Türkiye siyasi tarihinde bir ilki başaran ve tüm ötekilerin temsil edildiği, söz söylediği bir geleneği başaran Halkların Demokratik Partisi (HDP) 8’inci yılını geride bıraktı. HDP’nin temeli 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde oluşturulan “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku” ve akabinde kurulan Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) kuruluşuyla atıldı.

Resmi olarak 15 Ekim 2012 tarihinde kuruluşunu ilan eden HDP, bir kongre partisi olarak ortaya çıktı. Milliyetçi, dinci ve ulusalcı hakim anlayışa karşı “üçüncü bir yol” alternatifiyle halklara umut olan HDP, kısa bir sürede kamuoyunda büyük karşılık buldu. HDP, Kürt siyasetinin, sol, sosyalist, Müslüman, ekolojist, feminist hareket, dini ve etnik gruplar ve çeşitli alanlardan bireylerin bir araya gelip temsil bulduğu bir zemine dönüştü.

HDP aynı zamanda “Demokratik Cumhuriyet”in kurucusu olduğunu ifade ederken, onu inşa edecek bir paradigmasal dönüşümlerin de savunucusu oldu. 

İLK EŞ GENEL BAŞKANLARI 68 KUŞAĞI ÖNCÜLERİ OLDU

HDP’nin kurucu Eş Genel Başkanları 68 kuşağının öncü isimlerinden Yavuz Önen ve Fatma Gök oldu. HDP’nin çözüm süreci atmosferinde bulunulan 27 Ekim 2013 tarihinde yapılan 1. Olağanüstü Kongre’de, Eş Genel Başkanlık görevlerini Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü üstlendi.

Çözüm sürecinin başlamasından hemen önce kurulan HDP’ye PKK Lideri Abdullah Öcalan da büyük önem atfetti. Öcalan, 7 Haziran 2013 tarihinde İmralı Heyeti ile görüşmesinde Türkiye siyasetindeki kırılmaya işaret ederek, “Kürtler yıllarca yeterince uyandılar. Şimdi Türkler de Batıda uyanıyor. HDP’yi tam da bu dönemde aktifleştirmek gerekmez mi acaba” diyerek, HDP’nin önemine dikkati çekmişti.

ÖCALAN: DEMOKRATİK ULUS TÜRKİYE’SİNİN PARTİSİ

HDP’nin Türkiye partisi tartışmalarına ilişkin Öcalan, 17 Ağustos 2013 tarihinde, şöyle değerlendirme yapmıştı: “HDP de Irak’taki gibi olmaz. Türk ve Kürt Partisi gibi ayrışmayın. Tehlikelidir. Yeni model bir Türkiye Partisidir. Milliyetleri, bölgeleri ve kültürleri bağrında taşıyan demokratik ulus Türkiye’sinin partisidir. Çok önemlidir. Türkiye ulusu kavramı Amerikalılar ve İngilizlerinkine de benzerdir. Türk ulusu vardır ve bir gerçektir. Peki, Kürt halkıyla birleşince ne olur? Türkiye ulusu diyebiliriz. Bu parti işte buna öncülük edecek.”

Hatta ileri süreçte, Öcalan’ın da önerisiyle BDP milletvekilleri 28 Nisan 2014 tarihinde HDP’ye geçti. 22 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirilen 2. Olağanüstü Kongre’de ise, partinin yeni eş genel başkanlığına Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş seçildi.

Partinin bileşenlerinden biri olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), 11 Temmuz 2014’te "Demokratik Özerklik ile Özgür Yaşamı İnşa Ediyoruz" sloganıyla 3. Olağan Kongresi'ni gerçekleştirdi. Partinin ismi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) olarak değiştirildi. DBP ve HDP ile girilen 2014 yılı yerel seçimlerde 3 büyükşehir belediyesi olmak üzere 102 belediye kazanıldı.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİYLE GÖRÜNÜR OLDU

HDP’yi tüm Türkiye’ye tanıtan bu seçimler ardından geçmiş geleneklerinden beslenen ancak yeni kurulan HDP’yi Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve akabinde gelecek olan 7 Haziran 2015 seçimleri de bekliyordu.

Genç bir parti olan HDP, 8’inci yılında 30 Mart 2014 yerel seçimleri, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 iki genel seçim, 16 Nisan 2017 referandum seçimi, 24 Haziran 2018 Genel ve 31 Mart 2019 yerel ve 23 Haziran İstanbul seçimleri olmak üzere 8 seçim süreci atlattı. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde yüzde 13 oyla 80 milletvekili çıkaran HDP, Türkiyelileşme iddiasını somutlaştırdığı bu seçim ardından yoğun baskılanma kıskacına alındı. Çözüm sürecinin de askıya alındığı 2015 yılında HDP’nin halklarda yeşerdiği umut yerine yeniden çatışmalı sürecin yer alması çok sürmedi.

