Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek üzere Urfa'nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde bir araya gelen gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihinde yapılan bombalı saldırının üzerinden 6 yıl geçti. 33 kişinin yaşamını yitirdiği, 100’ün üzerinde kişinin yaralandığı katliama ilişkin açılan dava dosyanın sanık kürsüsünde yalnızca Yakup Şahin var.

6 yıldır süren yargılamada bugüne dek 19 duruşma görüldü. Davanın son duruşmasında mütalaasını açıklayan savcı, sanık hakkında 37 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Sanık Şahin ise mütaalaya karşı savunmasında, “kurban” seçildiğini öne sürdü.

DAİŞ için “Bir grup öfkeli genç” tanımlaması yapan dönemin başbakanı, şimdiki Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AKP ile yolları ayrıldıktan sonra 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sürecine işaret ederek, “Terörle mücadele konusunda bizi bugün eleştirenler, eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz” açıklaması yaparak, döneme ilişkin ipuçları verdi. 

Suruç davası avukatlarının Davutoğlu’nun dinlenmesi talebi ise mahkeme tarafından şimdiye kadar kabul edilmedi. Dava avukatlarından Serdıl İzol, 6 yıldır süren yargılama sürecini Mezopotamya Ajansı'na (MA) anlattı. 

TALEPLER REDDEDİLDİ 

Dava dosyasının hem tanığı hem de avukatı olduğunu söyleyen İzol, soruşturma ve kovuşturmalarda yol kat edemediklerini, taleplerinin sürekli reddedildiğini, yeni delillere ulaşılamadığı gibi dosyaya ekledikleri delillerin de hiçbir şekilde araştırılmadığını, dosyanın tek tutuklusu olan sanık Yakup Şahin’in duruşmaya getirilmesi taleplerinin bile sürekli reddedildiğini söyledi. 

Av. İzol, dosya içerisindeki deliller göz önünde olmasına rağmen, firari sanıklar İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi ile sanık Şahin’in soruşturma evresinden kovuşturma evresine kadar patlamayla ilgili mahkemede tek bir beyanlarının olmadığını belirtti. Mütalaa verilen son celsede mahkemenin kendilerinden araştırılmasını istedikleri delileri sunmalarını istediğini, fakat bu yöndeki hiçbir taleplerinin kabul edilmediğini ifade eden İzol, yargılamanın dosyanın tutuklu tek sanığı ve iki firari sanık üzerinden götürülmek istendiğine dikkat çekti. 

ÖZEL GÜÇLER!

Avukat İzol, “Soruşturma evresinde dosyaya gizlilik kararı getirilerek, hukuka aykırı bir şekilde koruma zırhı sağlayanlar, dosya içerisindeki 5 saatlik görüntülerin kayıp olduğunu bildirenler ile olay öncesi ve sonrası orada çekim yapan Abdullah Ömer Aslan’ı serbest bırakanlar, dosyadaki hiçbir delili tartışmayanlar, bu dosyanın açığa çıkmamasını isteyen özel güçlerdir” diye belirtti.

DOSYAYA EKLENMEYEN ŞAHIS 

İçişleri Bakanlığı’nın saldırıda patlayıcıyı temin eden kişinin yakalandığı açıklamasını hatırlatan İzol, şunları söyledi: “El Aggal (Azzo Halaf Süleyman El Aggal) isimli bir şahsın yakalandığını biz İçişleri Bakanlığı’ndan duyduk. Biz mahkemeye bu şahsın dosyaya eklenme sürecini sorduk. ‘Patlayıcıyı temin eden kişiyi yakaladık’ deniliyor ama dosyaya gelen belgelere baktığımızda, böyle bir durum yok. Ya bizim bilmediğimiz başka bilgiler var ya da dosyanın içerisine bütün delillerin konulmadığı görüşündeyiz. Muhaliflere karşı yapılan yargılamada sonucun değişeceğine inandık. Ama şu ana kadar mahkeme heyeti ve savcılık makamının bu dosyanın tüm faillerinin tespit edilmesi noktasında adım atmadığını gördük.” 

