Kocaeli Kandıra 1 No’lu F Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve “demans” teşhisi konulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un 1 Şubat 2022 tarihinde götürüldüğü Adli Tıp Kurumu (ATK), bir kez daha önceki raporuna benzer tespitlere yer verdi. Kobanê Davası’nın görüldüğü Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebiyle ATK’de 3 hafta tutulması talep edilen Tuğluk hakkında, 3 günde “cezai sorumluluğu vardır” raporu verildi. Tuğluk hakkında hazırlanan 25 sayfalık raporun ilk 15 sayfasında, Kobanê Davası’ndaki suçlamalar anlatıldı.

Raporun geriye kalan 10 sayfasında ise Tuğluk’un Mart 2021 tarihinde itibaren gittiği hastaneler, tetkik sonuçları, verilen ilaçların reçeteleri ve ATK’nin daha önce verdiği kararlar yer aldı.

TIBBİ BELİRTİLER DEMANS

Tuğluk’un 8 Mart 2021 tarihli İzmit Seka Hastanesi tarafından hazırlanan muayene bilgilerinin yer aldığı raporda, 1 yıldır unutkanlık, konuşacağı kelimeleri hatırlayamama, tekrar tekrar sormalar, kıyafetleri ters giyme bulgularına rastlandığı kaydedildi. Yine 15 Mart 2021 tarihli İzmit Seka Devlet Hastanesi’nin muayenesine yer verilen raporda, kelime bulmada zorluk, yakın geçmişi hatırlayamama bulgularına ve Mini Mental Test (MMT) puanı 11 olarak belirtildi. Tıbbi makalelerde MMT puanlarında 25 ve üzerine puanların normal olarak kabul edildiği belgelerde, 10’dan az puan ciddi bozuklukların gösterdiği ve 10-19 arası puanların ise orta düzey demans göstergesi olduğu kaydedildi.

TANI KONULMADI AMA İLAÇ VERİLDİ

Ayrıca raporun tanı kısmında “Alzheimer hastalığı tanımlanmamış, Alzheimer hastalığında bunama tanımlanmadığı” belirtilerek, DOZYL EASY (Donepezil hidroklorür isimli Alzheimer tipi bunama belirtilerinin tedavisinde kullanılan) ilacına başlanacağı ve bir ay sonra 10 mg çıkarılması planlandığı yer aldı.

İKİ BÖLÜMDE NÖROLOJİK TEST İSTEMİŞ

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin 24 Mart 2021 tarihli raporunda, Tuğluk’a tansiyon hastalığı teşhisi konularak, ilaca başlandığı ancak ilacın düzenli kullanılması açısından kognitif fonksiyonları nedeniyle (.. Bütün zihinsel yetilerde ilerleyici kötülemeye, gündelik etkinlikleri ve davranışları yerine getirme yetisinde değişikliklerin eşlik ettiği bir hastalıktır) Nöroloji bölümünden görüş alınması gerektiği vurgulandı. Aynı hastanenin Dahiliye konsültasyon bölümünün 1 Nisan 2021 tarihli raporunda da hareketlerde yavaşlık, hafif konfüzyon dikkat çektiği D vitamini eksikliği bulunduğu kaydedilerek, nörokognitif (unutkanlık) testi yapılması önerildi.

HATIRLAMADA ZORLANMA VAR

KOÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin geniş kapsamlı raporunun detaylarında ise Tuğluk’un zaman yöneliminde kısmen bozulma olduğunu, ayın kaçı olduğunu, yıllı yaklaşık söylediği ama hangi günde olduğunu bilmediği kaydedildi. Tuğluk’un global dikkat alanın belirgin şekilde daraldığı, karmaşık dikkat işlevlerinden dikkatini sürdürme testlerinde, mental kontrol testlerinde 1’lik düzende gerim sayımda olduğu, mantıksal bellek-hikaye izlemede, hem anlık hatırlamada hem de uzun süreli hatırlamada belirgin şekilde zorlandığı, pekiştirme ve hatırlatıcılardan yeterince yararlanamadığı vurgulanarak, şunlar yer aldı: “Stroop testinde bozucu etkiye karşı koyabilmeyi hiç yapamadığı, saat çiziminde planlama ve soyutlamayı yapamadığı, atasözü ve benzerliklerde soyutlaması kısmen korunmuş olduğu ancak ifadelerinde fakirleşme olduğu gözlendiği, görsel mekansal işlevler ile ilişkili yüz tanıması sınırda olduğu, hiçbir şekli kopyalayamadığı, sözel malzemeyi öğrenme ve bellek süreçlerine bakıldığında dikkat alanı daraldığı için 15 kelimelik liste 10'a düşürüldüğü ve 7 deneme çalışıldığı, anlık belleği, toplam öğrenmesi ve uzun süreli bellekten kendiliğinden geri getirmesi belirgin şekilde bozuk olduğu, ulaşabildiği en yüksek kelime sayısı 6 olduğu, uzun süreli bellekten kendiliğinden geri getirmede, hiçbirini hatırlayamadığı, tanıma listesinde 10 kelimenin hepsinin tanıdığı, ancak yanlış tanımaları da çok fazla olduğu, sonuç olarak kayıt belleği hala korunuyor olmakla birlikte öğrenme ve bellek işlevlerinde belirgin bozulmaları olduğu…”

