Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   

Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanlarından Oktay Saral'ın, vatandaşların artan döviz kuruna ve ekonomik tabloya tepki göstermek için Ankara ve İstanbul başta olmak üzere birçok ilde sokağa çıkması üzerine muhalefeti ağır sözlerle hedef almasını eleştirdi. Saral, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Hepinizin canı cehenneme!”, “Müptezeller” gibi ifadeler kullanmıştı. Temel Karamollaoğlu Saral'ın bu sözlerine, "Kendisinin müptezel olduğunu tüm dünyaya ilan ediyor. İnsan utanır yahu! Sayın Cumhurbaşkanı’nın yapması gereken ilk iş böyle kendisini tarif eden insanları uzaklaştırmasıdır" cevabı verdi. 

Temel Karamollaoğlu, hükemetin ekonomideki icraatlarını eleştirerek "AK Parti, ilk iktidara geldiğinde "Bi manşetlerle çarpışa çarpışa geldik" diyorlardı. Şimdi de gerçeklerle çarpışa çarpışa gidiyorlar" dedi. 

SAADET lideri, "Maliye Bakanı yapılan işlerden memnun değil" ifadelerini kullandı. 

Karamollaoğlu şunları söyledi: 

BÖLGELER DEĞİŞİYOR AMA PROBLEMLERİMİZ AYNI

Bu hafta sonu partimizin 5. Olağan Kongresi münasebetiyle Bingöl'deydik. Kongremizi gerçekleştirdik, basın mensupları ve STK temsilcileri ile bir araya geldik. Vatandaşlarımızla buluştuk, problemlerini, talep ve beklentilerini dinledik. Görüyoruz ki, sorunların ayrıntıları bölgelere göre farklılık gösterse de; esasında problemlerimiz ana hatlarıyla aynı şeyler.. Edirne'deki vatandaşımız da geçinemiyor, Bingöl'deki vatandaşımız da.. Samsunlular da alın terinin karşılığını alamamaktan, hayat pahalılığından, işsizlikten yakınıyor, Hataylılar da…

BİR ÖĞRETMEN ÇOCUĞU OLARAK BENİ DERİNDEN YARALIYOR

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Her 24 Kasım'da öğretmenlerimiz hatırlanmakta, senede bir gün iltifat görmekte fakat sonrasında maalesef problemleriyle baş başa bırakılmaktadır. Bir öğretmen çocuğu olarak bu durum beni derinden yaralıyor. Babamın bir sözünü unutmuyorum: "1930’ların başında aldığım maaşı başka bir zaman alamadım" derdi. Eğitim sistemindeki aksaklıklar artık hepimizin malumu. Gençlerimiz deneme tahtasına dönen bir sistem içerisinde gelecekten umudunu kaybetmekte, envai çeşit eğitim ve sınav sisteminin denendiği bir kobay muamelesine maruz kalmaktadır. Sistem gibi bakanlar da sürekli değişmekte; kalıcı, istikrarlı, nitelikli bir eğitim sistemi kurulamamaktadır.

19 YIL NİYE BEKLEDİNİZ?

Sayın Cumhurbaşkanı dün bir takım açıklamalarda bulundu, ne güzel! Öğretmenler Günü geldi artık iktidardan gidiyorlar tam gitmeden önce 3600 ek göstergeyi vereceğiz. Tam gitmeden önce öğretmenlerle ilgili kanunun çıkaracağız, yahu 19 yıl niye beklediniz? 19 yıl beklediniz hiçbir problemi çözemediniz sadece eğitim değil, diğer problemleri de çözemediniz ama şimdi giderayak bütün problemleri çözeceğiz. Hakikaten merak ediyorum bir eğitim müessesinde bakanlar 8 defa neden değişir? Bu vaatler niye 19 yıl sonra tekrar gündeme getirilir? 19 yıl dilekolay, o gün doğan çocuk bugün üniversiteye başladı. Bu arkadaşlar sadece ve sadece seçime odaklı bir takım vaatleri yapmayı problemleri çözüyormuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Dökülen ve yamalı bohçaya dönmüş bir sistemin ayakta kalan tek unsuru olarak öğretmenlerimiz, adeta sistemin tüm eksiklerini tek başlarına kapatmaya çalışmaktadır. Peki öğretmenlerimiz bu çabanın, gayretin karşılığını alabiliyor mu? Maalesef hayır! 2003 yılında bir öğretmen maaşı ile 19,5 çeyrek altın alınabilirken, şimdi öğretmen maaşı 5 çeyrek altın bile etmiyor! Bizim için her zaman en öncelikli meselelerin başında eğitim gelmektedir.

