Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hatay İl Örgütü, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın katılımı ile 4’üncü Olağan Kongresi’ni, Antakya’da bulunan bir düğün salonunda gerçekleştirdi. Kongrenin yapıldığı salona, Kürtçe, Türkçe, Arapça, Ermenice ve Çerkezce dillerinde yazılan “Halkların kadim kenti Hatay’a hoş geldiniz” yazılı dev pankart ile “Genç başladık genç başaracağız”, “Tecride son hasta tutsaklara özgürlük”, “Yoksuldan alıp zengine veriyorlar değiştireceğiz”, “Em xwedi li çand û zimanê xwe derdikevin”, “Kadın özgürlük zamanı” pankartları asıldı. Salonda ayrıca HDP İzmir İl Örgütü binasına yapılan silahlı saldırı ile katledilen Deniz Poyraz için karanfillerin bırakıldığı köşe kuruldu. 

Kongreye, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Barış Anneleri temsilcileri, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Barış Atay'ın yanı sıra kentte bulunan sol sosyalist siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Kürtçe ve Arapça şarkılarının seslendirildiği kongre salonuna erken saatlerden gelen yurttaşlar, coşkuyla halay çekti. 

Divan seçiminin ardından saygı duruşuyla başlayan kongrede konuşan HDP Hatay İl Eşbaşkanı Kerem Nalbant, iktidarın savaş politikalarına tepki göstererek, ülkede barışın tesis edilmesini istedi. TİP Milletvekili Barış Atay, “Bugüne kadar tüm saldırılara karşı yıkılmayan bir halk varsa, o Kürt halkıdır. Bu halk bu saatten sonrada yıkılmayacaktır” dedi. 

ÜÇÜNCÜ YOL VURGUSU 

SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Türkiye’nin krizler sarmalı içerisinde geçtiğini belirterek, bunun karşısında emekçilerin de direnişinin olduğunu belirtti. Yüce, HDP’nin Üçüncü Yol siyaseti dinamikleri üzerine kurulu olduğunu ifade eden Yüce, “HDP var olduğu sürece, AKP ile MHP faşizmi kurumsallaşamaz ve asla iktidar olamazlar. İşte HDP’ye yönelik saldırıların amacı budur” şeklinde konuştu. 

‘TIPKI HDP FİKRİYATININ RUHU GİBİ…’

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kitleyi Kürtçe, Arapça ve Türkiye selamlayarak konuşmasına başladı. Antakya’nın her zaman kendisini heyecanlandırdığını söyleyen Sancar, “Antakya HDP fikriyatının filiz verdiği, boy attığı topraklardandır. Tıpkı benim büyüdüğüm Mardin gibi. Ne zaman Mardin’i düşünsem, Antakya gelir aklıma, ne zaman Antakya’yı düşünsem, Mardin’i düşünürüm. Halkların inançların kültürlerin birlikteliği barış içinde yaşamı bu topraklarda örnek bir model oluşturmuştur. Bugüne kadar bu topraklar bu kültürel zenginliği, kardeşliği korumuştur. Bütün düşmanlaştırma çabalarına rağmen, ayrıştırmalara rağmen nefret diline, saldırılara komplolara rağmen. Bu inançtan bu amaçtan bu toprakta yaşayanlar vazgeçmemiştir. Onun için buralar barışın eşit gönüllü birlikteliğin topraklarıdır. Tıpkı HDP fikriyatının ruhu gibi. Bu nedenle Antakya’da bulunmak sizlere seslenmek sevginizi desteğinizi almak büyük bir şereftir. Tam da dünyada savaştan tamtamları bütün hızıyla çalmaya devam ederken, Antakya gibi şehirlerimizde Mardin gibi topraklarımızda kardeşliğin barış içinde birlikte yaşamanın nasıl değerli olduğunu çok daha fazla anlamış olmamız gerekiyor” diye konuştu. 

Sancar, “Barışı anlamak için maalesef bazen savaşın, yani barışın karşıtı olan savaşın yıkıcılığını yaşamak gerekiyor. Şimdi bu yıkım dünyayı tehdit ediyor. Bölgemizde, ülkemizde yıllardır sürdürülen savaş politikalarına karşı; barışın sessi olmak için her alanda çalıştık ve bu hedeften vazgeçmedik” dedi. 

