Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Grup Toplantısı’nda konuştu. İlk olarak Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak’ın istifasına değinen Sancar, “İki gündür canlı yayında bir çöküş hikayesini izlemekteyiz. Hazine ve Maliye Bakanı iki gün önce akşam saatlerinde sosyal medya hesaplarından bir istifa mesajı paylaştı. Bu da yeni sistemin yeni adetlerinden biri. Mesele bununla kalmadı. Birkaç saat bu mesajın gerçekten bakana ait olup olmadığı tartışıldı. Bu konuda bir belirsizlik bir kargaşa ortaya çıktı. İşin ilginç yanı ana akım dedikleri iktidar medyası bu meseleyi hiç görmedi. Saatlerce alt yazı bile geçmedi. Muhtemelen bir talimat beklediler. Bu talimat gelmedi. Birkaç tane televizyon kanalı haberi verdi. Ama onlar yandaş kanalar değil, bütün baskılara rağmen özgür yayıncılık yapmak için ellerinden geleni yapan medya kuruluşlarıydı” dedi.

‘ORTADA DERİN BİR SORUN VAR’

Yönetememe krizinin yaşandığını belirten Sancar, şunları ifade etti: “Ortada bir ekonomik kriz olduğunu biliyoruz ve kimse bunu saklayacak durumda değil. Bu krizin sadece bir bakan, bir şahıs meselesi olmadığını da biliyoruz. Ortada çok daha derin bir sorun var. Ortada sistemin iflası, rejimin çöküşü gerçeği var. Neden sistemin çöküşü diyoruz. Geçmişe göz atalım ve hafızayı tazeleyelim. Bu iktidar toplumu hafızasızlaştırarak devamını sağlayabileceğini sanıyor ama hiçbir toplumun hafızasını bütünüyle yok edemezseniz. Daha önce de bir konuşmamda söylemiştim Latin Amerika ülkelerinden çok değerli bir yazarın sözüydü. ‘Alacakaranlıkta tek bir kişi hakikati haykırmaya devam ederse mutlaka gerçekler ortaya çıkar.’ HDP bunu yapıyor. Her şart altında hakikati haykırmaya devam edeceğiz ve toplumun hafızasını köreltenlere inat hem hafızayı canlandıracağız hem de bunun üzerinde güçlü bir gelecek kuracağız.”

Sancar, şöyle devam etti: “Kurumların hepsi neredeyse tek adama bağlanmış durumda. Başka ne diyor, yargının prestiji artacak diyor. Başka zamanda olsa sorunlar bu kadar ağır olmasa buna espri deyip gülüp geçebiliriz ama gülüp geçebileceğimiz bir durum yok. Yargının ne durumda olduğunu her gün yeniden canlı olarak yaşıyoruz. Bu ülkeye keyfi tutuklamaları, adaletsiz yargılamaları, cezasızlık politikaları damgasını vurmuş durumda. Bırakın yargının prestijinin artmasını ortada yargı diye bir organ kalmamıştır. 

ÇÖKÜŞÜN BAŞLADIĞI TARİH: HAZİRAN 2015

Bu sistem bu güzel ülkeye yoksulluk getirmiştir, o nedenle de sistem çöküyor diyoruz. Çöken sadece maliye bakanının koltuğu değildir, çöken sistemin kendisidir. Bu çöküşün başladığı tarih Haziran 2015'tir. O tarihte yapılan seçimlerin sonucunu geçersiz kılmak için olmadık manevralar yaptılar, olmadık oyunlara giriştiler ülke kan gölüne dönüştü. O şartlarda seçimler yenilendi. 7 Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları ve orada çıkan halk iradesi gasp edildi. Çöküşün başlangıcı 1 Kasım seçimleriyle zaten gerçekleşmiş oldu. Orada kurulan ittifak daha sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını verilen bu pespaye düzeni getirdiler. Vaatlerin hepsinin tersinin gerçekleştiği 3 yılı bu ülkenin haklarına yaşattılar. Bu arada kimlerin hangi milyar dolarları nasıl götürdüğünü de elbette soracağız, bunun da peşini bırakmayacağız. Sistem çökerken birileri ceplerini doldurmaya devam ediyor. Bu sistemin özü esasen budur. Bir avuç sermayeye ve en çok da yandaşlara durmadan kaynak aktarmaktır. Bir gecelik operasyonla giden kaynakların hepsi halkımızın sofrasından çalınan ekmektir, aştır, giden aştır, gençlerin geleceğidir. Bunların hesabını mutlaka soracağız.

CUMHURBAŞKANI İSTİFA ETMELİDİR

Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir. Sorumluluğu üstlenme cesaretini ve basiretini göstermesini bekliyoruz. Önümüzde yeni bir dönem var bu dönem de en önemli hedeflerinden biri erken seçim olacaktır. Bu sistem çöktü hem bu iktidarı hem bu düzeni değiştirmek için ilk fırsatta, en kısa zamanda seçime gidilmelidir. Seçime gitmenin de şu şartlarda seçime gitmenin en ahlaki yolu Cumhurbaşkanın kabinesi ile birlikte istifa etmesidir.