HANGİ ADIMLARI ATACAĞIZ?

1-) 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına bir maaş ikramiye vereceğiz.

2-) Maaşlarında ve özellikle ek ders birim ücretlerinde ciddi oranda artış sağlayacağız.

3-) Diğer mesleklerin yanında; öğretmenlerimizin de ek göstergelerinin 3600’e çıkarılması için kesinlikle yasal bir düzenleme yapacağız.

4-) Tüm paydaşların katılımıyla birlikte Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlayarak, öğretmenliği profesyonel bir meslek haline getiren, mesleki standartlara kavuşmasını sağlayan bu kanunu ivedikle çıkaracağız.

5-) Eğitim çalışanlarına yönelik olarak; cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere karşı caydırıcı ve etkili yasal düzenlemeleri mutlaka yapacağız.

6-) "Atanamayan öğretmen" kavramını ortadan kaldıracak, ayrıca kadrolu, sözleşmeli, ücretli gibi ayrımlara son vereceğiz.

Şimdilik sadece bu 6 maddeyi sıraladım. Bunları ve daha fazlasını Allah'ın izniyle iktidarımız döneminde tek tek hayata geçireceğiz; hiç kimsenin şüphesi olmasın. Geçici olarak farklı sektörlerde çalışsa da hayallerinden ve ideallerinden vazgeçmeyerek meslek hayatına başlayacağı günü bekleyen tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. Kendisine yetersiz bir maaş sunulsa dahi nesil yetiştirmekten vazgeçmeyen öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.

HADDİNİ BİLMEYEN BİR DANIŞMAN

Şimdi bir konuyu; belirtmek istiyorum sayın Cumhurbaşkanı’nın haddini bilmeyen bir danışmanının adı da baş danışmanmış, hiç sıkılmadan utanmadan bu kişi kendini tarif etmiş. Güya muhalefet söylüyor bunları; muhalefete hepinizin canı cehenneme diyor, böyle bir üslup Sayın Cumhurbaşkanı’nın danışmanına yakışır mı? Arkasından da hadi oradan müptezeller diyor, kendisinin müptezel olduğunu tüm dünyaya ilan ediyor. İnsan utanır yahu! Sayın Cumhurbaşkanı’nın yapması gereken ilk iş böyle kendisini tarif eden insanları uzaklaştırmasıdır. İnsanın kullandığı laf kendisini tarif eder, hakaret ve küfürler bunu kullananı tarif eden kelimelerdir.

TÜRKİYE BELİRSİZ BİR UÇURUMA GİDİYOR

Hakikaten ekonomi büyük bir çıkmazın içine girdi. Ekonomi yönetiminde gelen gideni, her geçen gün de bir öncekini aratır hale geldi. Artık fiyatlar haftadan haftaya değişmiyor, günden güne değişiyor dün pusula şaştı dolar 13.5 seviyesini gördü. Sn. Cumhurbaşkanı ise bu durumu "Ekonomik Kurtuluş Savaşı" veriyoruz diye açıklamaya çalışıyor. Nasıl direneceksiniz? Şimdi BAE ile aramızı düzelteceğiz, milyarlar akacak ABD’ye karşı Avrupa’ya karşı cesur bir şekilde mücadele edecek, yetmeyecek bir de muhalefetle mücadele edecekler. Biz en yapıyoruz muhalefet olarak milletin haline tercüman olmaya çalışıyoruz. İnsanlarımızın hepsi Bingöl’den Edirne’ye Samsun’dan Hatay’a kadar herkes aynı sıkıntıyı çekiyor. Türkiye belirsiz bir uçuruma doğru gidiyor. Acaba bir çare bulabilir miyiz diyerek herkesi bir araya toplayacağına Sn. Cumhurbaşkanı muhalefet sanki harp ilan ediyor. Arkadaş böyle bir mantıkla siz değil ekonomik problemleri hiçbir şeyi çözemezsiniz.

