Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin 27-28 Eylül tarihleri arasında 300 delegenin katılımıyla Hesekê’de organize ettiği Uluslararası Su Çalıştayı sona erdi. Cizre Bölgesi Yerel Yönetimler ve Çevre Komitesi tarafından düzenlenen çalıştayda sivil toplum kuruluşları, uluslararası insani yardım örgütleri, ekoloji dernekleri ve hukuk platformları yer aldı. 

İkinci gününde Rojava Üniversitesi ile Fırat Araştırma Merkezinden isimlerin katılımıyla bölgedeki su kaynakları ve devletlerin su politikaları tartışıldığı çalıştayın 4’üncü oturumunda konuşmacı olarak Kuzey ve Doğu Suriye Sağlık Çalışmaları Koordinatörü Neha Ching, Biyoteknoloji Uzmanı Dr. Mistefa Elem Horo, Çevre Mühendisi Arcan İbo ve Sağlık Biyoteknolojisi Uzmanı Heyder Seyfi katıldı.

Konuşmacılar, su sorununu küresel iklim değişimi, azalan kaynaklar, su politikalarının siyaset ve ekonomiye etkileri, gıda güvenliği ve uluslararası hukuk bağlamında masaya yatırıp, değerlendirdi. Katılımcılar, Türkiye’yi Fırat Nehri suyunu keserek Suriyelilere, Iraklılara ve diğer komşu ülkelere dönük “düşmanlık politikası” yürütmekle suçlayıp, bu durumu “insanlık suçu” olarak tanımladı. 

GÖRSELLERLE SU SORUNU

Çalıştayda Türkiye’nin su politikalarının Kuzey ve Doğu Suriye’deki sonuçlarını gözler önüne seren bir  fotoğraf sergisi de açıldı. Fotoğrafçılık Derneği Eş Başkanı Ehmed Mardini, sergi le bölge halkının içme suyu temin etmede çektiği zorluklar, Fırat Bölgesi doğasına zararları ve su sorununun Özerk Bölge ve Suriye genelinde hayvanlar ve doğa üzerindeki etkileri olmak üzere üç temel konuya dikkat çekmek istediklerini dile getirdi. 

ÇÖZÜM YOLLARI 

Çalıştayın 5’inci bölümüne Rojava Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Görevlisi Heval Fatimi, Mühendis Azad Eli, Jeoloji Izmanı ve Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eş Başkanı Jozêf Lehdo ve Avusturya Kürt Çalışmaları Birliği'nin Genel Sekreteri Thomas Schmidinger yer aldı.

Bu bölümde alternatif su kullanımı ve su güvenliği üzerindeki etkileri, temel su kaynaklarının durumu, suyun azalmasının tehlikeleri ve su güvenliğinin sağlanması için çözüm yolları ve imkânlar tartışıldı.

ÖNERİLER

Konuşmacılar, suyun kuyu kazılması ya da su kanallarından tarım arazilerinin sulanması gibi bilimsel olmayan yöntemlerle kullanılmasının, ihtiyaç anında suyun kullanılma şansını azalttığına, çevre ve bölgeyi olumsuz etkilediğine dikkati çekti. Konuşmacılar, içme ve sulama suyunun doğru kullanılması, Dicle ve Fırat nehirlerinde gerekli miktarda su depolamak ve kuyuların aktif kullanılması önerileri sunuldu.

SUYUN BİR SİLAH ARACI OLARAK KULLANMASI KINANDI

Düzenlenen oturumların ardından çalıştay açıklanan sonuç bildirgesi ile sona erdi. Tertip Komitesi Üyesi Dr. Ebdullah Mistefa tarafından okunan sonuç bildirgesinde şunlar kaydedildi: 

“* Türk devletinin Suriye ve Irak’a karşı suyu bir silah aracı olarak kullanması sert biçimde kınanmıştır.

* Türk devletinin uluslararası hukuku hiçe sayan uygulamalarına ilişkin hazırlanacak bir rapor BM, AB, diğer hukuki ve insani kurumlara sunulacaktır.

* Uluslararası kamuoyu Türk devletinin suyu savaş aracı olarak kullanmasına engel olmak için baskı kurmalıdır. 

* Türk devletinin suçlarının yargılanması için uluslararası ceza mahkemesinde dava açılmalıdır.

* Çalıştayın sonuç bildirgesi ilgili sivil toplum kuruluşları ile paylaşılmalıdır.

* Türk devletinin işlediği suçlara karşı uluslararası kamuoyunun insani görevini yerine getirmesi gerekiyor. Özellikle kamplarda yaşayan insanlara karşı işlenen suçların durdurulması için bir an harekete geçilmelidir.

* Çalıştayda verilen tüm seminerler ve yürütülen tartışmalar kayıt alınmalıdır.

* Özerk Yönetim’in su sorunlarını diyalog yoluyla çözmesi için çağrıların yapılması kararı alınmıştır.

* Su kaynakları yaratmaya yönelik projelerin desteklenmesi gerektiği ifade edilmiştir.

* Kuzey ve Doğu Suriye’deki su krizinin etkilerinin azaltılması için insani ve hukuki örgütlerle maddi ve manevi dayanışma içinde olunmalıdır.

* Araştırma merkezlerinin hazırlayacağı raporların Özerk Yönetim tarafından dikkate alınması çağrısında bulunulmuştur.

* Araştırma merkezleri ve Özerk Yönetim arasında ciddi bir danışma programı çıkarılmalıdır.

* Su araştırmaları yapan merkezlerin oluşturulması için Özerk Yönetim’e çağrı yapılmıştır.

* Atık su arıtma sistemleri sayısı arttırılmalıdır.

* Alternatif enerji kaynaklarına yönelim sağlanmalıdır.

* Dicle Nehri’nin suyu susuzluk çekilen bölgelere ulaştırılmalıdır.

* Akarsuların daha fazla değerlendirileceği projeler geliştirilmeli. Akarsular Özerk Yönetim’in ilgili kurumları tarafından yakından takip edilmelidir. Havuz sistemleri ve temizleme çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

* Suyun ekonomiye etkilerini araştıracak merkezler kurulmalıdır. Su kaynaklarını koruyacak önlemler alınmalıdır.

* Çalıştayda yapılan öneriler doğrultusunda yapılacak çalışmaların izlenmesi için komite oluşturulmalıdır.

* Özerk Yönetim’in su alanında diplomasi yapacağı bir komite oluşturulması için çağrı yapılmalıdır.”