ABDULLAH ÖMER ASLAN

Av. İzol, patlama sonrası halk tarafından yakalanıp, kolluk birimlerine teslim edilen ancak orada neden bulunduğunu açıklamayan Abdullah Ömer Aslan üzerinde de durdu. Kolluk birimlerinin bu şahsın linç edilmesini önlemek için sakalını kesip olay yerinden uzaklaştırdığını anımsatan İzol, bu durumdan öte şahsın ifadesinin hemen orada alınıp serbest bırakıldığını söyledi. İzol, “Yani kolluk güçleri bu şahsın bu kadar kısa sürede suçsuz olduğunu tespit edecek makam mıdır? Tartışılması gereken budur. Neye dayanarak ifadesi alındı ve bu ifadelerine nasıl güvenilerek serbest bırakıldı. Dosyada gizlilik kararı olduğu için iddianame hazırlandıktan sonra bu şahıs hakkında takipsizlik kararı olduğunu öğrendik. Bu karara itiraz ettik, itirazımız da reddedildi. Bu şekilde şahıs şüpheli konumundan çıktı” dedi.

Diyanet’in yaptığı araştırma neticesinde DAİŞ ile bağlantılı kişilerle irtibatlı olduğunun raporlanması üzerine mahkemeden Aslan’ın tanık olarak dinlenmesini talep ettiklerini söyleyen İzol, dinlenen Aslan’ın beyanlarında Suruç’a neden geldiğini, kimin yanına geldiğini açıklamadığını paylaştı.

ŞAHİN’İN ANLAŞTIĞI KİŞİLER!

Navigasyonla Suruç’a geldiğini ileri süren Aslan’ın, niçin orada çekim yaptığını bile açıklayamadığını belirten Aslan, şunları ekledi: “Mahkeme hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu kadar çelişkili beyanlara, olay günü çantasında çıkan DAİŞ bayrağı nitelikli bez parçasına rağmen hakkında yeniden takipsizlik kararı verildi. Buna da itiraz ettik ama sonuç ortada. Bu şahıs hakkında herhangi bir araştırma yapılmadığını görüyoruz. Sanık Suruç katliamıyla ilgisinin olmadığını söylüyor. Emniyette yaptığını söylediği anlaşmadan ötürü böyle bir beyan verdiğini söylüyor. Suruç dosyasında bütün beyanlarını inkar ediyor. Yani emniyette verdiği beyanında Suruç Katliamı’nın faili olmasına rağmen bu beyanla kendini kurtarmaya yönelik yapılan anlaşma olduğunu söyledi. Lakin bu beyanları nasıl bir şekilde verdiğine dair bir delil sunmuyor. Niye böyle bir beyanda bulunmuş, anlaşmayı kimle yapmış ve ne şartlar altında yapmış bunları söylemiyor. Susma hakkını kullanıyor. Konuştuğu zamanda ailelere ve avukatlara tehditlerde bulunuyor. Kendisinin kurban seçildiğini söylüyor. Ama dosyayı aydınlatacak bir beyanda bulunmuyor. Suruç ve Ankara katliamlarında var ama kendisini mağdur durumuna sokup, bu dosyadan kurtulma derdinde. Dosya içinde diğer bağlantılar tespit edilmemiş. Bu dosya sadece Şahin üzerinden yürütülmemeli.” 