BÜYÜK BARIŞ HEDEFİ 

Sancar, ülkede kalıcı barışın ancak demokrasiyle sağlanabileceğinin altını çizerek, “Demokrasi ancak Kürt sorununa demokratik çözüm ile kurulabilir. O nedenle biz bu ülkeyi demokratikleştirecek, cumhuriyeti demokrasi ile buluşturacak büyük barışı hedefliyoruz. Büyük barış için yürüyoruz. Barış ve demokrasi birbirinden koparılamaz. Demokratik çözüm ve bu ülkede özgür yaşam birbirinin parçalarıdır birbirinden koparılamayacak şekilde bağlıdır. Bu nedenle mücadelemizi demokrasi ve barış ekmek ve özgürlük üzerine kurduk. Halkların ortak demokrasi mücadelesi üzerine kurduk. Demokrasi İttifakını da bu ortaklığın ana politikası olarak belirledik” ifadelerini kullandı. 

İKTİDARIN SAVAŞ DAYATMASI 

Sancar, “Öyle bir zihniyet ve iktidarla karşı karşıyayız ki, on yıllardır bu ülkeye yıkımı yoksulluğu, savaşı ve talanı dayatıyor. AKP ve MHP faşist bloğu bu ülkede son 5-6 yılda savaş politikalarının her türünü devreye soktu. Suriye iç savaşında IŞİD gibi diğer yıkıcı örgütleri destekledi, yol verdi ve yıkımın ortakları arasında yer aldı. IŞİD zihniyeti her türlü farklılığı yok sayan, herkesi tek bir kalıba sokmaya çalışan ve bunun içinde bütün zulüm yöntemlerini vahşet yollarını kullanabilen bir zihniyettir” diye ekledi. 

ÖZGÜR YAŞAM İDEALİ 

Bu zihniyet karşısında halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önemine vurgu yapan Sancar, “Bunun karşısında birlikte eşit özgür yaşam ideali yer alıyor. İşte bu topraklarda asıl mücadele bu iki zihniyet arasındadır. Tekçi, baskıcı, zalim zihniyet mi? Özgürlükçü, eşitlikçi ve demokrasiyi kendi yaşamının vazgeçilmez temeli sayan anlayış mı? Bu ülkede asıl kazanacak olan işte bu ikinci zihniyettir. Nitekim Suriye’de Rojava’da IŞİD zihniyetine vurulan büyük darbe, bu tekçi zalim vahşi anlayışın bölgeyi sarmasına egemenlik altına almasına dur demiştir. İşte AKP-MHP iktidarının bütün hırçınlığı bu bölgeye ve ülkeye bu zihniyeti getirmek için uğraşanlara karşı büyük direniş gösteren halkların özgürlük mücadelesinedir. Öfkesi bu zihniyeti yenilgiye uğratan mücadelenin kararlılığınadır. HDP’ye saldırırken asıl bu kararlılığa ve mücadeleye saldırmaktadır” dedi. 

TALAN EKONOMİSİ 

Sancar, şöyle devam etti: “Biz yolumuza aynı hedefle kararlılıkla devam ediyoruz. Baskılar bizi yıldıramıyor. Ülkeyi savaş politikalarıyla rant ve talan ekonomisiyle yıkım noktasına getirdiler. Felaketten felakete sürüklüyorlar. Emekçilerin haklarını ekmeklerini her geçen gün daha fazla gasp ediyorlar, doğayı talan ediyorlar. Yandaşa peşkeş çekiyorlar. Kadınların şiddete uğramasına katledilmesine zemin hazırlıyorlar. Gençlerin geleceğini, umutlarını, neşelerini gasp ediyorlar. İşte buna karşı aslı yapılması gereken nedir? Buna karşı bütün bu saydığım mazlumların mağdurların, Kürt halkının özgürlük mücadelesi başta olmak üzere kadınların eşit hak mücadelesi, gençlerin özgür gelecek mücadelesi, emekçilerin ekmek ve onurlu mücadelesi birleştiğinde bu iktidar mutlaka son bulacaktır. Bu zihniyet mutlaka yenilecektir ve yeni bir başlangıç inşa edilecektir. 

