Şeyh Said ve Arkadaşları Derneği, 13 Şubat 1925'te Şeyh Said ve arkadaşlarının başlattığı başkaldırının 97'nci yıldönümü dolayısıyla dernek binasında açıklama yaptı. Açıklamaya çok sayıda dernek üyesi katıldı. Açıklamanın Kürtçesini okuyan Dernek Başkanı Mehmet Kasım Fırat, Kürtler üzerindeki baskının halen devam ettiğini belirtti. Fırat, komplo, provokasyon, ölüm, sürgün, yıkım, asimilasyon ve soykırım uygulamalarına karşı bölgede çok sayıda direnişin yaşandığını kaydetti. 

BAŞKALDIRI DÖNEMİ

Fırat, başkaldırı dönemine işaret ederek, "Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sonrası Kürtler ve ülkeleri Kürdistan bölünme sürecine tabi tutulmuştur. Arap, Fars ve Türk yönetimleri altında yaşamak durumunda bırakılan Kürtler dörde bölündüler. Lozan sürecinde Kürtlerin siyasi varlıkları yok sayıldı. Kürtler temel siyasi, kültürel ve idari haklarını talep ederken, daha önce kendilerine özerklik sözleri vermiş olan Mustafa Kemal ve yönetimi tarafından bu haklarının verilmesi bir yana medreseleri kapatılarak asimilasyon sürecine tabi tutuldular. Azadi örgütü çatısı altında örgütlenen Kürtler haklarını talep etmek amacıyla çalışmalar başlatmışlardır. Azadi liderlerinden Cibranlı Halit Bey ve Bitlis eski mebusu Yusuf Ziya Bey tutuklanmış, Şeyh Said efendinin de ifadesine başvurulmuştur. Bunun üzerine arayışa geçen Şeyh Said Efendi Piran’a doğru yola çıkarken yolda bazı toplantılar ve ziyaretler gerçekleştirdiği Kürt aşiretleri ve ileri gelenleri ile birlikte mücadele kararı almışlardır. Piran’da kardeşi Şeyh Abdürrahim’in evine misafir olduğu sırada kendisini ziyarete gelenlerden iki kişinin askerler tarafından gözaltına alınmak istenmesi sonucu ortaya çıkan çatışma erken bir ayaklanmanın başlanmasına sebep olmuştur" dedi. 

MEZARI İÇİN BAŞVURU

Piran’daki olayın başkaldırının da kıvılcımı olduğunu anımsatan Fırat, "Kürtler diğer milletler gibi temel insani haklarının tanınmasını talep etmektedirler. Şeyh Said ayaklanmasından bugüne yürüttükleri tüm mücadele süreçlerinde temel talepleri eşit yurttaş olarak kabul görmek olmuştur. Kürtlerin haklarının yok sayılması bakımından günümüzün 1925'ten farklı olduğu söylenemez. Bir milletin dilini yasaklamak, varlığını yok saymak, bu amaçla baskı tutuklama sürgün ve katliam gibi çok ağır uygulamaları maruz kalmak dini, vicdani, ahlaki ve hukuki olarak kabul edilemezdir" ifadelerini kullandı. 

Şey Said'in mezarının bulunması için haftaya başvuru yapacaklarını aktaran Fırat, Seyh Sait başkaldırısının "Kürt ve Kürdistan Mücadelesi" olduğunu belirterek, davanın yürütücüsü olacaklarını söyledi.