Kocaeli Kandıra Cezaevi Aile Sağlık Merkezi’nin (ASM) 8 Haziran 2021 tarihli reçetesinde de Tuğluk’un hastalığına dair, “Alzheimer hastalığı erken başlangıçlı” tanısı konuldu. 

DEMANS KRONİK SEYİRLİ

KOÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından 12 Temmuz 2021 tarihli raporda, Tuğluk’un hastalık öyküsü ve hastane içerisinde yapılan tetkik sonuçlarına yer verilerek, devamında şunlar kaydedildi: “…kişide saptanan Demans hastalığının kronik seyirli olduğu ve ilerleyici vasıf göstereceği, kişinin takiplerinin üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiği, kişiye cezaevi koşullarında sağlanabilecek tıbbi destek ve bakımın yeterliliğinde sorun yaşanabileceği, yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın tek başına sürdürmesinin mümkün olmadığı, cezaevi koşullarına bir başkasının yardımı olmadan zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayacağı, dolayısıyla cezasının infazının ertelenmesi gerektiği, ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği…”

Tuğluk hakkında 3 Ağustos 2021 tarihinde de hazırlanan reçete bilgisinde, Alzheimer başlangıçlı tanı olduğu ve ilaç olarak da Dozyl easy 5 mg yazıldı. 

ATK’YE GÖRE HERŞEY NORMAL

Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 1 Eylül 2021 tarihli raporda ise Tuğluk’un konuşma hızı ve miktarının normal olduğu, çağrışımlarının düzgün, düşünce ve algı bozukluğu saptanmadığı, dikkati, hesaplaması, muhakemesi, soyutlaması gibi bilişsel işlevleri kendini kötü gösterme çabası nedeniyle sağlıklı değerlendirilemediği öne sürüldü. Tuğluk’un güncel bilgilere dair unutma halinin birden fazla hastane raporunda yer almasına rağmen ATK raporunda yakın dönemle ilgili soruları yanıtlayabildiği, güncel bilgilerin yeterli olduğu iddia edilerek, “İnfaz tehirini gerektirecek mahiyet ve derecede psikopatoloji saptanmadığı, yer-kişi oryantasyonu tam, zaman kısmen yeterli, yargılama-soyutlama-muhakeme yeterli, güncel bilgiler sorulduğunda doğru cevaplar verdiği, kognotif etkilenme düşünülmediği” değerlendirmesine yer verildi. Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 3 Eylül 2021 tarihli mütalaasında, Tuğluk’un cezaevinde tedavi edilebileceği savunuldu. 

‘BAĞIMSIZ BİR BİRİMDE TETKİKLER TEKRARLANSIN’

Mahkemeye gönderilen raporda, ATK’ye gönderilen Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilciliği’nin 30 Eylül 2021 tarihli değerlendirme raporuna da yer verildi. TİHV Temsilciliği’nden doktorların imzalarının yer aldığı başvuruda ise Tuğluk’un avukatlarının yaptığı başvuru üzerine ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu ile KOÜ Tıp Fakültesi ATK Ana Bilim Dalı raporunun incelendiği vurgulandı. Her iki raporda yer alan çelişkilere dikkat çekilerek, şunlar kaydedildi: “Kişide sözü edilen demans hastalığına yönelik incelemelerin bu hastalıkla ilgili araştırma, tetkik ve tedavisinde uzmanlaşmış bir akademik merkezde yeniden değerlendirilmesinin yanı sıra psikiyatrik muayenesinin de bu alanlarda özelleşmiş ve simülasyonla ilgili bütünlüklü bir değerlendirmenin yapılacağı bağımsız ve yetkin bir birimde tekrarlanması uygundur. Ayrıca değerlendirme sürecinde kişinin hapishanedeki tıbbi kayıtları, psiko-sosyal değerlendirme sonuçları, kişinin birlikte yaşadığı kişiler ile hapishane görevlilerinin gözlemlerini de içerecek kapsamlı bir çevre anamnezi alınması, mümkünse kişinin yaşam ortamında gözlenebilmesi, gözlenemediği durumlarda uygun bir tedavi kurumunda yatarak tedavi görmesi esnasında hastalığa ait objektif bulgular ve kişinin yaşam işlevlerinin etkilenme derecesinin detaylı olarak değerlendirilmelidir.”

