Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı kırsal Xirbe Kurîke (Tanrıyolu) Mahallesi’nde 11 Kasım'da Cevdet Özkan, oğlu Kadri Özkan ve iki yakınları, aralarında mera ve arazi anlaşmazlığı olan akrabalarına uzun namlulu silahlarla saldırmış, saldırıda Hamit Özkan hayatını kaybetmişti. Hamdiye Özkan ile Mehmet Özkan’ın yaralandığı saldırıyla ilgili gözaltına alınan 4 kişiden Kadri Özkan tutuklandı.

Hayatını kaybeden Hamit Özkan için yakınlarının taziye kurduğu köyde olayın ardından Jandarma tarafından güvenlik önlemleri alındı. Gerçekleşen saldırının ardından olay anına ait cep telefonu ile çekilmiş görüntüler de yansıdı. Söz konusu bu görüntülerde saldırıda birden fazla silah kullanıldığı anlaşıldı. 

Olay günü yaşananları Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlatan hayatını kaybeden Hamit Özkan’ın yakınları, saldırganlardan Cevdet Özkan’ın 1994 ve 2008 yıllarında da benzer saldırılar gerçekleştirdiğini dil getirmişti. 

2008 yılında gerçekleştirdiği saldırıda 5 kişiyi yaralayan Cevdet Özkan’ın yapılan yargılama sonucunda 12 yıl hapis cezasına çarptırıldığı, cezasının kesinleşmesinden sonra 2015 yılında girdiği cezaevinden AKP ve MHP tarafından onaylanan “İnfaz Yasası” ile 5 yıl sonra tahliye edildiği ortaya çıktı. Gönüllü köy korucusu oldukları anlaşılan saldırganların olayın ardından gözaltına alınmaları sırasında ellerindeki resmi kayıtlı 3 adet uzun namlulu silaha da el konulduğu öğrenildi.

‘HAMİT ÖLDÜRÜLDÜ’

Saldırıda hayatını kaybeden Hamit Özkan’ın yakınları, taziyelerine katılan Mazıdağı Kaymakamı Muhsin Duran Kalkan’a "Bizi devletin silahları ile vurdular” demeleri üzerine Kaymakam’dan “Biliyorum. Her şeyden haberimiz var. Gerekeni yapacağız” yanıtı aldıklarını paylaştı.

Yeni bir gerginlik çıkmasın diye Jandarma ekipleri köylerinde beklerken isteseler de yaşananlara dair açıklama yapamadıklarını söyleyen maktul yakınları, “Burada bu kadar jandarma varken, açıklama yapsak, farklı bir durum ile karşılaşabiliriz. Ama çok net ki bizi devletin silahları ile vurdular. Hamit, devletin silahları ile açılan ateş sonucu öldürüldü” diye belirtti.

‘KÖYÜ TERK ETMEMİZ İSTENİYOR’

Maktul yakınları devamında şunları söyledi: “1994 yılında benzer bir durum oldu. O yıllarda yine bu nedenle birçok akrabamız köyü terk etmek zorunda kaldı. Bugün yine bunu yapmak istiyorlar. Zaten Hamit de daha önce bu olaylar yüzünden köyü terk etmiş Mazıdağı'na yerleşmişti. Kendisine kaynakçı dükkanı açmıştı ama iş olmayınca köye geri dönmek zorunda kaldı. Sonra da bu olay oldu. Köyden gitmemizi istiyorlar. Akrabamız Ali Özkan da 2008 yılında benzer şekilde saldırıya ve o zaman da 5 kişi yaralandı. O da köyü uzun zaman terk etmek zorunda kaldı. Kendisini vuran Cevdet Özkan hapse girdi, ama kısa bir süre sonra çıktı. Şimdi nasıl olacak bilmiyoruz. Ya her şeyi göze alıp burada kalacağız ya da terk edeceğiz”. 

KORUCULARIN DOSYASI KABARIK

Mardin’de sadece bu yıl içerisinde ölüm ve yaralanmaların yaşandığı en az 4 olayın faili oldukları kamuoyuna yansıyan korucuların dosyaları epey kabarık. Kente koruculara dair hafızalara kazınan olay ise, 4 Mayıs 2009’da yaşana “Bilge Köyü Katliamı”. Yine Mazıdağı’nda yaşanan olayda 6’sı çocuk, 16’sı kadın olmak üzere toplam 44 kişi hayatını kaybetmiş, 6 kişi de yaralanmıştı. 

3 Temmuz 2014’te Ömerli ilçesinde korucuların karıştığı saldırıda 4 kişi hayatını kaybederken, 5 kişi de yaralanmıştı. 14 Mart 2020’de Savur ilçesinde Rıza Akgül isimli yurttaş, bir korucu tarafından gerçekleştirilen saldırıda öldürüldü. Kentte korucuların karıştığı benzer birçok saldırıda yaralanan siviller oldu.

'PERVASIZCA HAREKET EDİLİYOR'

Önceki yıllarda korucular eliyle işlenen cinayetler ve saldırılara dair yürüttükleri çalışmalar ile koruculuk sisteminin sonlandırılmasını isteyen İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şube Başkanı Fevzi Adsız, birçok olayın faili olan köy korucularının geçmişten bu güne pervasızca hareket etmeyi sürdürdüğünü ifade etti.

Korucuların adli yollarla çözülebilecek meseleleri devlet kendilerine verdiği güçle çözmeyi tercih ettiklerini söyleyen Adsız, bu nedenle insanların ölüme yada köylerinden göç etmeye zorlandığını belirtti.

Adsız, eğitimsiz insanların bu şekilde pervasızca silahlandırılmasının insan hakları boyutunda ciddi derecede hak ihlallerinin yaşanmasına neden olduğunun altını çizdi.

‘LAĞVEDİLMEDEN ÖNÜNE GEÇİLEMEZ’

Ellerine silah verilen kişilerin koruculuk sıfatını “koruma zırhı” olarak gördüklerini söyleyen Adsız, “Korucuların geçmişte insanların canına kast edilecek nitelikteki davranışları günümüzde hala devam etmektedir. Nitekim raporlarımıza baktığımız zaman yüzlerce vatandaşımızın ölümüne sebebiyet veren koruculuk sistemi nedeniyle günümüzde de bu vakaların giderek artığını görmekteyiz. Sadece Mardin’de bir yılda korucuların karıştığı onlarca vaka tarafımıza bildirilmektedir. Koruculuk sistemi lağvedilmeden bu vakaların ve bu tür hak ihlallerinin önüne geçilmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

MA / Ahmet Kanbal