İzmir’de 30 Ekim’de meydana gelen 6,6 şiddetindeki depremde 114 kişi yaşamını yitirdi, bin 35 kişi yaralandı. Koronavirüs salgınının yükselişe geçtiği bir dönemde yaşanan deprem, tehlikenin boyutunu daha da büyütüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan Kovid-19 Haftalık Durum Raporu’nun 19-25 Ekim haftası, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) İstatistiki Bölge Sınıflaması’na göre aralarında İzmir’in de bulunduğu 8 ili içeren Ege Bölgesi’nde “hasta sayısı” bir önceki haftaya göre yüzde 27 artış gösterdi. Ülke genelindeki “hasta sayısı” artışı ise yüzde 20. 

İzmir Tabip Odası’nın verilerine göre, depremde 7 sağlık çalışanı yaşamını yitirdi, Bayraklı ilçesinde üç Aile Sağlık Merkezi kullanılamaz hale geldi, farklı ilçelerde toplam 16 merkez hasarlı durumda. Pandemi koşulları, depremin etkileri ile birleşince salgın riski iki katına çıkıyor. İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çamlı, deprem sonrası salgın riskini ve alınması gereken önlemleri konuştu. 

‘PANAYIR HALİNE GELMİŞ’

İki tip geçici yerleşim yeri olduğunu belirten Çamlı, resmi kurumların durduğu çadır kentlerin yanı sıra yurttaşların kendi imkânlarıyla çadır kurduğu bölgelerin olduğunu aktardı. Depremzedelerin hırsızlık tehlikesine karşı evlerinin bulunduğu bölgelerden çıkmak istemediklerini söyleyen Çamlı, toplanma alanlarındaki görüntüyü “kaygı verici” olarak değerlendirdi. Çamlı, “Orada bir takım yemek, tatlı ikramları oluyor. Vatandaş için sosyal bir panayır haline gelmiş. Kontrolsüz bir kalabalık bu, orada kalan insanlar ciddi Kovid-19 riski taşıyor” dedi.

EN ÖNEMLİ İHTİYAÇ

Toplanma alanlarındaki diğer sorunun ise tuvalet ve banyo ihtiyacı olduğunu ifade eden Çamlı, seyyar tuvaletlerin çadır sayısına göre az olduğunu belirtti. Özellikle banyonun pandemi koşullarında hijyen açısından çok önemli olduğunun altını çizen Çamlı, şunları söyledi: “Çadırların olduğu yerlere yakın olacak ve yeterli şekilde su ve temizlik ihtiyaçlarını karşılayacak alanların oluşturulması lazım. Aksi takdirde diğer salgınlar açısından da risk taşıyabilir. Bu ülkede her 5 kişiden birinin kovid testi pozitif çıkıyor. Tedbirlerin acilen alınması gerekiyor.”

Toplanma alanlarında birinci basamak sağlık hizmetlerinin oluşturulması gerektiğini vurgulayan Çamlı, kronik hastaların ilaç ihtiyacının karşılanması gerektiğini söyledi. 

SÜRECİN YÖNETENİ BELLİ DEĞİL

Yurttaşların büyük kısmının tedirgin olduğu için evine giremediğini ifade eden Çamlı, hasar tespitinin bir an önce yapılmasının önemli olduğunu dile getirdi. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin hasar tespiti konusundaki işbirliğinin reddedildiğine dikkat çeken Çamlı, oysa bu konuda deneyimli olan bütün sivil toplum ve meslek örgütlerine ihtiyaç duyulduğunu aktardı. Tabip odasının da kriz masalarına dâhil edilmediğini kaydeden Çamlı, “Zaten bir koordinasyon sorunu var. Süreci AFAT mı, Sağlık Bakanlığı mı, valilik mi yoksa Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı mı yürütüyor bilmiyoruz. Şu ana kadar bir muhatap bulamadım” dedi. 

‘KAOS ARTIYOR’

“Öncelikle Kovid-19 konusunu akıldan çıkarmamak gerek” diyen Çamlı, maske kullanımı ve fiziksel mesafenin önemine işaret etti. Deprem alanlarında gereksiz kalabalık oluşturmamak gerektiğini belirten Çamlı, “Gönüllü olmak isteyen vatandaşlar, kendi başlarına değil oradaki koordinasyon ile iletişime geçsinler. Çünkü gördüğüm kadarıyla orada çok gönüllü var ve buda kaosu arttırıyor. Belediyenin bir kurumu var onlarla iletişim sağlasınlar. Bu çok daha sağlıklı olacaktır” diye belirtti.