Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma Holding bünyesindeki Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin işlettiği madende vardiya değişimi sırasında çıkan yangın ve su baskını sonucu 301 madencinin yaşamını yitirmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Soma Katliamı Davası’na ilişkin yerel mahkeme tarafından “Olası kastla insan öldürme” suçundan verilen cezanın Yargıtay 12'nci Ceza Dairesi tarafından bozulmuştu. Yargıtay, 27 Ocak’ta verdiği karar doğrultusunda “bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçundan ceza verilmesini istedi. Yargıtay’ın kararından sonra ise tüm tutuklu sanıklar serbest bırakıldı. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı sanık Can Gürkan'ın da aralarında bulunduğu Haluk Evinç, Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 Nisan'da yeniden başlayan yargılamayla hakim karşısına çıktı. 

7 yıl boyunca katliamda eşini, çocuğunu, babasını kaybedenler ise ne hukuk mücadelesinden ne de adalet talebinden geri adım atmadı. Mücadelelerini büyütmek için Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği çatısında örgütlenen aileler, her yıl katliamın yıldönümünde "Soma için adalet" mitingleri düzenledi. Koronavirüs tedbirleri kapsamında getirilen kısıtlamalar nedeniyle miting düzenleyemeyecek aileler, yitirdiklerinin mezarı başında anma yapacak. 

ADALET DUVARDA KALDI

Katliamda oğlu Uğur Çolak'ı kaybeden Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı İsmail Çolak, cezasızlık politikasının ailelerin acılarını arttırdığını söyledi. Başından beri adil bir yargılanma olmadığını söyleyen Çolak, “Adaleti sağlayacaklarına inanmıyoruz" dedi. 

Türkiye’de kitlesel katliam davalarında adaletsiz bir süreç işlediğine dikkat çeken Çolak, “Sadece Soma değil. Ermenek, 10 Ekim, Çorlu tren kazaları. Hangisinde adalet var ki? AYM kararlarına uyulmayan bir ülke burası, yerel mahkemeler, siyasal iktidarın keyfine göre yargılıyor. Çocuklarımızı öldürenlere altı günü bile çok gördüler. Sadece Akhisar'da 77 celse boyunca salonlarına taşındık. Adalet duvardaki yazıda asılı kaldı, garibana yok."

Cezasızlık politikalarına, atılan tekmelere rağmen ailelerin kayıpları için adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğini söyleyen Çolak, "Bugün olmasa yarın adalet yerini bulacak. Umudumuzu kaybetmelerine izin vermeyeceğiz" diye konuştu. 

BAYRAMLARIMIZI ÇALDILAR

Katliamın yıl dönümünün bu yıl Ramazan Bayramı'na denk gelmesinden dolayı acılarının daha da büyüdüğünü söyleyen Çolak, son olarak "Uğur'un iki çocuğuyla beraber yaşıyoruz. İkisi de babalarını doğru düzgün göremediler. Bayramlar çocuklar için en neşeli günlerdir, torunlarım yıllardır mezarlıkta geçiriyor bayramlarını. Sokakta babasının elinden tutan çocukları görünce içim parçalanıyor, yaşamlarımızı, tüm sevinçli günlerimizi çaldılar" dedi. 

YANGIN BİZİ DE SARDI

Soma’da eşi Mustafa Kaya’yı kaybeden Naciye Kaya, aynı zamanda ağabeyini de 2007 yılında Söke’deki maden ocağında kaybetti. Söke'de adaletin gelmediğini patronun serbest kaldığını söyleyen Kaya, 7 yıldır devam eden Soma mücadelesinde de adaletin sağlanacağına dair inancının kalmadığını söyledi. 

Katliam öncesinde de eşinin madende gazdan dolayı sık sık zehirlendiğini ve “Kömürü elimize alamıyorduk, yanıyordu” dediğini aktaran Kaya, “Şeflere söylediklerinde kapıyı göstermişlerdi. Eşim gibi diğer madencilerin uyarılarına rağmen hiçbir önlem alınmadı. Madeni saran yangın bizi de sardı. İki çocuğum babasız kaldı" diye konuştu. 

‘MADENE MAHKUM EDİLDİK’

Ailesinden 2 kişiyi madende kaybetmesine rağmen kardeşlerinin madende çalıştığını dile getiren Kaya, şöyle devam etti: “Çünkü yapacak bir şey bırakmadılar bize. Tarımı, hayvancılığı bitirdiler. Fabrikalarda verilen ücretler çok düşük. Zenginler daha fazla zengin olsun diye bize başka çare bırakmadılar. Kardeşlerim madene inmese aç kalacak, madenlere mahkum edildik. Katliamdan sonra havzada üretim baskısının biraz olsun hafiflediğini söylüyorlardı, şimdi yeniden başlamışlar. 'Hadi hadi iş bugün bitecek' deyip, üretim baskısı kuruluyor. Halbuki katliamın en önemli nedenlerinden biriydi üretim baskısı. Soma davasında sorumlulara hak ettikleri ceza verilseydi, havzada üretim baskısı yeniden oluşmazdı." 

YOKSULLAR İÇİN ADALET YOK

“Bu ülkede yoksullar için adalet yok” diyen Kaya, “Biri bana adalet kelimesini söylediğinde gülüyorum, çünkü bizler için adalet yok, bitti. Adaleti sağlaması gerekenler, 301 insanın ölümüne göz yumanları koruyor, ceza vermiyor. Kişi başına 6 gün ceza almalarına bile müsaade etmediler" ifadesinde bulundu. Başka acılar yaşanmaması için her duruşmayı takip ettiğini ve bundan sonra da edeceğini söyleyen Kaya,  caydırıcı cezalar verilmediği sürece yeni katliamların yaşanacağını dile getirdi.  

CEZALANDIRILACAKLAR

Katliamda yaşamını yitiren Ali Kavas’ın eşi Gülten Kavas da 7 yıldır her gün aynı acıyı yaşadığını söyledi. İki çocuğuyla birlikte yaşam mücadelesi veren Kavas, “Biz sadece adaletin sağlanmasını istedik. Acılarımızı, aklımızı hiçe sayarak ödül gibi cezalarla karşılaştık. Can Gürkan mahkemeye bile getirilmedi, acılarımızı her gün arttırarak yaşatıyorlar. Ama yanlarına kalmayacak, inanıyorum ki er ya da geç cezalarını alacaklar" dedi.  

'VERDİĞİMİZ CANLAR YETTİ'

Hakan Uçkun’un eşi Sibel Uçkun ise katliamın yaşanması ardından 7 aylık bebeğiyle 5 gün eşinin cenazesini aradığını hatırlattı. “Oğlum katliam olduğunda 7 aylık bir bebekti, şimdi 7 yaşında bir çocuk oldu” diyen anne Uçkun, “Bize madencilikten başka seçenek bırakmıyorlar. Yoksuluz biz, çocuklarımızı okutup maden belasından kurtaramıyoruz, eşim de okuyamadığından madene inmek zorundaydı. Oğluma babasının ismini verdim, Hakan Ömer büyüyünce asla madene göndermeyeceğim. Madenlere verdiğimiz canlar yetti. Ne ceza aldılar ne de ocağını kapattılar. Adalet onlar için var, bize yok" diye konuştu. 

MA / Sevda Aydın