KLİNİK TABLO İLE UYUMLU DEMANS 

Tuğluk’un ATK Üst Kurulu’na yapılan itirazın reddedilmesinin ardından götürüldüğü hastanelerde yapılan tetkiklerde, hastalıkta ilerleme olduğu detayı yer aldı. İzmit Seka Hastanesi’nin 22 Aralık 2021 tarihli raporunda da cezasının ertelenmesi yönünde ATK’ye gönderilmesi gerektiği belirtilerek, “...kişisel bilgilerde bozulma yönelimi orta derecede etkilenmiş, kayıt hafızası, dikkat ve hesap yapması bozulmuş, konuşma içeriğinde belirgin duraklamalar ve akıcılığında yine belirgin bozulma mevcut, serebral sulkuslarda genişleme (beyne giden damarın genişlemesi) hasta demans tanısı ile donepezil 10 mg. kullanıyor. Mevcut klinik tablo ile de uyumlu olan demans tanısı olduğu görülen kadın hasta, yapılan değerlendirme neticesinde hastanın ceza tehiriyle ilgili kararın Adli Tıp Kurumunca verilmesinin uygun olduğu tıbbi kanaatine varıldı” denildi.

‘TUTUNMADIĞIMDA DÜŞME RİSKİM VAR’

Tüm bu raporlar ışığında ise sadece 3 gün gözlem yapan ATK İhtisas Gözlem Kurulu tarafından hazırlanan raporda, “cezai sorumluluğu” olduğu kanaatine varıldı. Tuğluk’un 3 günlük süre zarfında doktor, psikolog, yapılan günlük viziteler ile hemşire ve personelin günlük değerlendirme formlarının tutulduğu kaydedildi.  

Tuğluk’a yöneltilen sorularda kendine dair bilgileri verdiğine dikkat çekilen sonuç kısmında, “…Yaklaşık 2 yıldır unutkanlığı olduğunu fark ettiğini, 'bu gün ayın kaçı?' diye sorup cevabını hemen sonra unuttuğunu, eski olayları hatırladığını, cezaevinde odanın içinde tutulmazsa düşme riski olduğunu, 2-3 kez düştüğünü ifade etmiştir” ifadelerine yer verildi.

PSİKİYATRİ MUAYENESİ

Psikiyatri muayenesinde ise Tuğluk’a dair şu değerlendirmeler yer aldı: “Görüşmeye kısmen istekli, yöneliminin kısmi (yer korunmuş, kişi korunmuş, zaman gün ay doğru, sene ipucu verilerek doğru) olduğu, öz bakımının orta, yaşında gösteren, psiko-motor aktivitesi olağan olarak tespit edildiği, duygulanımı ötimik, düşünce içeriğiyle uygun, çağrışımları düzgün, amaca yönelik olan kişide düşünce ve algı bozukluğu saptanmadı. Bellek muayenesinde basit matematik hesapları yapabildiği, komplike ve geri sayma gibi hesaplamalar yapmakta isteksiz olduğu için bozuk olarak saptandı.”