HDP HAZIR

Cumhurbaşkanı istifa edince meclisi de fesheder, biz de yeni seçim için yeni döneme başlarız. HDP yeni bir seçime erken seçime herkesten çok hazırdır. Bunu her fırsatta tekrarlayacağız. Bu ülkede şimdi ihtiyaç erken seçimdir. Bu iktidarın gitmesidir. Peki, bu iktidarın girmesiyle her şey kendiliğinden olacak mı, onu da biraz sonra anlatacağım. Yeni demokratik eylem programımızın ana hedeflerinden biri budur. Demokratik eylem programımız sadece seçim üzerine de kurulmamıştır.”

‘YURTTAŞLIK HAKLARI ASKIDA’

Sistemi çökertenin sadece ekonomi olmadığını vurgulayan Sancar, ülkede bu sistemle birlikte hukukun askıya alındığını da sözlerine ekleyen Sancar, devamla şunları söyledi: “Biliyorsunuz askıda ekmek kampanyası başlattılar. Askıda ekmek halkın ekmeğinin çalındığının itirafıydı. Şimdi askıda hukuk gerçeği ile karşı karşıyayız. Hukuk yok, keyfilik var. Meclis askıda, denetimsizlik var. Meclis işlemiyor, demokrasi askıda, hiçbir özgürlük ve demokratik kural işlemiyor. Faşizmi kurumsallaştırma çabası var. Yurttaşlık hakları askıda. Artık bu ülkede yaşayan insanları yurttaş olarak değil, tebaa olarak görüyorlar

DEMOKRATİK EYLEM PLANI HAZIRLADIK

Bir bakan istifa edecek, bu Hazine ve Maliye Bakanı olacak. Bu sokaktaki herkesi doğrudan ilgilendiren bir gelişme olacak ama sokaktaki insana yurttaşa bilgi verilmeyecek. Bu sadece ve sadece halkı teba olarak gören bir düzende söz konusu olabilir. Biz de diyoruz ki bu halk teba değildir, eşit yurttaşlık temel hedefimizdir. İşte bütün bu sebeplerle sistem çöküyor. Ayrıca insanlık askıda. Hiçbir insani değer tanımayan sayısız uygulama ile karşı karşıyayız. İşkenceler, yargısız infazlar, keyfi gözaltılar, keyfi cezalandırmalar, adam kaçırmalar insanlığın da askıya alındığını gösteriyor. Bu sistem hukuk askıda olduğu için, kamunun denetimi askıda olduğu için, eşit yurttaşlık, insanlık askıda olduğu için çöküyor ama biz bu düzenin halkın üzerine çökmesine izin vermeyeceğiz. Sistem çökerken asıl sahipleri bunun altında kalacak. O nedenle etkili bir demokratik eylem programı hazırladık en kısa zamanda hayata geçireceğiz. 

KÜRT DÜŞMANLIĞI

Bu iktidarın çöküşünün belki de en büyük nedeni, Kürt düşmanlığıdır. Kürt sorununda çözümsüzlük politikası bugüne kadar bütün iktidarları çözen, çökerten en temel sebep olmuştur. Bu iktidar da çözümsüzlüğün ötesine geçerek inkar ve imha politikalarını sürekli güncellendiğinden çökmektedir. Kürt düşmanlığını hangi örneklerle anlatalım gerçekten zorluk yaşıyoruz. O kadar çok örnek var ki içeride ve dışarıda, bölgede Kürdün hak talebine sadece şiddetle karşılık veren, Kürdün herhangi bir yerde hak kazanımını kendi bekasına tehdit olarak gören bir iktidar ve yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.

ŞERALİ DERELİ CİNAYETİ

Geçtiğimiz günlerde bu örneklere çok acı bir örnek daha eklendi. Şerali Dereli cinayeti, Hakkari Esendere bölgesi köyünde 29 Ekim’de korkunç bir cinayet işleniyor. Evinin 50 metre ilerisinde bulunan ahırda hayvanlarına bakmaya giderken, atlarıyla birlikte 61 yaşında katlediliyor. Kim katletti onu? Ailesinin çektiği görüntüler var. Ayrıca Dereli’nin yeğeni olay esnasında bir video çekiyor. ‘Şu an yerde yatan amcam oluyor’ diyor. ‘Köyün 20-30 metre yukarısında amcama silah sıka sıka vurdular’ diyor. Biz bunu 33 kurşun olayından beri biliyoruz. Bu topraklarda Kürde reva görülen katliamı işkenceyi, cinayeti hepimiz biliyoruz. O örnekleri, o örneklerdeki zihniyeti biliyoruz. O zihniyetin bugün nasıl yaşamaya devam ettiğini de hepimiz biliyoruz. Hesap sormak bizim boynumuzun borcudur.

