Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük Türkiye ve desteklediği güçlerin saldırıları devam ediyor. Bölgeye dönük havadan Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ve karadan gerçekleşen saldırılarda 20 günde aralarından çocuk ve kadınların da olduğu 13 sivil yaşamını yitirdi, birçok kişi ise yaralandı. 8 Ocak’ta Kobanê’nin Elîşar, Til Hacib, Qeremox, Xanî, Serzûrî ve Gultepe köylerinin bombalanması sonucunda bir kişi yaşamını yitirdi, 12 kişi ise yaralandı. Kobanê’ye dönük saldırıların Kobanê’nin DAİŞ’ten özgürleştirilmesinin 7’nci yıldönümünde artması dikkat çekti.  

Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Basın Merkezi Sorumlusu Ferhad Şamî, 2021 yılında bölgeye dönük gerçekleşen saldırıları, son günlerde Kobanê, Til Temir ve Zirgan’da gerçekleşen saldırıların amacını ve bölgede bulunan garantör devletlerin sessizliğini Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. 

DAİŞ VE TÜRKİYE SALDIRILARI

Kuzey ve Doğu Suriye’de 2021 yılının saldırı ve saldırılara karşı gösterilen direnişle geçtiğini belirten Şamî, mücadeleleri için önemli bir yıl olduğunu söyledi. Dört bir yandan gerçekleşen saldırıların halkların birlikte gösterdiği ortaya koyduğu direnişle durdurulduğunun altını çizen Şamî, “DAİŞ’e karşı yüzlerce operasyonun gerçekleştiği bir yıl oldu. Kuzey ve Doğu Suriye bütün dünya için önemli bir mevzi. Özerk Yönetim DAİŞ ve diğer çetelere karşı mücadele etmezse bu herkes için olumsuz bir durum olur. Herkes dikkatini bu bölgeye vermiş durumda ve halkların göstermiş olduğu mücadeleye saygı gösteriyor. DAİŞ’in yanı sıra bölgeye saldıran bir diğer güç ise Türkiye oldu. Bölgede gerçekleşen DAİŞ saldırılarına paralel Türkiye’nin de saldırıları arttırması tesadüf değil. 2021 yılı boyunca Kobanê başta olmak üzere birçok yerde saldırılar oldu. Bu bir zincir şeklinde tüm yıl devam etti. Bölge halkları, DAİŞ ve Türkiye’nin saldırılarına karşı, kalıcı bir barış için QSD öncülüğünde mücadelelerini büyüttüler. 2021 yılının yayınladığımız bilançosuna bakıldığında muhteşem bir direniş gösterildiği görülecektir” ifadelerini kullandı.

AMAÇ HALKLARI KORKUTMAK

Til Temir, Zirgan ve Kobanê’ye dönük 2021 Aralık ayında başlayan saldırıların devam ettiğini belirten Şamî, şunları söyledi: “Birçok bölgede, farklı yöntemlerle saldırılar oluyor. Bölgede ajanlaştırma faaliyetleri var. Bu saldırıların birçok amacı var. Yapılan saldırıların çoğu silahlı güçlere değil, sivil halka dönük. Bu bölgenin önde gelen insanları hedef alındı. Saldırıların amacı halkı korkutmaktır. Halkın geri adım atmasını, Özerk Yönetime destek vermesini engellemek istiyorlar. Til Temir ve Zirgan’da gerçekleşen saldırılar sıradan saldırılar değil. Orada Asuri, Ermeni, Hıristiyan inancına mensup yurttaşlar yaşıyor. DAİŞ’te Ermeni, Ezidi halklarını katletti. Şuan benzer bir yöntem ile bölgede yaşayan halkları saldırılarla göçe zorlamak istiyorlar. Halkların topraklarını terk edip göç etmesini istiyorlar. Özerk Yönetim bu bölgeleri işgal altından kurtardığında, birçok kişi evlerine döndü. Yeniden onları evlerinden çıkarmak istiyorlar. Ellerine geçerse toplu katliamlar da yaparlar.”

HALK BAŞ EĞMEZ

Kuzey ve Doğu Suriye’de 20 Kasım 2021 tarihinden bu yana 13 sivilin hava saldırılarında yaşamını yitirdiğini ifade eden Şamî, onlarca kişinin ise saldırılarda yaralandığını sözlerine ekledi. Son 20 gündür bölgeye dönük gerçekleşen saldırıların arttığına dikkati çeken Şamî, “Kobanê’de TEVDEM üyesi gençler hedef alındı. 5 genç yaşamını yitirdi. Özerk Yönetimin temeli devrimci gençlere dayanıyor. Bunu bildikleri için gençlere saldırıyorlar. Sadece QSD’den korkmuyorlar, gençlerden, kadınlardan da korkuyorlar. Örgütlü olan kim varsa çocuk, kadın, genç elinde silah olsun ya da olmasın fark etmez hedef alıyorlar. Çünkü örgütlü olan insanlar hiçbir zaman baş eğmez. Bundan korktukları için saldırıyorlar” dedi. 