ANLIK SÖZEL BELLEĞİ ZAYIF

Tuğluk’un genel bilgilerde seçenekli sorulduğunda doğru yanıtladığını ve zaman oryantasyonun da yetersiz olduğu psikogram görüşmesinde ise şu detaylara yer verildi: “Dikkatine bakıldığında basit dikkati zayıftır. Geri sayım performanslarında ileri-geri sayımlarda süre farkının oldukça uzaması ve hata sayısındaki artış kişinin mental kontrol ve dikkati sürdürme becerisinin belirgin düzeyde zayıf olduğunu göstermektedir. Bellek fonksiyonlarında Sözel Bellek Süreçleri Testi (SBST,) kişinin dikkat alanında daralma olması dolayısıyla 10 kelime 7 tekrar şeklinde uygulanmıştır. Anlık olarak 4 kelime hatırlamış, gecikmeli serbest hatırlamada kendiliğinden hiç kelime geri getirememiştir. Tanıma yoluyla hatırlama sürecinin test edilmesi amacıyla kelimeler çoktan seçmeli olarak verilmiş; 10 kelimeden 8’ini doğru tanıyabilmiştir. Elde edilen bu skorlar kişinin sözel malzemeyi öğrenmede güçlük yaşadığını; anlık sözel bellek fonksiyonlarının zayıf olduğunu; uzun süreli sözel bellekte ön planda ve aşikar düzeyde dikkate sekonder serbest hatırlama güçlüğü olduğunu; tanıma becerilerinin ise nispeten korunduğunu düşündürmektedir.”

GÖREREK ADLANDIRMADA ZAYIFLAMA 

Psikogram görüşmesinde, Tuğluk'un yürütücü işlevleri ele aldığında atasözleri ve saat çiziminde alınan performansın ve soyutlama becerisinin yetersiz olduğu da ifade edildi. Raporda, “Sözel akıcılık testlerinde kelime üretiminin oldukça az olduğu görülmekte bu bulgu dikkati sürdürme, leksikal ve kategorik akıcılık becerilerinin zayıf olduğunu göstermektedir. Lurial Alternen Çizimler Testi’nde kontrüksiyona sekonder olarak teste adapte olamaması dikkati çekmiştir. Şekil kopyalamada yapılan ilkelleştirmeler ve bozulmalar konstrüksiyon becerisinde belirgin düzeyde bozulma düşündürmektedir. Adlandırma becerilerine bakıldığında Boston Adlandırma Testi’nde spontan olarak 17 görseli kendiliğinden 14 görseli ise fonemik ipuçlarıyla hatırlayabilmiştir. Bu bulgu görerek adlandırma becerisinde orta düzeyde zayıflık düşündürmüştür” tespitine yer verildi. 

CEZA SORUMLULUĞU TAM!

Tuğluk’a yapılan testlere dair de, “MMT 12/30 olduğunu, Oryantasyonun 6/10, anlık belleğin 2/3, yakın belleğin 0/3, dikkat ve hesaplama (Ben bunları yapamıyorum) dediğini, Şekil Kopyalama Yapılandırmada (Bunları çizemiyorum) dediğini, Praksi (Eylemleri sıralandırmak) sorun yaşadığı, Dil Fonksiyonlarının (4/7). Montreal Bilişsel Değerlendirme sırasında işbirliği yapmaması nedeniyle skor elde edilemedi” diye kaydedildi. Tüm bu sonuçlara rağmen ATK, Tuğluk’ta “Hafif Bilişsel Bozukluk” tespit edildiğini belirterek, “Unutkanlık şikayetiyle ilk başvurusunun 8 Mart 2021 tarihinde İzmit Seka Devlet Hastanesine olduğu, suç tarihini kapsayan dönemde ceza sorumluluğunu etkileyecek, mahiyet ve derecede herhangi bir akli arıza içinde olduğuna delalet edecek tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığı ceza sorumluluğunun tam olduğu kanaat ve mütalaamızı bildirir gözlem raporudur” sonucuna vardı. 

AVUKATLARDAN TEPKİ 

ATK'nin Aysel Tuğluk raporunun, tutukluların tanıklıklarını içermediği için tek yanlı ve bilimsellikten uzak olduğunu belirten avukatlar, raporda imzası bulunan isimler hakkında hukuki yollara başvuracaklarını söyledi. 

Kobanê Davası kapsamında yargılanan demans teşhisi konulan hasta tutuklu Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk hakkında verilen Adli Tıp Kurumu (ATK) İhtisas Gözlem Raporu'na dair avukatları açıklama yaptı.

Aysel Tuğluk'un yaşadığı sağlık sorunlarına ilişkin hükümlü bulunduğu dosyada infaz ertelemesi talebinde bulunulduklarını belirten avukatlar, Seka Devlet Hastanesi'nin ilk teşhisi ardından Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu’nun kapsamlı raporuna göre Tuğluk’un hastalığının kronik ilerleyici seyirli ve cezaevinde tek başına hayatını sürdürmesini engeller nitelikte olmasından dolayı cezasının infazının ertelenmesi gerektiğinin belirtildiğini hatırlattı.