KÜRDÜN HAYATI BU KADAR UCUZ DEĞİL

Silopi'de 6 ve 7 yaşında iki kardeş Furkan ve Muhammet Yıldırım evlerine zırhlı araç girdiği için ölmüşlerdi, ölmüşlerdi demek hafif kalır, katledilmişlerdi. Panzer ve polise 19 bin lira para cezası verildi. Geçtiğimiz gün istinaf bu cezayı onayladı. Yani bu güzelim çocukların can bedeli 19 bin lira. Onları katletmenin müeyyidesi 19 bin lira. Yok arkadaşlar. Kürdün hayatı böyle ucuz değildir. Bunu da hep birlikte göstereceğiz. Asla ve asla hayatlarımızın bu şekilde harcanmasına, hayatlarımızın bu paralar karşılığında söndürülmesine izin vermeyeceğiz.

FEDERE KÜRDİSTAN BÖLGESİ 

Kürde bu zulüm ne yenidir nede burayla sınırlıdır. Kürtlerin yaşadığı bütün topraklarda devletlerin zulmü her zaman kendini göstermiştir. Güneyden endişe verici, kaygı verici haberler geliyor. Orada Kürt güçleri arasında yüksek gerilim yaşandığı belirtiliyor. Buna ilişkin maalesef bazı olumsuz gelişmeler de yaşanıyor. Bir halk bir bütün olarak böyle tehlike altındayken hiçbir Kürt gücü bu gerçekliği yok sayarak kendi halkı içinde yeni acılar yaratacak gelişmelere sebep olma hakkına sahip değildir. Sorun ne olursa olsun Kürt güçlerine düşen tek şey çözümü diyalogda aramaktır. Sorunun ne olduğu değil çözümün ne olduğu önemlidir. Çünkü belki de dünyada bu kadar tehdit altında olan başka bir halk yok. Bu halkın siyasi temsilcilerinin de bu gerçeği görmezden gelme lüksleri yok, hakları yok. Biz elbette buradan sağduyu, diyalog ve müzakere çağrımızı yineliyoruz.

SAHAYA ÇIKACAĞIZ

Bir mücadele programı başlattık, bunu sözcülerimiz anlattılar. Ayrıca önümüzdeki günlerde zaten sahaya çıkacağız. O nedenle fazla ayrıntıya girmeyeceğim ama bu yeni mücadele programı artık halkın sabrının taştığının bir ifadesi olarak hazırlandı. Sabrımız taşıyor yoksulluğa, zulme, çürümüşlüğe karşı sabrımız taşıyor. Elbette erken seçim talebimizi sürekli dile getireceğiz ama mücadeleyi sadece seçime bağlayarak o günü bekleyecek değiliz. Eğer bugünden bu mücadeleyi ve görevi hakkıyla yerine getirmezsek yarın seçimlerde çok daha büyük zorluklarla karşılaşır, hayal kırıklıkları da yaşarız. Zulme ve faşizme karşı mücadele her zaman canlandırılması gereken bir mücadeledir. O nedenle biz yine bütün demokrasi güçlerine adaletten, haktan, hukuktan, eşitlikten yana olan bütün güçlere her gün yeniden mücadeleyi büyütme çağrısı yapmaya devam edeceğiz.

YÖNETİME TALİBİZ

Karamsarlığa umutsuzluğa kapılmayın. HDP bir umut harekettir. Değerli halkımız mücadele etmeye umudu büyütmeye devam ediyoruz. Siz de buna inanın. Evet, baskılar çok fazla, zulüm artıyor faşizmi kurumsallaştırma adına her gün yeni yöntemler devreye giriyor. Ve bizim de 10 yıllardır biriktirdiğimiz bir direniş tecrübeniz var. Direnişten asla vazgeçmeyin çünkü direnmek şimdi onurlu yaşamanın başlıca şartıdır. Vazgeçmeyeceğiz, biz bu ülkeyi yönetmeye talibiz. Biz bu ülkenin yönetimine demokratik muhalefetle birlikte katılmaya adayız. Buna gücümüz var, anketlerden söz etmeyeceğiz. En yandaş anket anketler bile bizi yüzde 11’lerde gösteriyor. Sürpriz olsun bize gelen anketler bizi çok daha yüksek gösteriyor bizi. Bu da onların korkusu olsun, bu da onlara dert olsun. İlk seçimde bu iktidarı göndermekle kalmayacağız.

YÜRÜYÜŞÜ BÜYÜTECEĞİZ

Bu mücadele programını her gün köy köy gezerek hayata geçireceğiz. Halkımızla buluşmanın yollarını mutlaka bulacağız. İstediğiniz kadar engellemeye çalışın. Halkımızla birlikte bu yürüyüşü büyüteceğiz. Bu yürüyüş büyüdükçe partimizi daha da büyüteceğiz. Partimizin büyümesi demokrasi güçlerini büyütür. Herkes kendi alanında bu mücadelede üzerine düşeni mutlaka yapacaktır. Eğer bu iktidar istifa ile erken seçim kararı almakta direnirse bunu da demokratik eylem programımızda her gün yeniden gündeme getireceğiz istifa ve erken seçim talebini bu toplumun talebine dönüştüreceğiz. Öyle bir basınç yaratmalıyız ki kaçmak zorunda kalsınlar. Kaçtıklarında da bu ülkeyi bir beladan kurtarmakla kalmayacağız, yeniyi, iyiyi, güzeli hep birlikte inşa edeceğiz.”