Üniversite Dayanışma Ağları, Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyım rektör Melih Bulu'nun atanmasına karşı "Bundan sonrası hepimizde" kampanyasını başlattı. Cağaloğlu’nda bulunan İstanbul Tabipler Odası binasında bir araya gelip açıklama yapan öğrenciler salona "Bundan sonrası hepimizde Melih seni göndereceğiz arkadaşlarımızı alacağız" pankartını astı. 

Öğrenciler adına açıklama yapan Lizge Biter, üniversitelerdeki tüm rektörlerin kayyım rektör olduğunu ifade ederek, üniversite bileşenlerinin demokratik yollarla söz sahibi olmadığı sürece bu durumun baki kalacağını söyledi. Bulu'nun kayyım olarak atanmasının üniversiteleri özgürleştirmek adına başlayan bir direniş kıvılcımı olduğunu sözlerine ekleyen Biter, "Mesele meşru olmadan bir atamadan da ötedir. Mesele, sarayın öğrencilerin tüm kimlikleriyle ve renkleriyle var olabilecekleri toplum yararına özgürce bilim üretebilecekleri alanları olması gereken üniversiteleri sistemin çarklarına uydurarak sindirmeye çalışmasıdır" dedi. 

'CEVABIMIZI VERİYORUZ'

Kayyım rektör atamasına sessiz kalmayan her kesime yönelik karalama ve linç kampanyalarının hiçbir karşılık bulmadığını anlatan Biter, direniş sürecinde birçok üniversitede dayanışmalar kurtulduğunu ve var olan dayanışmaların ise güçlendiğini ifade etti. "Bizler iktidarın ve yandaş medyanın bizlere dönük tüm saldırılarına cevabımızı kurduğumuz dayanışma ve sürdürdüğümüz mücadeleler ile veriyoruz" diyen Biter, yandaşlarla kuşatılmış bir akademi ve siyasi iktidarın arka bahçesi haline gelmiş kampüsler istemediklerini söyledi. 

Biter, taleplerinin gücünü, haklılıklardan ve üniversite dayanışmalarından aldığını ifade ederek "Bizler hem çalışıp hem okumak zorunda kalarak işte ve kampüste sömürülmek istemiyoruz. Belediyelere kayyım atayan ve Kürt halkının iradesini yok sayan bu işgalci zihniyeti kampüslerimizde istemiyoruz. Direnen işçileri coplayan, 8 Mart'ta kadınların önüne set çeken polisi kampüslerimizde istemiyoruz" diye konuştu. 

YARINLAR İÇİN MÜCADELE

Boğaziçi'ne atanan kayyımın ne ilk ne de son üniversite olacağını ifade eden Biter, bunun bilinciyle üniversitelerde söz sahibi olmak, bilimsel eğitim talebini yükseltmek ve özgür yarınları kurmak için birlikte mücadele çağrısı yaptı. 

ANKARA

Üniversite öğrencileri, “Bundan Sonrası Hepimizde” kampanyasının deklarasyonunu açıkladı. Kampanyaya dair Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Ankara Şubesi'nde basın açıklaması düzenleyen üniversite öğrencileri, salona "Tutuklanan ve ev hapsi verilen öğrencilere özgürlük" ve "Üniversiteye kelepçe vurulamaz bundan sonrası bizde" pankartları astı. Toplantıda konuşan Yağmur Alaz Gülveren, “Boğaziçi’nde başlayan eylemler öğrencilerin kararlılığı ve direngenliği sayesinde ülkenin dört bir tarafına yayıldı” dedi.

Boğaziçi Üniversitesi protestolarında yaşananları dile getiren Yağmur Alaz Gülveren, 600’den fazla öğrencinin yoğun şiddet görerek gözaltına alınması, 2 öğrencinin çıplak aramaya tabi tutulması, 24’ü aşkın öğrenciye ev hapsi verilmesi ve 11 öğrencinin tutuklanmasını hatırlattı.

AKADEMİYE KELEPÇE

Gülveren, şöyle konuştu: “Üniversitelerdeki tüm rektörler birer kayyımdır. Üniversitenin bütün bileşenleri demokratik yollarla söz sahibi olmadıkça bu durum baki kalacaktır. Melih Bulu’nun kayyım olarak atanması üniversitelerimizi özgürleştirmek adına başlayan direnişimize bir kıvılcım olmuştur. Akademiye takılan kelepçelerin üniversite kapılarımıza da somut olarak takılmasıyla üniversitelerimizi özgürleştirme istediğimiz yeniden, kuvvetlice ortaya çıkmıştır. Evet, mesele yalnızca Boğaziçi’nin meselesi değildir” şeklide ifade etti.  

Meselenin meşru olmayan bir atamanın ötesinde sarayın, üniversiteleri sistemin çarklarına uydurarak sindirmesi meselesi olduğunu vurgulayan Gülveren, “Bizim için mesele yağmacıları ve katliamcıları durdurabilmek için yan yana, omuz omuza mücadele edip şehir şehir, kampüs kampüs geleceğimizi savunmaktır.”  

YAN YANA MÜCADELE ÇAĞRISI

İktidarın ve yandaş medyanın kendilerine dönük tüm saldırılarına cevap vermek amacıyla kurdukları dayanışmalar mücadelelerini kararlı bir şekilde sürdürdüklerini belirten Gülveren, şöyle devam etti: “Çünkü bizler, yandaşlarla kuşatılmış bir akademi, siyasi iktidarın arka bahçesi hâline getirilmiş kampüsler istemiyoruz. Hocalarımızın ihraç edilmesini, topluluklarımızın kapatılmasını istemiyoruz.  Müşteri olmak da, sermayenin boyunduruğu altına girmiş, ranta açılmış üniversiteler de istemiyoruz. Hem çalışıp hem okumak zorunda kalıp işte ve kampüste sömürülmek, KYK borçlarına mahkûm olmak istemiyoruz. Belediyelere kayyım atayan ve Kürt halkının iradesini yok sayan bu işgalci zihniyeti istemiyoruz. Direnen işçileri coplayan, 8 Mart’ta kadınların önüne set çeken polisi kampüslerimizde istemiyoruz. Söz, yetki ve kararın üniversite bileşenlerinde olduğu demokratik üniversiteler ve özgür yaşamlar istiyoruz. Taleplerimiz gücünü haklılığından, üniversite örgütlenen, büyüyen dayanışmalardan alıyor. Üniversitelerimizdeki tüm kayyumların istifa etmesi için üniversite dayanışmaları olarak bir kampanya başlatıyoruz. Bugün Boğaziçi kayyım atanan ne ilk ne de son üniversite olmuştur. Bunun bilinciyle üniversitelerimizde söz hakkımızı kazanmak, bilimsel eğitim talebimizi yükseltmek ve özgür yarınları kurmak için yan yana olmalıyız.”