YAĞ KUYRUKLARI OLUŞMAYA BAŞLADI

Yıllardır sürdürdükleri getirim politikalarının talan politikalarının yol açtığı sonuçları Türkiye’nin dört bir köşesinde yaşıyoruz. Antakya da bu yıkımı yaşayan şehirlerimizdedir. Bakın; şimdi de zeytinlikleri maden şirketlerine peşkeş çekmek için yönetmeliklerden çıkarıyorlar. Ayçiçek ekim tarlalarını Trakya’da imara ranta açtılar ve ayçiçeği üretimi bitme noktasına geldi. Şimdi bu ülkede yağ kuyrukları oluşuyor. Sıraya zeytinlikleri koydular bin yıllık ağaçların barışın verimin sembolü olan zeytinlikleri 3-5 maden şirketine peşkeş çekmek için yok etmeye niyetlendiler. 

HALKLAR DİRENİYOR

Ama haklar direniyor. Halklar bu talan politikasına dur diyecek güçtedir. Mücadele ortaklığı bu talanı durduracak kuvvettir. Her türlü talana sömürüye, her türlü zulme karşı şimdi olduğu gibi yarın da hep birlikte mücadele etmeyi asla bir kenara bırakmamalı ihmal etmemeliyiz. Ortak mücadeleden ve buradan çıkacak gücün bu ülkeyi özgürlüğe, eşitliğe barışa demokrasiye ve özgürlüğe götüreceğinden asla şüphe duymamalıyız. Antakya aynı zamanda bir direniş ve direniş mücadele coğrafyasıdır. Haksızlığa boyun eğmeyen onurunu her şart altında koruyan bir geleneğin kentidir. Arkadaşlarımız isimlerin saydılar ama ben yine de Ali İsmail Korkmazları bir kez daha anayım, Abdullah Cömertleri bir kez daha saygıyla anayım, Ahmet Atakanlara buradan bir kez daha minnet ve saygı göndereyim. Ve daha nicelerine buradan mücadeleye hayatları pahasına verdikleri o değerli katkıdan dolayı saygılarımızı sizin aracılığıyla iletelim. 

ONLAR SALDIRDIKÇA BİZ BÜYÜYORUZ

Boşuna ödenmiyor bu bedeller.  Bedele ödüyoruz yoldaşlarımızı cezaevlerine koyuyorlar doğdurur. Her gün yeni yöntemlerle bizleri sindirmeye çalışıyorlar bu da doğrudur. Semra vekilimizin dokunulmazlığını kaldırıyorlar, Aysel Tuğluk arkadaşımızı hücrede ölüme mahkûm eder şekilde rehin tutmaya devam ediyorlar. Yine onun gibi hasta pek çok mahpusa fiilen idam cezasını uyguluyorlar. Doğrudur. Ama asıl büyük doğru şudur; baş eğmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz asla teslim olmayacağız. Onlar saldırdıkça biz büyüyoruz çünkü yolumuz doğru davamız haklıdır.

SAVAŞA HER YERDE KARŞI ÇIKMALI

Dünyada savaş tehdidi yayılmaya devam ediyor. Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor ve NATO, ABD yayılmacı kışkırtıcı politikalarıyla savaşın zeminini hazırlıyor. Bizler sadece ülkemizde değil, bölgemizde de bütün dünyada da barış istiyoruz. Savaşa bütün inancımız ve kararlılığımızla hayır diyoruz. Çünkü savaş yıkım demektir savaşın faturasını en çok yoksul haklar öderler bir avuç savaş baronu, silah baronu, bir avuç sermayedar savaşlarda servetlerine servet kadar ama yoksulun canı gider ekmeği gider, toprağı yurdu gider. O nedenle savaş hakların emekçilerin yararına değildir. O nedenle savaşa her yerde her şart altında karşı çıkmak en başta ezilenlerin emekçilerin, yoksulların görevidir. 

BARIŞ HAVARİSİ KESİLDİLER 

Bizler burada barış derken, bizimle dalga geçenler ya da bize dudak bükenler, şimdi barış havarisi kesilmişlerdi. Suriye'de savaş politikaları, Ortadoğu da işgal politikaları güden bir iktidarın ve onun yandaşlarının barış kelimesini ağızlarına almaya hakları yoktur. Eğer barış diyeceksek her yerde diyeceğiz, eğer işgale karşı isek her yerde işgale karşı çıkacağız. Ukrayna’da işgale karşı çıktığımız gibi Efrîn’deki işgale de karşı çıkacağız. Serêkaniyê’deki işgale de karşı çıkacağı. Bütün işgal ve savaş politikalarına hep birlikte her yerde karşı çıkacağız. Savaşa her yerde diyeceğiz. Barış hemen şimdi ve her yerde diye haykırmaya devam edeceğiz.

