CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, faili meçhul cinayetlerin her yönüyle araştırılması ve arkasındaki sorumluların ortaya çıkarılması amacıyla Meclis araştırması açılmasını istedi. Tanrıkulu, 1990’lı yıllarda yoğun ve sistematik olarak süren faili meçhul cinayetlerin 2000’li yıllarda işlenmeye devam ettiğini ve 2002-2015 yılları arasında 227 faili meçhul cinayet işlendiğini açıkladı.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Başkanlığı'na sunduğunu araştırma teklifinde; 1990’lı yıllarda yoğun ve sistematik olarak süren faili meçhul cinayetlerin 2000’li yıllarda işlenmeye devam ettiğini ve 2002-2015 yılları arasında 227 faili meçhul cinayet işlendiğini söyledi. Tanrıkulu, teklifinde şu ifadelere yer verdi:

“1990’lı yıllarda gözaltında kaybedilenler, evinin önünden arabayla alınıp bir daha haber alınamayan binlerce kişi, o dönemin bize bıraktığı kolektif acı hafızadadır. Faili meçhule kurban giden evlatlarının kemiklerini arayan Cumartesi Anneleri, evlatlarının kemikleri bile çok görülen bu anneler o dönemin canlı tanığıdır.  90’lı yıllarda her güne cinayet haberleri ile başlayan Türkiye, gelinen noktada geçmişle hesaplaşmadan toplumsal barışı inşa edemeyecektir. Toplumsal barış, acıda ve sevinçte ortaklaşmakla mümkündür.

AKP hükümetleri döneminin en büyük faili meçhul katliamından biri Roboski’de gerçekleşmiştir. Burada ‘faili meçhul’ tabiri, yalnızca faili bilinmeyen cinayetleri değil, faili bilindiği halde gizlenebilmesini de ifade etmektedir. Bu açıdan Roboski Katliamı da failler yargılanmadığı için ‘faili meçhul bir katliam’ olarak bırakılmıştır.

Faili meçhul cinayetlerle ilgili diğer bir husus ise denetim mekanizmalarındaki sistematik atalet halidir.  28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare’nin kurşunlanmasına tepki olarak gerçekleştirilen basın açıklaması sırasında başından vurularak öldürülmüş ve bu cinayetin sorumluları hala ortaya çıkarılmamıştır. Elçi cinayetinden sonraki delil karartma girişimleri ve sürecin işleyişinin, 1990’larda işlenen siyasi cinayetlerden hiçbir farkı olmadığını göstermektedir.

Devlet, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde gerçekleşen her türlü cinayetten, ölümden, yaşam hakkı ihlalinden doğrudan sorumludur. Kişilerin can güvenliğini sağlamak, faili belli veya meçhul cinayetleri önlemek Devletin öncelikli görevlerinden biridir. Ancak ne yazık ki göz göre göre gerçekleşen cinayetlerin önü alınmamaktadır. 

Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara'da evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban gitmiştir. AKP Hükümetleri döneminde faili meçhul cinayetler aydınlatılmamıştır. AKP Hükümeti “ucu nereye dokunursa dokunsun” diyerek faili meçhul cinayetlerin aydınlatılacağı konusunda açıklama yapmış, ancak, faili meçhul cinayetlerin failleri Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmuştur.

1990’lı yılların faili meçhul cinayetleriyle ilgili açılan davaların tümü nakledilmiş ve sorumluların çoğunluğu beraat ettirilmiştir. AKP döneminde işlenen faili meçhul cinayetlerin hiçbiri aydınlatılmamış, sorumlular hesap vermemiştir.”