“Adalet mülkün temelidir” ibaresinin olduğu büyük puntolu yazının hemen önünde bir kadın, ellerini semaya açarak şu soruyu soruyor, “Allah’ım adalet, zalim ve güçlülerin eline geçmiş, görmüyorsun?” Bu ses Urfa Adliyesi’nden başlayıp tüm kente yayılıyor. Kör vicdanlara, sağır kulaklara sesleniyor. “Adalet Saraylarını” temelinden sarmak isteyen o ses, yakın zamanda bir katliama tanık olmuş Emine Şenyaşar’ın sesi.  

Adalet ve tarafsızlığı temsil eden, zalimlerin karşısına adalet kılıcıyla dikilen Tanrıça Themis, Antik Yunan’dan Urfa’ya uzanıp Emine Şenyaşar ile vücut buluyor. Emine Şenyaşar, “Adalet terazisinin ne zaman mazlumlardan yana ağır basacağını bilmiyorum ama bunun için mücadele ediyorum” sözleriyle verdiği mücadeleyi anlatıyor. 

2018 Genel Seçimleri’nden önce sadece Urfa’nın Suruç ilçesinde esnaf olarak tanınan Şenyaşar ailesinin, bir günde değişen hayatları Türkiye’nin yakın dönem siyasetinin yansımalarını gözler önüne seriyor. 

Tüm Türkiye, ayrıştırıcı ve ötekileştirici politik söylemlerin bir aileye nasıl tezahür ettiğine tanıklık ediyor. 

KAYBEDİLEN BİR AİLE 

14 Haziran 2018 tarihinde AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız, esnaf ziyaretine çıkmış ve yanına aldığı akrabaları ve korumalarıyla birlikte Şenyaşar ailesine ait işyerine gelmiş ve burada cereyan eden olaylar sonucu Şenyaşar ailesinden 41 yaşındaki 2 çocuk babası Celal Şenyaşar, 36 yaşındaki Adil Şenyaşar ağır yaralanıyor, ailenin diğer fertleri Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar da çeşitli yerlerinden yara alıyor. Çocuklarının başına gelen olayı duyan baba Hacı Esvet Şenyaşar (67) ve anne Emine Şenyaşar ise, Suruç Devlet Hastanesi’ne giderek oğullarını görmek istiyor, ancak anne Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde eşi ve iki oğlu linç edilerek öldürülüyor. 

Valinin, emniyetin ve bakanın bulunduğu hastaneye Yıldız ailesi fertleri uzun namlulu silahlarla giriyor, baba ve iki çocuğu Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde katlediyor. Suruç Mezarlığı’nda yan yana kazılan 3 mezara cenazeler defnedilirken, polis halka biber gazı ve tazikli su ile saldırıyor. Saldırı altında 3 cenaze yan yana toprağa veriliyor. Emine Şenyaşar’ın “Oğullarım kurban olduklarım, oruçluydular, aç gittiler” diyerek yaktığı ağıtlar hiç dinmiyor. 

Sonrasında ise ölenler Cumhurbaşkanı tarafından “terörist” ilan ediliyor. “Bize yaptıkları bu katliamdan sonra Suruç’ta daha çok güçlendiler” diye isyan eden Emine Şenyaşar, katillerin korunduğunu ifade ediyor ve “Onlar, ‘Devlet de bizim memleket de’ diyorlar. Suruç’ta herkesin üzerinde terör estiriyorlar” diye sürdürüyor sözlerini. 

YARGININ İKİ YÜZLÜLÜĞÜ

Gözyaşları bir an olsun dinmeyen anne Şenyaşar’ın örülen korku duvarlarına karşı tek başına verdiği adalet mücadelesine tanık oluyoruz. İlk olarak 2019’un Eylül’ünde “15 ay geçti, katilleri neden tutuklamıyorsunuz” diyerek savcının karşısına dikilen Emine Şenyaşar, savcının tavırlarını “Ben ağlarken o benim yüzüme gülüyordu” diye ifade ediyor yaşadıklarını. Kimse onu dinlemiyor. “Artık sabredecek gücüm kalmadı” diyerek oturma eylemine başlayan Emine Şenyaşar’a o gün savcı söz vermek zorunda kalıyor. 