ÇATIŞMALI SÜREÇLE BİRLİKTE KISKACA ALINDI

Çatışmalı süreçle birlikte baraj altında bırakılmak istenen HDP, 1 Kasım Genel Seçimlerinde tüm baskılara ve ambargoya karşı yüzde 10 barajını aşarak, Meclis’e girdi. Seçimler ardından ise HDP’yi sistematik engellemelerin yanı sıra Eş Genel Başkanlarının tutuklanmasına kadar varacak yeni bir süreç bekliyordu. Çok uzun sürmeden 20 Mayıs 2016 tarihinde, AKP ve MHP’lilerin oyları, CHP’nin Genel Merkez düzeyindeki desteğiyle HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Yüksekdağ ve Demirtaş dahil HDP’li 12 milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı, partili 7 ismin milletvekillikleri düşürüldü. Aynı yıl 94 belediyeye kayyum atındı.

2019 YEREL SEÇİMLERİNDE KİLİT PARTİ OLDU

HDP, 24 Haziran Genel seçimleri, 31 Mart Yerel Seçimleri ve 23 Haziran Tekrarlanan İstanbul Seçimlerinde de iktidarın tüm baskılarına karşı belirleyici bir parti olduğunu gösterdi. “Kürdistan’da kazanmak, Türkiye’de AKP-MHP’ye kaybettirmek” hamlesiyle gidilen 31 Mart seçimlerinde AKP-MHP İttifakı İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya gibi kritik kentlerde HDP oylarıyla kaybetti.

İktidarın her türlü baskısından güçlenerek çıkan HDP, bu kez Kürt kentlerinde “Türk partisi”, Batı’da ise “Kürt partisi” olmakla suçlanarak, Meclis’ten çekilmesi gibi suni tartışmaların olduğu bir sürece çekilmek istendi. HDP ise, tüm algılara karşı 20 Kasım 2019 tarihinde açıkladığı deklarasyonla cevap verdi ve Meclis’te kalma iradesini gösterdi.

BASKILARA İNAT DİRENDİ

“Türkiyelileşme”, “Demokratik Çözüm”, “Demokrasi İttifakı” arayışlarının vücut bulduğu parti olduğunu görülen HDP, 23 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirdiği 4. Olağan Büyük Kongresi’nde “Üçüncü Yol” siyaseti ve kadrolarını açığa çıkararak, yeni dönemde Türkiye siyasetini belirleyen güç olmaya aday oldu.

1 Haziran’da başlattığı Demokratik Mücadele Programı kapsamında Türkiye halklarının barışa, demokrasiye olan ihtiyacına karşılık ortak bir mücadele hattı çizmeye çalışan HDP, iktidara karşı “antifaşist blok” kurulması ve ortak demokrasi mücadelesi yeni bir mücadele çağrısında bulundu. HDP’nin 1 Eylül Dünya Barış Günü çağrısı üzerinden geçen 25 günde yeni bir operasyon dalgası ve aralarında HDP belediye başkanı, eski milletvekili ve Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin de bulunduğu 20 siyasetçi, gözaltına alındı. Siyasetçilerden de 17’si tutuklandı.

5 YILDA 20 BİNDEN FAZLA KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

HDP Hukuk Komisyonu tarafından hazırlanan verilere göre 24 Haziran 2015 ile 1 Şubat 2017 tarihine kadar partili 15 bin 370 kişi gözaltına alınırken bunlardan 3 bin 647’si tutuklandı. 1 Şubat 2017 ile 25 Eylül 2020 tarihine kadar ise 6 bin 951 kişinin gözaltına alındı.

18 BELEDİYE EŞBAŞKANI HALA TUTUKLU

HDP Yerel Yönetimler Komisyonu tarafından hazırlanan verilerde ise 2019 yerel seçimlerde 65 belediye kazanan HDP’nin şu anda 6 belediyesi tek kaldı. Kazanılan belediyelerden 6’sı seçilmişlerin KHK’li olması nedeniyle mazbataları verilmezken 3’ü büyükşehir belediyesi olmak üzere 48 belediyesine kayyım atandı.  Kayyım yanı sıra 84 belediye Meclis üyesi 9 il Genel Meclis üyesi görevden uzaklaştırıldı. Gözaltına alınan 37 belediye eşbaşkanlarından 18’si hala tutuklu. Operasyonlar kapsamında gözaltına alınan 119 belediye meclis üyesinden 11’i, 7 İl Genel Meclis üyesinden 4’ü de hala tutuklu.

‘UMUDA YOLCULUK İLE BAŞLADIK’

İktidarın tüm baskı ve zor aygıtına karşı HDP’nin nasıl ayakta durduğunu anlatan Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, bu süreci “umuda yolculuk” olarak ifade etti. Oluç, o dönemde siyasetinin de bugün olduğu gibi çatışmalı bir süreç içerisinde olduğunu hatırlatarak, Kürt sorununda herhangi bir adımın atılmadığı, çatışmalı sürecin hâkim olduğu bir dönemde HDP’nin barış, Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi, Türkiye’deki demokrasi, adalet mücadelesini yükseltmek için kurulduğunu söyledi. 

