesinde ve daha önce İran nükleer endüstrisinin bazı tesislerinden gizli belgelere el konulmasında önemli bir rol oynadılar.

İran Dini Lideri Ali Hamaney 3 Ekim'de yaptığı açıklamada, “Ülkenin kuzeybatısındaki son durum, bölgedeki yabancı güçlerin müdahalesi ve askeri varlığı olmadan çözülmelidir. Bölge halklarının orduları bunu kendileri kontrol edebilir ve diğer güçlerin müdahale etmesine izin vermeyeceğiz” dedi. İki gün önce Erdebil'de konuşan İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, İran'ın tüm komşularıyla dostane ilişkilere büyük önem verdiğini kaydetti. Son haftalarda yaşanan tartışmayı, komşular arasında anlaşmazlığı kışkırtmayı amaçlayan "bazı ülkeler" tarafından geliştirilen bir plana bağladı.

Elbette kimse Aras'ı zorlama niyetinde değil, ancak bölgenin (ve özellikle Azerbaycan'ın) İran'a düşman oluşumlar için bir "geçit"e dönüşmesi, zamanında yanıt verilmesini gerektiriyor. Bir İran gazetesi, ABD, Türkiye, Azerbaycan, İsrail ve hatta Ermenistan arasında, İran ve Rusya'nın bölgedeki siyasi ağırlığı üzerinde "ciddi bir etki" yaratabilecek sözde "görünmez ittifak"a karşı uyarıda bulunuyor. Her halükarda, Azerbaycan'da terörist grupların militanlarının kök salması ve İsrail'le daha fazla yakınlaşma, bölgede başka bir "uzun süredir devam eden" gerilim zeminin oluşmasına katkıda bulunuyor.

Bu yazı Rusya'da yayın yapan Voyennaya Politiçeskaya Analitika adlı internet gazetesinden kısaltılarak alınmıştır*

Çeviri: Aysel Tabak