Özel Haber- İhsan Birgül

Romanlara, destanlara ve nice türküye konu olmuş Ağrı Dağı, hala da gerek geçmişi gerekse turizme katkısı ile adından söz ettirmeye devam ediyor. Fakat "büyük başın büyük derdi" olur deyiminin adeta vücut bulması misali bir sorun ile karşı karşıya. Yazın ortasında bile zirvesindeki karla ihtişamına ihtişam katan Ağrı Dağı küresel ısınmanın yarattığı kuraklıklar ve iklim krizi nedeniyle yüksekliğini kaybetmeye başladı. Dağın zirvesindeki buzulların erimesi sadece dağın yüksekliğini kaybetmesine yol açmıyor, aynı zamanda dağın çevresinde bulunan yerleşim alanları için de bir tehdit unsuru olmaktadır. Tüm inançlar için ayrı ayrı birer anlamı olan dağ turizm için de ciddi bir alan. Olası riskler çevre kadar ciddi bir kültür kaybı da olur.

Yaptığı çevre çalışmaları ile adından söz ettiren Türkiye Çevre Platformu Danışma Kurulu Üyesi Mehmet Nuri Taşdemir'e buzul erimelerini, dağın son halini ve mevcut erimelerin doğuracağı riskleri sorduk. Taşdemir'in açıklamaları özetle şu şekilde:

"Ağrı Dağı; Dünyanın ikinci Türkiye'nin birinci yükseklikteki dağıdır, ülkemizin de zirvesi demektir bu. Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile 5165 metre olan Ağrı Dağı'nın yüksekliği bugün 5134 metreye inmiştir. 31 metrelik buzulun erimesi mevcuttur. 31 metre demek 14-15 katlı bir apartmanın yüksekliğine eşdeğer demektir. 14-15 katlı bir apartmanı göz önünde bulundurduğumuzda buzulun ne kadar çok yüksek olduğunu, ne kadar çok kütleye sahip olduğunu ve durumun vahametini de gözlemlemiş oluruz. Çünkü bu kütleden dolayı bugün Ağrı Dağı'nda büyük bir erozyon baş göstermiştir.

Afganistan: İmparatorluklar mezarlığından kadınların direnişine Afganistan: İmparatorluklar mezarlığından kadınların direnişine

Buzul olmadığından dolayı dağdaki güneş ışınlarının dik oluşu, rüzgarın sert ve katı olması bölgedeki dağın mevcut yapısındaki kayalıkları ve zemini aşındırma durumunu da ortaya çıkarıyor. Bununla birlikte bölgede Ağrı Dağı üzerinde erozyon oluşmaktadır.

Dağa zirve yapanlar bilirler, dağın her iki yamacında bulunan yani kuzeyde bulunan Öküz Deresi güneyde bulunan Cehennem Deresi bunların kalıtlarıdır.  Çünkü bu iki derenin başlangıcı Ağrı Dağı'nın zirvesi demektir. Zirveden dökülen kayalar, taşlar ve eriyen kar sularının getirmiş olduğu kütleler o vadilerde  aşağıya inmektedir ve ve o vadide büyük yarıklar oluşturmuştur. Bunlar ilerki süreçlerde küresel ısınmanın devam ettiği bir dönemde dağın her gün buzullardan değil de topraktan dolayı mevcut yapısında olan kaya kütlelerinin erimesine sebebiyet verecektir.

18 Ağustos  2022'de Ağrı Dağı'na yapmış olduğum tırmanış zirvesinde bu izlenimlerimi orada deneyimlemiş ve bunları orada teyit etmiş oldum.

Ağrı Dağı bizler için çok kutsaldır. Çünkü insanlığın doğuşu. Nuh peygamberin efsanelerine göre insanlığın yeniden doğuşu, hayat bulması, bu bölgede olmuştur. Bununla birlikte dağ bizim için kutsaldır.  Aynı şekilde bizim velinimetlerimiz dediğimiz  turistler için de birer kutsallıktır.  Çünkü bir Hristiyan'ın Ağrı Dağı'na gelip ziyaret etmesi, Ağrı Dağı'na  tırmanması onlar için bir hac kadar kutsaldır.  Bunu göz önüne alırsak ne kadar değerli olduğunu da gözlemlemiş oluruz.

Türkiye'de Hristiyanlar için ne kadar kutsalsa bizim için de hem inanç hem de ekonomi bakımından çok değerlidir.  Çünkü turizm bizim için bacasız bir sanayidir. Bugün Ağrı Dağı'na Avrupa'dan turistin gelmesi büyük bir velinimettir. Biz bunları da göz önünde bulundurmalıyız.

Bölgenin gelişebilmesi için, ekonomiye hayat vermesi için, ekonomik katkı sunabilmesi,  istihdam yaratabilmesi için bizim dağa sahip çıkmamız lazım.  Hem kutsal yönüyle hem ekonomi yönüyle. Bundan dolayı bölgenin acilen küresel ısınmanın vermiş olduğu zararları bir şekilde üstesinden gelinip yeniden temiz bir toplum yaratma, yeniden çevreci bir toplum yaratmanın çalışmasını yapmalıyız ki biz bu değerlerimize sahip çıkalım.

Çünkü bugün Ağrı Dağı dediğim gibi insanlığın doğuşudur,bunun için kutsaldır. Bu da bizim için çok önemlidir. Bu yıllar yaklaşık 40-50 yıldan beri bölgedeki yağışlar her yılın ortalamasının çok çok altındadır. Şuan görünen Ağrı Dağı bu son iki günde yağan küçük bir karla biraz kendini göstermiş fakat zirvede dikkat ederseniz buzul yoktur, kardır görünen. O da bir ay sonra güneşle birlikte erir. Bu dağın erimesi demektir. Her erime erozyon demektir. Turizmden dolayıı kan kaybı demektir.  Bölge için büyük bir değerin yok olması demektir. Bizim bir an önce küresel ısınma mücadele ile birlikte bu dağlarımıza sahip çıkmamız, değerlerimize sahip çıkmamız lazım ve kültürümüzü geliştirip yaşatmamız lazım".

Bu içerik Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Evi Destek Aracı (BEDA)” programı kapsamında hazırlanmıştır.