DAVUTOĞLU DİNLENMELİ

Mevcut eksikliklerle dosyaya dair karar verilmesinin kamu vicdanını tatmin etmeyeceğini dile getiren İzol, “Çünkü dosyanın içinde iki firari sanık var. Ankara Gar Katliamı’na gelen farklı, Suruç patlaması davasına gelen farklı belgeler var. Bu çelişkiler çözülmeden bir karar verilmesi adaleti sağlamayacaktır. Sanık Şahin’in SEGBİS ile duruşmaya katılması kabul edilemez. Öncelikle bunların aşılması gerekiyor. Eğer bir karar verilecekse, vicdani ve hukuki bir karar verilmesi gerekiyor. Bu dosyada dönemin başbakanı Davutoğlu’nun açıklamaları var. Bu açıklamalar Suruç katliamını aydınlatacak açıklamalardır. Tanık olarak dinlenmesini istedik. En doğal hakkımız. Eğer delil arayacaksak en yetkili olan şahsın ağzından çıkanların değerli olduğunu düşünüyoruz. Davutoğlu’nun dinlenmesi talebimiz hep reddedildi” ifadelerini kullandı. 

ALAGÖZ NASIL GELDİ? 

Avukat İzol, yine canlı bomba Abdurrahman Alagöz’ün Suruç’a ve Amara Kültür Merkezi’ne girişine kadar ki sürece dair bilgi sahibi olmamalarını kaydetti. Bombacının Suruç’a nasıl geldiğine, hangi bağlantılarla geldiğine ilişkin bir tespit olmadığını dikkati çeken İzol, “Alagöz hakkında ‘terör nitelikli kayıp şahıs’ olarak arandığına dair fotoğraf ve istihbarat bilgileri mevcut. Böyle bir durum söz konusu iken Alagöz’ün Suruç’a kadar gelmesi ilginç. SGDF’li gençler gelirken tüm kontrol noktalarına takılıyor, üstelerine kadar aranıyorlar ama failin Suruç’a gelişine kadarki sürece dair bir tespit yok. Suruç küçük bir yer, siz failin nasıl geldiğini nasıl tespit edemiyorsunuz? Sadece bir motosikletle geldiği söyleniyor. Kimde kaldığı, nerede kaldığı, kaç gün kaldığı gibi tespitlerin olmaması mümkün değil” dedi. 

ANKARA KATLİAMI 

Suruç Katliamı ile Ankara Gar Katliamı dosyalarını kıyasladıklarında, dosyanın Gar Katliamı'nın ek bir dosyası gibi durduğu eleştirisinde bulunan İzol, Suruç Katliamı'yla ilgili araştırılmasını istedikleri şahısların araştırılmış olması halinde Gar Katliamı’nın yaşanmayacağını savundu. “Bu dosyayı gölgeleyerek, delilleri araştırmayanlar Ankara Gar patlamasının önünü açtı. Her iki patlamayı gerçekleştirenler aynı kişiler” diyen İzol, şunları ekledi: “Suruç patlamasında canlı bomba üzerinden yol gidilmeye çalışıldı. Canlı bombanın yargılanması mümkün değil. İki patlamanın failleri arasındaki bağlantıların tespit edilmemesinin imkanı yok. Şimdiye kadar tespit edilen bir tek irtibat yok. Ne Yakup Şahin’in ne Abdurrahman Alagöz’ün. İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin tape kayıtları var. Dinleniyorlar, takip ediliyorlar, buna rağmen birçok eylemi gerçekleştirebiliyorlar. Bu çok ilginç. Yine İçişleri Bakanı’nın 'yakaladım' dediği şahıslar ile dosyanın bir alakası yok. Bu da çok ilginç.”

‘TAKİPÇİSİYİZ’

Av. İzol, İçişler Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın dosyaya müdahillik talebinde bulunmamaları da eleştirdi. İzol, “33 vatandaşınız katlediliyor ama siz dosyaya müdahil olma talebinde bile bulunmuyorsunuz. Kamunun burada manevi bir zararı yok mu? Bu davanın asıl takipçisi bakanlığın kendisi olmalıydı. Tek tutuklu sanık ve iki firari sanık ile dosyayı karara bağlamak, dosyayı kapatmak, adil bir karar vermemek anlamına gelir. Biz bunu önlemeye çalışıyoruz. Bu dosyada adil yargılama ilkesi ihlal edilmekte. Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz” diyerek, dosyanın takipçisi olmaya devam edeceklerini kaydetti.

MA / Barış Polat