Uzman çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze uğrayan 18 yaşındaki İpek Er, 16 Temmuz tarihinde intihara sürüklenmişti. Ardından ailesi tarafından hastaneye kaldırılan İpek, tedavi altına alındı. Ailesinin şikayeti üzerine Uzman Çavuş Musa Orhan gözaltına alınmış ancak sonraki gün çıkarıldığı savcılıkta yurtdışı yasağı ile serbest bırakılmıştı. İpek tedavi gördüğü hastanede 33 gün boyunca hayatta kalma mücadelesi verdi ve 18 Ağustos sabahı yaşamını yitirdi. Adli Tıp Kurumu’nda (ATK) yapılan otopsi işlemlerinin ardından ise İpek’in cenazesi 18 Ağustos gecesi abluka altında defnedildi.

İpek’in yaşamını yitirmesi sonrası sosyal medyada gösterilen tepkiler üzerine Musa Orhan hakkında önce yakalama sonra ise tutuklama kararı çıkarıldı. 19 Ağustos günü tutuklanan Musa Orhan’ın dün gece saatlerinde avukatının hakimliğe yaptığı itirazlar sonucu “Kaçma şüphesi olmadığı” gerekçesi ile salıverildiği öğrenildi.

'İPEK'İN KEMKLERİ SIZLIYOR'

Fail Musa Orhan’ın tahliyesine tepki gösteren annesi Hakime Er Kılınç, “Sağ olduğum sürece İpek’in davasını bırakmayacağım. Gözlerimle o adamın yargılandığını, ceza aldığını göreceğim. Adalet yok, olsaydı serbest bırakılmazdı. Onu nasıl bırakırlar? Nerede adalet, nerede hukuk? İpek’in cansız bedeni gözümün önünden gitmiyor. Onu serbest bırakan savcıdan, hakimden de davacıyım. Bunu bize yaşatmaya hakları yok. İpek günlerce hastanede hayatta kalmaya çalıştı. Artık dayanacak gücüm yok. Bir alıyorlar bir bırakıyorlar. Bu nasıl adalettir. Babası, annesi hiç kimsesi arayıp ‘oğlumuz adına özür dileriz’ bile demedi. Bir başsağlığı dilemediler. Çocuklarını koruyorlar. Aklamaya çalışıyorlar. Ben kabul etmem, kabul etmiyorum. İpek ölmedi, İpek o adam ceza almadan ölmeyecek. İpek’in kemikleri sızlıyor. Ben İpek rahat uyusun diye her şeyi yapacağım” sözlerini kullandı.

'BELİNDEKİ SİLAHA VE DAVLETE GÜVENEREK YAPTI'

“Ömrüm olduğu sürece ayaklarımın üzerinde olacağım ve bu davanın peşinde olacağım” diyen Anne Kılınç, “Ben uyuyamıyorum, bir şey yiyemiyorum. Benim aklım fikrim İpek’te. Benim aklım fikrim o adamın yargılanmasında. Benim içimi rahatlatacak tek şey o adamın cezalandırılması olacak. Fotoğrafını her yerde paylaşıyorlar ama bu yetmez. O kişi en ağır cezayı almalı. Onu asla affetmeyeceğim. Buna hak ettiği cezayı verebilecek hakim ya da savcılar yok mu? Onların adaletine artık güvenmiyorum. Onu koruyanların da yakasından düşmeyeceğim. Kızımı hem kaçırdı hem tehdit etti o adam ve ‘seni nasıl götürdüysem öyle de öldürürüm’ demişti. Kızım intihar ederken de yazdığı mektupta bu kişinin ona neler yazdığını söylemişti. Başına gelen her şeyi yazmıştı kızım. Devletin ve onun korkusundan mektubu saklamıştı. Belindeki silaha ve devlete güvenerekten bunları yaptı” diye vurguladı. 

'KANINI DÜŞTÜĞÜ YERİ TEMİZLEMEDİK'

Kılınç şöyle devam etti: “Süleyman Soylu’nun ‘siz bunu nasıl bıraktınız’ deyip karşısında durması gerekirdi. İpek’in kendini vurduğu odayı, kanının düştüğü yeri bile daha temizlemedik. Ben İpek’imin parçalanmış bedenini unutmuyorum. Unutmayacağım. Sen askersin diye kadınlara tecavüz mü edeceksin? Sen neye güveniyorsun? Kızım korkudan bize bir şey söyleyemedi. Ben bu davanın peşinde olacağım. Tüm Türkiye, tüm dünya bunu bilsin.”

Jinnews Haber Ajansı