‘ÖCALAN’IN KATKILARI VE FİKİRLERİ ÖNEMLİYDİ’

Türkiye’de farklı kesimlerin, inançların, dillerin, kültürlerin temsil bulduğu HDP’nin herkesin sözü ve sözcüsü olma görevini üstlendiğini kaydeden Oluç, “HDP’nin kuruluşundan sonra 2013-2015 sürecinde İmralı’da müzakere dönemi başlamıştı. HDP orada atılacak adımları kolaylaştırma, toplumsal uzlaşma ve barışın sağlanması için önemli bir rol oynamak üzere hareket etti. HDP, Halkların Demokratik Kongresinin içinden doğan bir partiydi. Bir kongre-parti ilişkisi kuruldu. HDK toplumsal sorunlarla ilgilenecek, mücadeleyi yürütecek bir zemindi. Çok geniş temsil orada oluşmuştu. HDP onun içinden onun partisi olarak çıktı. Bu ilişkisini de o günden bugüne sürdürdü. Tabi ki bunda Sayın Öcalan’ın Türkiye’deki ihtiyaçlara cevap verecek bir proje oluşması anlamındaki katkıları ve fikirleri de önemli bir rol oynadı. Sayın Öcalan’ın HDP’nin bir toplumsal müzakere, toplumsal barış partisi olması gerektiği ve müzakereci bir anlayışla demokrasi mücadelesini sürdürmesi noktasındaki katkıları önemlidir” diye belirtti. 

HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde dünyaya, Ortadoğu’ya ve Türkiye halklarına önemli bir mesaj verdiğini dile getiren Oluç, “HDP, Türkiye siyasetinde kalıcı ve bir role sahip olmak istediğini gösterdi. Bu açıdan 7 Haziran seçimleri önemli bir evreydi. Buna karşıda iktidarın ve devletin cevabı HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etme yönlü oldu” dedi.

HDP’ye yönelik son 5 yılda kapsamlı bir yönelim olduğunu aktaran Oluç, HDP’nin ayakta durabilmesini ise şöyle açıkladı: “HDP bu saldırılar karşısında sağlam ve kararlı bir duruş sergiledi. Ciddi bir demokratik direnişin nasıl yapılabileceğini gösterdi. HDP tüm yapılarıyla, bileşenleriyle, ittifaklarıyla, seçmenleriyle bu direnişi gösterdi. Tarihe de not düştü. Ama esas önemli olan şuydu; başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye demokrasi güçlerinin kendi iradelerine sahip çıkmasıydı. HDP’nin bu kadar kararlı ve dirençli durmasının altında bu yatar. Bu mücadelenin ve gelişimin en önemli öznesi halkların mücadelesidir.”

‘HDP İNŞA GÜCÜYLE AYAKTA DURUYOR’

Oluç, saldırılar karşısında ayakta durmalarının bir diğer sebebinin de kurucu ve inşa edici bir program ve perspektife sahip olmaları olduğunu belirtti. Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “HDP, Tarihsel olarak baktığımızda Türkiye’de iki blok içinde yer almayan bir üçüncü yol siyasetini tercih etti. Bu da tarihsel olarak iki blok karşısında eleştirel bir duruşu ifade eder. Yani tüm tarihsel gelişmeleri eleştirerek, bu pozisyonu almıştır. Aynı zamanda da her iki blok karşısında yeni bir kurucu özne olmayı gösterir. Bir taraftan muhalefetini eleştirilerini dile getirir, diğer taraftan da bunların düzeltilmesi için hangi adımların atılması gerektiğini söylemenin yanı sıra çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı Türkiye’de nasıl bir ‘Demokratik Cumhuriyet’ inşa edilmesi gerektiği konusundaki önerileriyle kurucu bir rol oynar.”

‘KARARLI DURUŞUMUZ DEVAM EDECEK’

Oluç, partilerine yönelik, baskı, gözaltı, tutuklamalara karşı da 8 yıl başlattıkları umut yolculuğunun verdiği inanç ve kararlılıkla devam edeceklerini ifade etti. Ülkenin yönetimine talip olduklarını ve Demokratik Cumhuriyet’in inşası için mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Oluç, şunları söyledi: “Barışı, adaleti, özgürlüğü tüm halklar ve inançlar için yaşanabilir ve kullanabilir hale getirme mücadelemiz yeni dönemde de kurucu ve inşa etme hedefimizde devam edecek. Demokratik siyaset konusunda kararlı ve örgütlü duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz. HDP’yi her türlü baskı altına alabilirler. Yapmadıkları hiçbir şey kalmadı. Antidemokratik, baskıcı, tasfiye edici her türlü yolu denediler, başaramadılar, başaramayacaklar. HDP’ye toplumsal destek devam ettiği sürece HDP’nin başarıya yürümesine de kimse engel olamayacak.”

MA / Berivan Altan