‘KOBANÊ’NİN ÖZGÜRLÜĞÜ KABUSLARI OLDU’

Kobanê’ye dönük 2014 yılında DAİŞ’in başlattığı saldırıların 27 Ocak 2015’te püskürtüldüğünü belirten Şamî, Kobanê’nin özgürleşmesinin 7’nci yıl dönümünde saldırıların artıyor olmasının tesadüf olmadığını kaydetti. DAİŞ’in Kürt ve enternasyonal gençlerin direnişi karşısında bozguna uğradığını hatırlatan Şamî,  “Türkiye o dönem de Kobanê’nin DAİŞ’in eline geçmesi için elinden geleni yaptı. Kobanê projelerini gerçekleştirmeleri önünde önemli bir engeldi. DAİŞ 7 yıl önce başaramadı, Türkiye şimdi kendisi başarmaya çalışıyor. DAİŞ’in bozguna uğratılması özellikle Tayyip Erdoğan için kabus oldu. Hayalleri Kobanê’nin düşmesi ve DAİŞ’in eline geçmesiydi. Bölgeye dönük saldırı gerçekleştiren bütün çeteler bir bir bozguna uğratıldı. Çaresiz kalan Türkiye direk kendi güçlerini bölgeye saldırttı ve işgal etmek istedi” diye konuştu. 

PSİKOLOJİK SAVAŞ

Kobanê’ye dönük saldırıların amacına ulaşamayacağını dile getiren Şamî, şöyle konuştu: “Askeri, siyasi ve ekonomik açıdan bölgede bütün halklar geleceklerini Özerk Yönetim ile görüyor. Kobanê halkının direnişi halkların 'karanlığa teslim olmayacağız' çığlığıydı. Kobanê olmasaydı, DAİŞ şuan geniş bir bölgeye dağılmış olacaktı. Özerk Yönetim ilanından sonra psikolojik savaş başlatıldı. Bölgede halkların Özerk Yönetim’den uzak kalması için ellerinden geleni yaptılar. İlk başta ekonomik olarak halkı kendilerine muhtaç etmeyi hedeflediler. Ancak bu yönde amaçlarına ulaşamadılar. Bunun üzerine istihbarat ile halklar arasına kindar tohumlar ekmeye başladılar. Son günlerde basın aracılığıyla birçok yalan haber paylaşılıyor. 2 günde bir ‘Şu kadar terörist öldürdük’, ‘Saldırı oldu karşılık verdik’ gibi doğru olmayan haberler paylaşılıyor. Biz işgale karşıyız ve bu işgale karşı yaptığımız her eylemi sahipleniyoruz. Ancak yapmadığımız bir eylem olduğunda bunun doğru olmadığını kamuoyu ile paylaşıyoruz. Son günlerde paylaşılan haberlerin tamamı yalandan ibarettir. Yalan haberlerin amacı halkı korkutmak. Bir diğer amacı ise Türkiye’de milliyetçi duygulardan beslenen faşistlerin gönlünü hoşnut etmek. Birde bu haberler ile bölgede bulunan garantör güçlere ‘QSD bana saldırıyor’ demek, işgalci olduklarını gizlemek istiyorlar.” 

GARANTÖRLER SESSİZ

Kuzey ve Doğu Suriye’de aralarında bölgeyi “işgal eden” güçlerinden olduğu birçok kesimin kendilerini garantör olarak lanse ettiğine dikkati çeken Şamî, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu güçlere baktığımız zaman Rusya, İran, Türkiye ve uluslararası koalisyon ön plana çıkıyor. İdlip’te işgalci Türkiye kendini bir garantör olarak görüyor. Ancak çıkarlar doğrultusunda uluslararası güçler şuan buna ses çıkarmıyorlar. Kuzey ve Doğu Suriye’de ise Rusya ve Amerika bulunuyor. Kendilerini garantör olarak lanse ettiler. Garantör ülkeler bölgede rollerini oynasalar önemli bir yere sahipler. Ancak bu güçlerin işgalci olan güçler ile değil, bu halkın savunmasını yapmaları gerek. Son dönemde artık işgalci Türkiye bu garantör güçleri de tanımıyor. Onların gözü önünde saldırılarını gerçekleştiriyorlar. Garantörler ağızları ile bu saldırıları durdurmak istediklerini söyleseler de pratikte henüz buna dönük bir adım atmış değiller. Garantörlerin görevi bölge halklarının güvenliğin sağlamaktır.”  

‘HALKIMIZI KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Bugüne kadar Kuzey ve Doğu Suriye’yi QSD’nin koruduğunun altını çizen Şamî, son olarak şunları söyledi: “Halkımızı 2021’de olduğu gibi 2022 yılında da korumaya her şartta devam edeceğiz. Bizim görevimiz halkı korumak. Biz bu halkın evlatlarıyız dışarıdan kimse gelip bizi korumaz. Kendi kendimizi korumamız gerekir. Bizim esas 3 amacımız var; işgal edilen yerlerde işgali sonlandırmak istiyoruz. DAİŞ’in tamamen yok edilmesini sağlamak ve bölgede huzuru artırmak, her alanda halka daha iyi imkanlar sunmak istiyoruz. Halkın kendi kendini yönetmesini amaçlıyoruz.”