Bölge kentlerinde 90'lı yıllarda doğrudan devlet görevlileri ya da paramiliter yapılar eliyle binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Kürt gazetecilerin de hedef alındığı bu cinayetlerden biri, Batman'da 24 Şubat 1992 yılında Hizbullah tarafından katledilen gazeteci Cengiz Altun cinayeti oldu.Üzerinden 29 yıl geçen cinayette kullanılan silahın üzerinden çıktığı İsmail Emsen’in serbest bırakıldığı dava dosyası, faili meçhul bırakılan diğerleri gibi yıllardır tozlu raflarda.

Batman’ın Gercüş ilçesinde 9 Temmuz 1968 günü doğan Altun ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra 1990 yılında Batman Meslek Yüksek Okulu Motor Bölümü’ne kayıt yaptırdı. Gazeteciliğe 1991 yılında öğrencilik döneminde haftalık Yeni Ülke Gazetesi’nde başlayan Altun, bölgede o yıllarda yaygınlık gösteren kontrgerilla saldırılarının yoğun  şekilde yaşandığı merkezlerden biri olan Batman’da muhabirlik yaptı. 

Bu nedenle sürekli tehditler alan Altun, Batman Cumhuriyet Savcılığı’na bu yönde dilekçeler verse de başvuruları dikkate alınmadı. Kendisine yönelik tehditler artan Altun, Kasım 1991’de savcılığa bir kez daha dilekçe ile başvurdu. Bu başvurusundan üç ay sonra, 24 Şubat 1992 günü sabah saat 08.15 sıralarında gazete bürosuna gitmek üzere Mehtap Caddesi’nde yürürken çapraz ateşe tutuldu, failler ellerini kollarını sallayarak olay yerinden uzaklaştı. 

CİNAYET SİLAHI ÜZERİNDEN ÇIKTI

Cinayetten yaklaşık bir yıl sonra Diyarbakır-Mardin karayolu Ovabağ Kavşağı’nda kimlik kontrolü yapan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi polisleri, İsmail Emsen adlı bir kişiyi üzerinde 9 milimetre çapında ruhsatsız bir tabanca ile yakaladı. Yapılan balistik incelemede Altun’u öldüren kurşunlardan bazılarının bu silahtan çıktığı belirlendi.

İfadesi alınan İsmail Emsen "Hizbullah taraftarı olduğunu ve tabancayı kendisini korumak için kardeşi Metin Emsen’den aldığını” söyledi. Cinayet suçu yerine "ruhsatsız silah bulundurmak"tan tutuklanan Emsen, Diyarbakır Cezaevi’ne konuldu. Polis, ne silahı ondan aldığını söylediği kardeşi Metin Emsen’i buldu ne de olay hakkında detaylı bir soruşturma yaptı. Emsen, kısa bir süre sonra serbest bırakıldı.

Altun’un katledilmesinden dört yıl sonra Susurluk’ta meydana gelen kazayla birlikte belirginleşen kontrgerilla gerçeği konusunda dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan "Susurluk Raporu"nda, bölgede öldürülen diğer gazetecilerle birlikte Altun cinayeti de yer aldı

29 YILDIR AYNI ACI

Annesi Türkan Altun, aradan geçen 29 yılın acılarından bir gram olsun eksiltmediğini, her sabah uyandığında oğlunun evden çıktığı anın aklına geldiğini dile getirdi.

Oğlunun kendisine söylediği  "Halka gerçeklerin aktarılması gerekiyor. Bunun için bedeli ne olursa olsun gerçeği açığa çıkarmak için gazetecilik yapmaya devam edeceğiz" sözünü paylaşan anne Altun, "O hep inandığı değerlerin peşinde koştu. Bir gün olsun korkmadı" dedi.   

MAHALLELİLER ONA TEŞEKKÜR ETTİ

Anne Altun, bir gün eve heyecanlı şekilde gelen oğlunun "Manşetlik haber buldum" diye kendilerine seslendiğini anlatıp, şunları belirtti: "Batman Çayı'nın kirletilmesi haberiydi o haber. Çamur ve çöp arasında çocukların yıkandığı bir haberdi. Nasıl kirletildiği ve ne yapılması gerektiğini anlatıyordu haberde. Cengiz'imin haberinden sonra çay temizlendiğinde mahalledekiler 'Cengiz’in sayesinde temizlendi' diyerek ona teşekkür ediyordu." 

‘GERÇEĞE TAHAMMÜL EDEMEYENLER KATLETTİ’

Zorlu bir süreçte gazetecilik yapan oğlunun bir kez olsun geri adım atmadığına şahit olduğunu ifade eden Altun, "İnsanların kaçırılıp domuz bağı ile öldürüldüğü bir dönemdi. Sürekli bir yerlerde katliam haberleri geliyordu. İnanların öldürülmesi, kaçırılması ve işkence edilmesi Cengiz ve arkadaşlarını korkutmuyordu. Çünkü onların bu halka gerçekleri aktarması gibi hedefleri vardı. Bunun bilinçle haberler geçiyorlardı ve halka gerçeği aktarırlardı. Ancak gerçeğe tahammül edemeyenler tarafından katledildiler" şeklinde konuştu.

‘AKLIMDAN ÇIKMIYOR’

Oğlunu öldürüldüğü günü anlatan Altun, "Sabah ağzına iki lokma atıp aceleyle evden çıktı. Aradan birkaç saat geçti ki komşularımızın bağırmalarını duydum. Hepsi ‘Gazetecimiz, Cengiz’imiz vuruldu’ diye bağırıyorlardı. O anın üzerinden 29 yıl geçti ve halen aklımdan çıkmıyor. Güzel oğlumu katletmişlerdi, kanlar içinde bırakmışlar" dedi.

‘HEPSİ BENİM İÇİN CENGİZ’

Aradan geçen 29 yılda oğlunun fotoğrafları, elbise ve ayakkabıları ile acısını dindirmeye çalışan anne Altun, "Özgür basında çalışan gazetecilerin hepsi benim için bir Cengiz. Oğlum halka gerçeği aktarmak için her şeyi göze alarak gazetecilik yaptı. Allah hepinizi korusun" diye belirtti.