Ancak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun tam tersi yönünde vermiş olduğu rapor sebebiyle Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptıkları başvurunun reddedildiğini belirten avukatlar, Tuğluk'un cezaevi koşullarında tedavisi olanağı olmadığının bilinmesine rağmen tahliye edilmediğini aktardı. 

‘ATK ÜST KURULUNA İTİRAZ’A YANIT YOK’

Aldıkları bağımsız uzman mütalaasıyla birlikte savcılık aracılığıyla Adli Tıp Üst Kurulu’na yapılan itirazlara dair henüz dönüş olmadığına da dikkat çekilen açıklamada, “Olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediğinden öncelikli olarak bu sürecin tüketilmemiş olduğunu belirtmek isteriz. Dolayısıyla 15 Şubat 2022 tarihinde basın yayın organlarınca ATK tarafından Sayın Tuğluk’un ‘cezaevinde tek başına yaşamını idame ettirebileceğine’ dair rapor verdiği bilgisi içinde bulunduğumuz durumu tam olarak açıklamamaktadır” denildi. 

Yapılan açıklamada şu bilgiler paylaşıldı: “Birincisi, Sayın Tuğluk, milletvekili iken yapmış olduğu basın açıklamaları ve anayasal siyasi faaliyetleri sebebiyle hükümlü olduğu dosya dışında (söz konusu cezayla ilgili ayrıca AYM’de bireysel başvurusu devam etmektedir), kamuoyunda ‘6-8 Ekim Kobanê’ dosyası olarak bilinen ve HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında tutuklu bulunmaktadır ve sağlık sebepleriyle bugüne kadar mahkemede beyanda bulunamamasından dolayı, mahkeme, tam teşekküllü bir hastaneye sevkinin sağlanarak bu durumun netleşmesi yönünde ara karar almıştır. ATK 4. İhtisas Kurulu da Mahkemeden, Sayın Tuğluk’un ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda kalması yönünde talepte bulunmuş ve Mahkemenin bu konuda ara karar tesis etmesi üzerine de 1-4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş, akabinde de 5 yılı aşkın süredir tutulduğu Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevine geri götürülmüştür. Dolayısıyla dün itibariyle Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen Adli Tıp Raporu, Sayın Tuğluk’un yaşamış olduğu sağlık sorunlarından kaynaklı savunma yapıp yapamayacağının tespiti amaçlı istenen bir rapordur.  

CEZAİ SORUMLULUK OLDUĞU BELİRTİLDİ

Ancak ATK kendisinden talep edilen hususta bir değerlendirme yapmamış ve sayın Tuğluk’a atfedilen fiillerin meydana geldiği döneme ilişkin herhangi bir tıbbi veri olmadan ‘cezai sorumluluğunun tam olduğuna’ dair rapor düzenlenmiştir. Ceza sorumluluğun olup olmadığına dair rapor atfedilen filler zamanında kişinin sağlık durumunun ne olduğunu açıklayan bir durum olup, beş yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Tuğluk’un, olaylar esnasındaki sağlık ve bilişsel durumunun ne olduğu hususu, konumuz dışıdır. Mahkemnin ara kararında istenen ve ATK’nın değerlendirme konusu yapması gereken husus, sayın Aysel Tuğluk’un mevcut sağlık durumu itibari ile savunma yapıp yapamayacağı hususudur. Nitekim ATK raporunun 21. Sayfasında ‘savunma yapıp yapamayacağı hususlarının tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevkine karar verildiği’ şeklinde belirleme bulunmaktadır. 

RAPOR BİLİMSELLİKTEN UZAK

İkincisi, rapor, salt iddianamede yer alan ifadeler ve suçlamalara odaklı olup, fiillerin gerçekleştirdikleri farklı tarihlerdeki sağlık durumlarına dair tek bir tıbbi belge, kişinin olaylarla ilgili savunması ve değerlendirmelerini içermediği gibi mevcut tıbbi durumuyla ilgili de cezaevindeki sağlık kayıtlarını, cezaevinde bakım veren tıbbi ve idari görevlilerin, birlikte kaldığı tutukluların tanıklıklarını içermediğinden tek yanlı hazırlanmış, bilimsellikten ve objektiflikten uzak bir rapordur. Adli psikiyatride ceza sorumluluğu değerlendirmeleri kişinin olay sırasındaki ruhsal durumu, olaylarla ilgili savunması da dahil olmak üzere tüm tıbbi kanıtları değerlendirip tıbbi değerlendirme ve kanıta dayalı bilimsel tartışma yapmak yerine raporda olayları adeta iddianın tarafı gibi aktardığında bilimselliğini ve objektifliğini yitirmiş olur. Rapor, olaylarla ilgili bir kanı oluşturduğundan yazım dili ve tıp etiği bakımından da sorunludur.