Oturma eyleminden 8 gün sonra ise Enver Yıldız, 50 kişilik koruma ordusuyla sözde gövde gösterisi yaparak teslim olmuyor ve tutuklanıyor. Daha önce telefonu dinlemeye alınan Enver Yıldız’ın “Ben evde oturuyorum, kimse gelip bir şey sormuyor. Zaten bu savcı biraz sıkıntılı, değişsin gidip teslim olacağım” dediği kayıtlar ise, hafızalardaki yerini korumaya devam ediyor. Hastane yaşanan katliamın görüntüleri ise bir şekilde kaybettiriliyor. Yargı sürecindeki eksik ve şüpheler ise, Enver Yıldız’ın “savcı değişsin teslim olacağım” cümlelerinde yatan gerçek gibi annenin karşısına dikiliyor. 

TEK DERDİ ADALET

Eylemini Urfa AKP İl Başkanlığı önüne taşıyan anne Şenyaşar, burada da katilleri koruyup saklayanların karşısında dikiliyor. Tek başına oturma eylemi yapan anne Şenyaşar, burada gözaltına alınıyor ama bu da onu durduramıyor. Adalet arayışını 9 Mart günü tekrar Urfa Adliyesi önüne taşıyor. “Eğer adalet buradaki taşların altındaysa onu çekip çıkaracağım” diye üzerine “Adalet” yazdığı bir kağıtlarla arayan annenin eylemi devam ediyor. 

Anne Şenyaşar, sabah güneş doğmadan namazını kılıp, kilimiyle birlikte evden çıkıyor. Adliyeye vardığında insanlar yeni yeni gelmiş oluyor. Kilimini serip adliye önüne otururken, merakla onu izleyen gözlere derdini anlatmaya çalışıyor. Tek derdi ise adalet. Anlatmaya başladıkça yaraları tekrar açılıyor. Gözyaşlarını tutamıyor. Ağıtlarıyla adliye bahçesini inletmeye başlıyor. “Çocuklarımı, eşimi öldürenler dışarda ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar. Mahkemede karşımıza çıkıyorlar. Bu kadar zulümden sonra hala peşimizi bırakmadılar” diye haykırıyor. 

DİNMEYEN GÖZYAŞLARI 

Adliye önünden geceleri de her ne kadar ayrılmak istemese de sağlığı ve yaşı buna el vermiyor. Mesai bitiminde işlerini bitirmiş, telaşla evlerine yetişmeye çalışan memurların arasına karışarak kilimini toplayıp evine dönüyor anne Şenyaşar. Evine girer girmez öldürülen oğlu Celal Şenyaşar’ın çocukları babaannelerine sarılıyor. Torunlarının hepsini kucağına alıp tek tek öpüp koklarken de gözyaşlarını tutamıyor. 

Şenyaşar “Katillerin cezasız kalmaları bana ağır geliyor. Gözyaşlarımı ancak adalet dindirir” diyor. Gözlerinin artık eskisi gibi görmediğini, gözü için her gün ilaç kullandığını söyleyen anne Şenyaşar, “Benim gözüm görmüyor ama Allah beni görüyor, ondan başka da kimsem yok” diyerek adalet arayışında yalnız kalmasından hayıflanıyor. Gün boyu adliye önünde abdest alacak yer bulamamasından kaynaklı eve gelince kaza namazını kılan anne Şenyaşar namazdan sonra ettiği dualarda da adalet istiyor. 

UYUMAK İÇİN İLAÇ KULLANIYOR

Namazından sonra yemek yemeye oturan anne Şenyaşar, yemeğini yerken bile dalgın gözlerle izliyor etrafı. Sofra kalkıyor, çay geliyor ama anne Şenyaşar hala dalgın. “Artık uyumak için bile ilaç kullanıyorum” diyen anne Şenyaşar, geceleri de uyuyamadığını ifade ediyor. “Dayanacak sabrım kalmadı. Bize bunu yaşatanlar rahat rahat gezmesinler. Cezalarını bulsunlar” diyerek tamamlıyor sözlerini.

Sabah tekrar eylem için hazırlanıyor Emine anne. Yaşanan olaydan yaralı olarak kurtulmayı başaran oğlu Ferit Şenyaşar ise arabayı kullanırken, “Artık bu bizim mesaimiz haline geldi. Adalet yerini bulana kadar annemle beraber adliye önüne gideceğim her sabah. Asla vazgeçmeyeceğiz” diyor. 

Yol boyunca ise, her gün olduğu gibi sessizlik hakim.