Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz’da Dedeoğulları ailesini katleden Mehmet Altun ile Çalık ve Keleş aile fertlerinden 11 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması, Konya 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 Aralık’ta görüldü. Heyetin yanı sıra Konya Cumhuriyet Başsavcısı’yla beraber üç savcının yer aldığı duruşma, 11 saat sürdü. Fail Altun’un katliam öncesi Ankara, İstanbul, Bursa ve Eskişehir’de lüks otellerde konakladığı, katliamdan sonra 112’yi arayarak “5 kişiyi daha öldüreceğim” dediğinin ortaya çıktığı duruşmada avukatlar ve aile yakınları, katliama dair etkin soruşturmanın yapılmadığına vurgu yaptı.

Davanın ilk duruşmasını takip eden Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) hukukçu milletvekillerinden Abdullah Koç, Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu.

Duruşmaya üç savcının katılmasının bir görüntüden ibaret olduğunun altını çizen Koç, “Bu kadar savcıyla duruşmaya çıkmaktansa olay meydana gelmeden önce ailenin feryatlarına cevap olmaları gerekiyordu. Meydana gelen katliamın hemen ardından tüm yönleriyle soruşturmanın yapılması gerekiyordu. Ama bunlar yapılmadı” dedi. Detaylı bir soruşturma yapılmadan davanın mahkemenin huzuruna getirildiğini ifade eden Koç, “Duruşmadaki görüntü, mahkemenin gazetecilere yönelik tavrı ve savcılığın heyet halinde yer alması, adil bir yargılamanın yapıldığı anlamına gelmez” diye belirtti.

GERÇEK DEĞİŞMEYECEK

Davanın ırkçı saldırı nedeniyle kamuoyuna mal olduğunu ifade eden Koç, “Ne şekilde savunma yapılırsa yapılsın katliamın ırkçı bir saldırı olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Bu da Türkiye’nin siyasal atmosferi de yansıtıyor. Son beş yıla baktığımızda onlarca siyasal katliam, siyasi cinayetler söz konusu. Türkiye tarihine baktığımızda son 40 yıldır binlerce insan bu şekilde katledildi. Maalesef, Roboski’de, Deniz Poyraz cinayetinde olduğu gibi mevcut yargının bir direngenliği söz konusu. Ben de bir hukukçu olarak yıllarca bu tür davaların takipçisi oldum. Olayın meydana geldiği andan itibaren ve öncesindeki tüm aşamaların didik didik edilmesi lazım. Bir saç teli bile katliam için ciddi bir delil olabilir” diye aktardı.

‘DAVAYA MÜDAHALE EDİLİYOR’

Katilin kendisi ve arkasındaki gücün araştırılmadığına ilişkin ciddi emarelerin var olduğunu vurgulayan Koç, failin telefonunu defalarca resetlemesi ve kaldığı lüks otelleri işaret ederek, “Finanse eden güçlerin kim olduğuna dair büyük bir karanlık noktalar var” dedi. Karanlık noktaların araştırılması görevinin savcılık, kolluk kuvveti ve yargıda olduğunu belirten Koç, “Ama duruşmada izlediğimiz kadarıyla müşteki vekillerine bir evrakın verilmesinde dahi savcı Adalet Bakanlığı’ndan izin talep ediyor. Bu davaya müdahale ediliyor. Tıpkı Kobanê Davası’nda olduğu gibi. Deniz Poyraz cinayetinin aydınlatılmamasında olduğu gibi, olayın karanlık noktaları araştırılmıyor. Bu durum aslında Türkiye halklarının önünde gerçek anlamda bir tehlikenin de ortaya serilmesi anlamına geliyor. Bu şekilde ırkçı saldırılar cezasızlık politikasıyla karşı karşıya kalırsa yarın öbür gün kim bilir nelerle karşı karşıya kalacağız” ifadelerini kullandı.

ADALET BAKANLIĞI'NA ÇAĞRI

Adalet Bakanlığı ve yargı mensuplarına seslendiğini belirten Koç, “Çünkü İçişleri Bakanlığı’na seslenecek bir durumumuz yok artık. Çünkü kolluk kuvvetlerinin başındaki İçişleri Bakanı artık taraftır. Tüm soruşturmaları, delileri onun başında bulunan emniyet memurları sağlıyor. Ancak taraf haline gelen bir kişinin başında olduğu kolluk kuvvetlerinin tarafsız ve bağımsız bir şekilde delil elde etme ve mahkemenin huzuruna getirme imkanı neredeyse kalmamıştır. Dolayısıyla Adalet Bakanlığı’nın devreye girmesi gerekiyor. Savcıların, mahkemenin üzerinde herhangi bir müdahale varsa buna derhal son verilmesi gerekiyor. Çünkü duruşmada gördüğümüz kadarıyla dava adil bir yargılamayla sonuçlandırılmayacak” dedi.

