İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kanal İstanbul projesi üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yüklendi. Akşener, "Siz şimdi o doğayı mahvedecek doğayı tahrip edecek Marmara’yı foseptik çukuruna çevirecek bir projeyi neden hayata geçiriyorsunuz? Erdoğan’ın torunları da buradan zarar görecek. Ekoloji, iklim, su kaynakları, Marmara ekosisteminin mahvolacağı belli. Bundan nasıl bir milli menfaatimiz var. Anlam vermek mümkün değil" dedi.

Akşener, FOX TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programına konuk oldu. Akşener, Küçükkaya’nın sorularına verdiği cevaplarla gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. 104 amiralin bildirisine tepki gösteren Akşener, "Erdoğan’a sesleniyorum bu insanları küçük ortağınızın gazına gelip mahkum ettirmeye kalkışmayın. Yargı sizin elinizde gibi bir görüntü verdi. Dolayısıyla bu insanların ortaya koydukları darbe ile alakası olmadığını söyledikleri bu konuların neticesinde bu insanları gündem değiştireceğim diye uzun uzun mahkemelerde sonra başka bir eyleme geçmeniz çok yanlış olur başkalarının gazına gelmeyin" diye konuştu.

Akşener’in açıklamalarının satır başları şöyle:

"BUGÜNE KADAR ÜLKENİN YÜZDE 65’İ AŞILANMIŞ OLMALIYDI"

"Dünyada birinci olduk korana ile ilgili. Dükkanları kapattınız, lokantaları kapattınız doğru dürüst destek vermediniz esnaf açıkta kaldı. Geçim ittifakı meselesine çok katıldım. Biz koronayı yönetemedik. Kongrelerde insanları toplamayı bir marifet saydılar. CHP de biz de kongre yaptık biz sadece delegelerimizle yaptık kongremizi. Bu kadar büyük bir patlamayla doktorlar hemşireler ne yapacak, hastanelerimizin içleri dolu. Devlet yönetmek ciddiyet ister. Devlet yönetmek vatandaşın yerine kendini koyup ona göre çözüm üretmek ister. Dünya kadar ceza kesildi gariplere. Şimdi 55 bin insan hasta ve ölümler artıyor. Hastanelerde yoğun bakım için sıra var, ağır hastalar için bizden torpil yapmamız isteniyor. Yazıktır günahtır. Defalarca söyledim 10’ar bin lira esnafa para verin dedik, ailelere kişi başı para yardımı yapın dedik, faizli kredileri bir yıl uzatın dedik, kısa çalışma ödeneği bitti, 1,5 milyon kardeşimiz işsiz kalmakla karşı karşıya, bunu uzatın dedik. Bütün bunların yerine lebalep kongreler yapıp bununla övündüler. Aşı getirilemedi, kendileri oldu biz de olduk bizimkilerin ikincisi geliyor, altı aylık bir sürede koruyormuş. Bugüne kadar ülkenin yüzde 65’i aşılanmış olmalıydı. Orada büyük bir problem yaşandı. Cezaların hukuki olarak iptal olması gerekiyor, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bu arkadaşların ceza ödemediği bir yerde gariplerin ceza ödemesi hukuki değil, iade edilmeli.  "

"SAYIN ERDOĞAN; BAŞKALARININ GAZINA GELMEYİN"

