İzmir’de 30 Ekim'de meydana gelen ve toplam 115 insanın hayatını kaybettiği 6.6 şiddetindeki depremde, en çok hasar gören merkezlerden biri Bayraklı oldu. Yaşanan depremde ilçedeki 17 bina yıkılırken, yüzlerce bina hasar gördü. Bu hasarlı binalar hemen boşaltılarak, depremzedeler toplanma alanlarında kurulan çadırlara yerleştirildi. Kimi aileler, dağıtılan çadırların yetersiz kalması nedeniyle kendi imkanları ile kurdukları çadırlara yerleşti.

İlçede yürütülen incelemeler sonucu ağır hasarlı olduğu tespit edilen 414 yapının yıkımı ise devam ediyor.

Evleri yıkılanlar ile devam eden artçı sarsıntılar nedeniyle hasarlı durumdaki evlerine dönmeye korkan depremzedeler, üzerinden iki haftayı aşkın zaman geçen felaketin ardından içerisinde bulundukları koşulları anlattı. 

Sorunlarını dile getiren depremzedeler, yetkililer tarafından sorunları çözülmediğini için çaresizlik içerisinde beklediklerinden şikayet etti.

HASAR TESPİT EDİLMEDİ 

Ailesiyle birlikte Âşık Veysel Rekreasyon Çadır Alanı’nda kalan depremzedelerden Sibel Başkaya, depremde hasar görmesine rağmen yetkililerin şimdiye kadar hasar tespiti için evlerine gelmediğini belirtti. Depremden sonra kaldıkları çadırlara yakın birçok nokta yemek dağıtıldığını, şimdi ise bir tek yerde belli saatlerde yemek dağıtımı yapıldığını belirten Başkaya, buraya giden oğlunun yemek alamadığı gibi, neredeyse kaybolmak üzere olduğunu ifade etti. Başkaya, yemek dağıtımı için sadece AFAD ve Kızılay’a izin verilmesi nedeniyle mağdur olduklarını dile getirdi.

6 ÇADIRDA 28 KİŞİ KALIYOR

Bulundukları parkta bulunan 6 çadırda 27 kişinin kaldığını belirten depremzede Rakip Küçükyaşar ise, havanın geceleri çok soğuduğunu, ancak tüplü ısıtıcılar gaz kaçırdığı için çadırda 10 dakikadan fazla çalıştıramadıklarından şikayet etti. Salgın tehdidi olmasına rağmen bu zamana kadar test için kimsenin yanlarına uğramadığını da söyleyen Küçükyaşar, yaşadıkları zorlukları şöyle dile getirdi: “Bir ihtiyacımız için yardım çadırlarına gidiyoruz ve döndüğümüzde polis her seferinde kimlik soruyor. Biz de durumu izah etmek zorunda kalıyoruz. Ben prostat hastasıyım. Bulunduğumuz alanda seyyar tuvaletler olmadığı için kurulan yerlere gidiyorum. Seyyar duş da yok burada. Kurulsa dahi insanlar yıkanıp çadırına geçinceye kadar hastalanır. Evlerimize hasar tespiti yapılmadı. AFAD birçok evin yıkılacağını söyledi. Fakat kimse ne yapacağımıza dair herhangi bir şey demiyor. Büyük bir belirsizlik hakim. Ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz.”

Depremzedelerden Coşkun Ören (54) da, kaldıkları evin depremde hasar görmesinden dolayı burada kurulan çadırlarda yaşamlarını sürdürdüklerini belirtti. Hasar gören evlerinin ekonomik nedenlerle birikmiş 3 aylık kirası bulunduğunu paylaşan Önen, “Yüksek tansiyon, kronik kalp hastalığı, şeker gibi rahatsızlıklarımın yanı sıra benle birlikte ailemden 3 kişi engelli ve aldığımız engelli maaşıyla ev kirası, elektrik ve su faturalarını ödüyorduk. Ekonomik sıkıntılardan dolayı ben de çalışıyordum. Günlük 30 TL’ye kokulu esans falan satıyorum. Nereye gideceğimi bilmiyorum. Hiçbir yetkili de hiçbir şey demediği için biz de şuan çadırda çaresizce bekliyoruz. Çadırların da ne zaman kalkacağını bilmiyoruz” dedi.