‘YOL ÇÖZÜMDEN GEÇİYOR’

Türkiye’nin yaklaşık 40 yıllık geçmişinin cezasızlık politikasıyla dolu olduğunun altını çizen Koç, “Mevcut iktidar; Susurluk olayından tutun, köy boşaltmaları, faili meçhuller vb. hepsinin üzerine sünger çekti. Önceki iktidarlar da insan hakları anlamında ciddi sınavdan geçtiler ve olumlu anlamda bir politikaları olmadı ama AKP iktidarının adalete ciddi müdahalesi söz konusu. Dolayısıyla bu karanlık noktalar, Türkiye’nin devasa sorunu olan Kürt sorunuyla alakalı. Kürt sorunu çözülmediği sürece bu devasa sorunun altında, bu tür ırkçı saldırıların da olacağı bilinen bir gerçek. Neredeyse ırkçılığı teşvik eden bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu karanlık noktaları, cezasızlık politikasının hakim olduğu ve Kürt sorunun çözülmemesinden kaynaklı kendisine vazife edinen binlerce örgütlenme var Türkiye’de. Yer altı dünyasında mevcut olan örgütlenmeler söz konusu. Dolayısıyla bu katillerin kimlerle bağlantı içerisinde oldukları, kiminle nasıl bir organizasyon içinde olduklarına dair Meclis çatısı altında bir komisyonun kurulması gerekiyor. Çünkü bu tür katliamlar sadece Konya’da kurulan bir mahkemenin çözebileceği bir mesele olmaktan çıktı” ifadelerini kullandı.

“Deniz Poyraz katliamını çözmediğiniz zaman Konya’daki katliamı da çözemezsiniz" diyen Koç, “Roboskî’yi çözmediğiniz zaman Deniz Poyraz’ın katliamını çözemezsiniz. Faili meçhulleri çözmediğiniz zaman Roboskî’yi çözemezsiniz. Faili meçhulleri çözebilmenin yolu da Kürt sorununun çözülmesinden geçiyor. Tüm bunlar birbiriyle bağlantılıdır” dedi.

‘VALİLİK HÜKMÜ VERMİŞ’

Dedeoğulları ailesinin katliam öncesi CİMER’e, savcılığa ve polise birçok kez müracaat ettiğini hatırlatan Koç, “Hepsi cevapsız kalmış. Öte taraftan katliam meydana geldikten sonra yetkililerin tamamı ağız birliği yapmışçasına açıklama yaptılar. Valilik, ‘bu ırkçı saldırı değil iki aile arasında husumetten kaynaklı cinayettir’ diyerek hükmü vermiş durumda. Dolayısıyla, bu kadar etki altında kalan bir mahkeme söz konusu. Davaya bakan mahkeme heyeti, gerçek anlamda bir soruşturma evresi başlatsın, karanlık noktalara uzandığı andan itibaren heyet değiştirilecek. Heyet de bunu çok iyi biliyor. Kobanê kumpas davasındaki heyet değiştirildiğinde, bu heyete de aynı zamanda mesaj verildi. Kobanê kumpas davasının heyeti bir günde değiştirildi. Aynı mesaj Deniz Poyraz davasını görecek mahkeme heyetine de verildi. Dolayısıyla tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitiren yargıdan, adil bir yargılama beklemiyoruz. Çünkü davanın temeli dahi oluşturulmamış” şeklinde konuştu.

YARGI SİSTEMİ

Oluşturulacak tarafsız ve bağımsız yargı sistemiyle bu tür davaların gerçek katillerin kim olduğunun bir bir tarih sahnesine çıkacağını vurgulayan Koç, “HDP ve ortak olacağı demokratik güçlerin oluşturacağı bir hükümet sisteminde ilk yapacağı şey; tarafsız ve bağımsız bir yargı sisteminin kurulması olacaktır. Kim olursa olsun, adil bir şekilde yargılanacağı ve gerçeklerin ortaya çıkarılacağı bir yargı sistemine kavuşmamız gerekiyor. Bunu sağlayacağız. Roboski, 10 Ekim, Kobanê davaları gibi davaları sahiplenmek gerekiyor”  çağrısında bulundu.

MA / Zemo Ağgöz - Berivan Altan