MALİYE BAKANI YAPILAN İŞLERDEN MEMNUN DEĞİL

Bakınız Sayın Cumhurbaşkanı konuşurken herkes alkışlıyor ama Maliye Bakanı’nın eli kıpırdamıyor. Maliye Bakanı yapılan işlerden memnun değil, Maliye Bakanı’na otur oturduğun yerde deniyor. Böyle bir mantıkla ülke yönetilmez. Sayın Cumhurbaşkanı yapmayın etmeyin sizin verdiğiniz kararlar hepimizi etkiliyor. Bugün birkaç yalaka hariç kimse size destek vermez. Bu memleket benim uzaklaşmam ile kurtulacaksa ben uzaklaşmaya razı olmalıyım. Bir 19 sene daha iktidarda kalma iştiyakı kendisini de ülkemizi de mahveder. Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz mantığından vazgeçilmeli.

Şu cümlelerin ağırlığı karşısında hiç ezilmiyor musunuz?

-Bir ev hanımı... "Patlıcan kızartması yapamıyoruz. Çünkü patlıcan çok yağ çekiyor. Yağ da pahalandı. O yüzden patlıcan kızartması bile yapamıyoruz" diyor.

-Bir başka vatandaşımız; "Pazardan bir tane ayva aldım. Onu da ikiye böldüm. Yarısını yarın yiyeceğim" diyor.

-Bir gencimiz; "Üzerimdeki kıyafetleri bit pazarından aldım. Kim bilir bu kimin ceketiydi. O kadar okudum ama hiç bir   anlamı olmadığını düşünüyorum. Bu ülkede hayatımın da bir kıymeti olmadığını düşünüyorum." diyor.

-Emekli bir vatandaşımız; "Hasta anneme bakmak zorundayım. Aldığım parayla geçinemiyorum. En son ne zaman et yediğimi hatırlamıyorum..."

İşte millet, böylesine çetin bir 'Geçim Savaşı' veriyor! Siz ise bir 'Ekonomik Kurtuluş Savaşı' değil; matematiğe ve mantığa karşı bir savaş yürütüyorsunuz! İktidara gelmeden önce eleştirdikleri ne kadar olumsuzluk varsa; ülkemize ve insanımıza bugün onları ve daha fazlasını yaşatır hale geldiler. İşte buyurun; "Biz gelmeden önce bu ülkede kuyruklar vardı." söylemi! Şimdi de kuyruklar var; her gün gelen zamlar sonrası vatandaş 10-15 kuruş daha ucuza yakıt alabilmek için gece yarısı istasyonlarda kuyruğa giriyor. Bir başka kuyruk örneği daha... Bulgar vatandaşlar paramızın her gün değer kaybetmesi sonrası alışveriş yapmak için Türkiye'ye geliyor, sınır kapılarında uzun kuyruklar oluşuyor. Şimdi bu tablo karşısında bir de çıkmış; "Yeni bir şeyler deniyoruz." diyebiliyorlar. Eğitim sistemimizi yapboza çevirdiğiniz yetmedi, şimdi sıra ekonomiyi deneme tahtasına çevirmeye mi geldi? İşte artık ne deniyorsanız; onun sonucu budur!

Sadece son 2 ayda Türk Lirası yaklaşık %30 değer kaybetti. Bakınız;

-Doların, 6 TL'den 7'ye çıkması: 16 ay
-7'den 8 Liraya çıkması: 27 ay
-8 Liradan 9'a çıkması: 11.5 ay
-9'dan 10 TL'ye çıkması: 1 ay
-10'dan 11'e çıkması: 6 gün
-11'den 12'ye çıkması ise sadece 4 gün sürdü!

GERÇEKLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA GİDİYORLAR

Üzülerek söylüyorum, bu gidişle yarın dolar 13, hafta sonu da dolar 14 etiketi açılır. Çok sürmez. Sizce bu duruma kim sebep oldu? Bu krizi de kendinizden önceki iktidarlara mı bağlayacaksınız? Enflasyon sebep değil netice evet teorik olarak bunlar üzerinde durmak mümkün de günlük olarak sıkıntıları çözemezsiniz. AK Parti, ilk iktidara geldiğinde "Bi manşetlerle çarpışa çarpışa geldik" diyorlardı. Şimdi de gerçeklerle çarpışa çarpışa gidiyorlar. 19 yıl önce nasıl geldilerse öyle gidiyorlar; nasıl buldularsa 19 yıl sonra öyle bırakıyorlar. Biz, buna da razıyız. Yeter ki, açtığınız yaraları daha da derinleştirmeyin. Yeter ki, enkazı daha da içinden çıkılmaz hale getirmeyin. Biz bu yaraları onarırız Allah'ın izniyle ve bu enkazı kaldırırız evelallah."