RAPORLAR ÇELİŞKİLİ

Yine belirtmek isteriz ki, muayene bulguları ve gözlem süreci oldukça muğlak durumdadır ve bir önceki ATK 3. İhtisas Kurulu’nun değerlendirmelerinden ciddi farklılıklar içermektedir. ATK 3. İhtisas Kurulu’nun raporundan sonra götürüldüğü sağlık kuruluşlarında müvekkilin sağlık durumundaki olumsuzluğun giderek artmış olduğu tespit edilmişken, bu raporların yanı sıra daha önce Kocaeli Tıp Fakültesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından verilen raporlarda işaret edilen tıbbi tabloya ait kanıtlar, bulgular, bu raporlar arasındaki farklılıklar, çelişkiler değerlendirilerek diğer tıbbi değerlendirmelerin neden geçersiz olduğuna dair kanıta dayalı hiçbir görüş  belirtilmeksizin müvekkilin yalnızca fiillerin işlendiği tarihlerde ceza sorumluluğunun tam olduğundan bahsetmektedir.

TUĞLUK’UN SAVUNMA YAPMASI MÜMKÜN DEĞİL

Oysa ki bir bireyin cezasının infazı için de sağlığının tam yerinde olması gerekmektedir. Raporun buna dair bir değerlendirme yapmadığını vurgulamak isteriz. Ayrıca altını çizerek belirtmek isteriz ki ATK tarafından hazırlanan 4 Şubat 2022 tarihli raporda sayın Aysel Tuğluk’un sağlık durumu ile ilgili yapmış olduğu tespit ve değerlendirmelerden rahatlıkla anlaşılmaktadır ki sayın Tuğluk’un bu haliyle savunma yapması mümkün değildir. Ancak bu tespitlere rağmen ATK bu hususta görüş belirtmekten özelikle kaçınmış ve sadece cezai sorumluluk boyutu ile değerlendirme yapmakla yetinmiştir.

CEZAEVİNDE TEDAVİSİNİN YAPILMASI ZOR

Üçüncüsü, Sayın Tuğluk’un 1-4 Şubat 2022 arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda bulunduğu esnada İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığına tarafımızca başvurulmuş ve Nöroloji Anabilim Dalı Başkanlığından müvekkilimizin durumuyla ilgili bilimsel mütalaa talep edilmiştir. Söz konusu Bilim Dalı Başkanlığı, hazırlamış olduğu 4 Şubat 2022 tarihli bilimsel mütalaasında özetle acil bazı tetkikler ve laboratuvar incelemesi yapılması gerektiğini belirtmiş ve konuyla ilgili detaylı bir değerlendirme yaparak söz konusu merkezde Sayın Tuğluk’un tedavi ve muayenelerin yapılabileceğini belirtmiştir. Uzun yıllardır ATK’nın hasta mahpuslar ile ilgili olarak verdiği raporlar siciline bakıldığında ve cezaevlerinde insanların yaşamlarını yitirmelerinin neredeyse günlük bir ihlal olarak yaşandığı dikkate alındığında, müvekkilimizin sağlık durumunun geldiği aşama, insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin yapılabilmesinden oldukça uzak bir durumdadır.

HUKUKİ SÜRECİ BAŞLATTIK

Gerek yukarıda belirttiğimiz ATK Üst Kurul nezdindeki sürecin bilinçli şekilde sürüncemede bırakılması ve gerekse de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen son raporun, Mahkemenin ve müdafilerin taleplerinin uzağında değerlendirmeler içermesinden dolayı bundan sonraki süreci şöyle özetlemek mümkündür: Öncelikli olarak Sayın Tuğluk’un sağlığının geldiği aşamanın kritik olmasından dolayı, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD Başkanlığı’na sevkinin sağlanarak tedavisinin ve bilimsel raporun hazırlanması için girişim başlattığımızı belirtiriz. Bununla birlikte tıp etik kurallarına aykırı ve bilimsel objektiflikten uzak ve mahkemenin ara kararlarına aykırı hazırlanmış raporlarda imzası ve sorumluluğu bulunan hekimlerle ilgili cezai ve idari soruşturma yapılması için gerekli hukuki süreci başlattığımızı duyururuz.”

MA / Berivan Altan