BARIŞ ANCAK ORTAK MÜCADELE İLE OLUR

Biliyoruz ki bu ülkeye de bu bölgeye barışı ancak halkların ortak mücadelesi getirebilir. O nedenle Demokrasi İttifakı emekçilerin haklarını mazlumların ortak mücadelesi üzerinden inşa etmeye devam ediyoruz. Ne inkârcı, imhacı, sömürücü, talancı zihniyete yol bırakacağız ne de bunun karşısına sadece küçük düzeltmelerle alternatif adı altında seçenek sunduğunu iddia edenlere meydanı boş bırakacağız. Hayır, başka bir imkân başka bir seçenek var 3’üncü Yol ve halkların ortak mücadelesi. Ancak bu yol bizi bu ülkede yeni bir başlangıcı götürebilir ancak bu yol bizi yeni bir inşa için güçlendirir. Yeni inşa yeni başlangıç eski zihniyeti, inkârcı, imhacı, sömürücü, talancı, rantçı, yalancı, kancı zihniyetten kurtarır. Ülkeye demokratik cumhuriyetin ve büyük bakışın yolunu açar. Bunda kararlıyız.  

BARIŞ TÜM ÜLKEYE YAYILACAKTIR

Antakya Demokrasi İttifakının ve 3’üncü Yol’un nasıl başarılı olabileceğini mücadelesiyle göstermiştir. Seçimlerde iradesiyle de göstermiştir. Burada ortaya çıkan bu barışı şimdi bütün ülkeye yayılacaktır. Mücadelede kararlılığımızla yayılacaktır, inancımızla yayılacaktır ve güçlenerek yürüyüşümüzü sürdürürsek yayılacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın, biz gerçek demokrasi, güçlü demokrasi, kalıcı barış peşindeyiz. Düşmanlaştıran halkları birbirine kırdıran, halklar arası nefreti yaygınlaştıran her türlü zihniyeti nerede olursa olsun kimden gelirse gelsin karşı duracağız. Ülkeye gerçek demokrasiyi ortak eşit yaşamı, eşit vatandaşlığı mutlaka getireceğiz. İşte bizim bu ülkeye vaat ettiğimiz asıl gelecek budur. Bu geleceği kuracak gücümüz vardır. Bu gücün varlığına inanalım yolumuzda kararlılıkla yürümeye devam edelim. Yürüdükçe büyüyoruz, güçleniyoruz ve yeni bir başlangıcı gerçek anlamda sağlayacak yolu sonuna kadar açıyoruz. O nedenle kendimize güvenelim, inanalım birbirimizle omuz omuza el ele kol kola yürümeye devam edelim. Bu yol bu ülkeye güçlü demokrasiyi büyük barışı mutlaka getirecektir. 

MUTLAKA KAZANACAĞIZ

Antakya’dan yükselen halkların eşit ortak yaşam idealini mutlaka gerçekleştirecektir. Antakya’dan yükselen onur, özgürlük ekmek, barış demokrasi ve iş aş hedeflerine bunların birbirleriyle bağlı olduğu gerçeğine mutlaka daha fazla ve kuvvetli bir şekilde sarılmalıyız. Bunların hiçbirini birbirinden koparmamalıyız. Kürt halkının 10 yıllardır her türlü zulme rağmen dimdik ayakta duruşunu, Türkiye halklarının ve emekçilerinin ortak iradesi ile buluşturacağız. İşte bu buluşma; gerçek özgürlük güçlü demokrasi ve büyük barışı da getirecektir. Buna inancımız sonsuzdur. Bu yolda yürüyüşümüz mutlaka başarı getirecektir. Mutlaka kazanacağız hepinizi bu inançla kararlılıkla bir kez daha selamlıyorum.”

Kongrede, mali ve faaliyet raporlarının okunmasının ardından gidilen seçimde, HDP Hatay Eşbaşkanlığına Hülya Ateş ve Kerem Nalbant seçildi.