"Sabah uyandık gece yarısı bir bildiri yayınlanmış, bazı cümlelerini çıkardığımız zaman aslında problemi bulunmayan bir metin. Elbette herkesin fikrini söyleme hak ve hukuku var fakat bu kişilerin bir araya gelinmiş 104 emekli amiral böyle bir bildiri yayınladı. Algısı bu. Ne demişler? Dikkatle okudum, Montrö var sarıklı hoca var. Mustafa Şentop dedi ki, 'Montrö’den bile çıkabilir' dedi. O konuşma üzerine benim ve Kılıçdaroğlu’nun bir konuşması vardı, biz çok sert tavrımızı koyduk. Sayın Şentop geri adım attı, 'Ben öyle demek istemedim' dedi. Sayın Babacan, Davutoğlu’nun da tavrı oldu, herkes bunun karşısında bir kamuoyu oluşturdu. Böyle bir bildiri çıktı, ne oldu? Can suyu oldu. Bu bildiri yanlıştır, saati yanlıştır, tavrı yanlıştır, iktidara parmak sallıyormuş durumu yanlıştır. Ben bu konuyu çok da ciddiye almamamız gerektiğini ifade ederek bu eyleme zevzeklik dedim. İlk defa hem Ak Parti’nin yanında yer alanlarla karşısında yer alanların aynı anda kızdığı kişiyim ben. Bu zihniyetle mücadele elbette siyasetçinin işidir. Bizi beğenmeyenler siyasi partiler kurabilirler, oralarda yer alırlar.  Milli iradenin muhatabı siyasetçidir. Onların darbe yapması mümkün değil. İşçi konuşulmuyor, pandemi konuşulmuyor hiçbir şey konuşulmuyor bu can suyu taşımaktır. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum bu insanları küçük ortağınızın gazına gelip mahkum ettirmeye kalkışmayın. Yargı sizin elinizde gibi bir görüntü verdi. Dolayısıyla bu insanların ortaya koydukları darbe ile alakası olmadığını söyledikleri bu konuların neticesinde bu insanları gündem değiştireceğim diye uzun uzun mahkemelerde sonra başka bir eyleme geçmeniz çok yanlış olur başkalarının gazına gelmeyin."

"PARAYLA DA ALAMAYACAĞIMIZ ŞEYLERE DOĞRU GİDİYORUZ"

"Sayın Erdoğan hep parlamentoyu parlamenterleri kendine bir ayak bağı olarak gördü. Sayın Erdoğan çözemediği hiçbir problemi acaba bir yerde yanış mı yaptım diye konuşmak yerine her seferinde bir yere fatura çıkardı elini yıkayıp çıktı. Artık ben demek zorunda. Nitekim ben diyor. Gelinen noktada Sayın Erdoğan her şeyin sorumlusu, ben demekten zevk alıyor. Saray paralel bir evren yaratır ve sokakla ilgisi olmayan bir yönetim anlayışıdır. Kanal İstanbul konusunda böyle konuşabilmek için Cumhurbaşkanlığı sistemini istedi Sayın Erdoğan. Bu ülkenin sahibi arkadaş, ruhu o hale dönmüş. Öyle olduğu için diyor ki, siz kimsiniz de Heşmetmeab Erdoğan’a karşı çıkıyorsunuz.  20 sene sonra su problemi yaşayacak bir ülkeyiz, buna çözüm üretmemiz gerekir.  Parayla da alamayacağımız şeylere doğru gidiyoruz. İklim parayla alamayacağımız bir şey. Mesela Kanal İstanbul, bu dediğim konuları son derece olumsuz etkileyen bir gelişme olmasına rağmen. Siz şimdi o doğayı mahvedecek doğayı tahrip edecek Marmara’yı foseptik çukuruna çevirecek bir projeyi neden hayata geçiriyorsunuz? Sayın Erdoğan’ın torunları da buradan zarar görecek. Ekoloji, iklim, su kaynakları, Marmara ekosistemi mahvolacağı belli. Bundan nasıl bir milli menfaatimiz var. Anlam vermek mümkün değil. Sarayda yaşıyorsunuz hiçbir masrafınız yok eşiniz kendiniz beş maaş, kibir, herkese parmak sallamak.. Ben amiralleri yargıda süründürme demiştim Sayın Erdoğan’a, şimdi bu parmak sallayan bu zevzekleri de mahkemeye götürsün. Kısa çalışma ödeneğinden alınan para 1580 lira yazıktır."