Federe Kürdistan Bölgesi yönetiminde bulunan Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) gerileme neden olan Türkiye’yle birlikte son dönemlerde attığı askeri ve siyasi adımlara tepkiler gelmeye devam ediyor. Bölgede yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Federe Kürdistanlı siyasetçi ve Duhok Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kamuran Berwarî, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu. 

KRİZ TÜRKİYE’NİN İCRAATI

Bölgedeki gergin durumun halen devam ettiğini aktaran Berwarî, tüm bölge halkının durumdan dolayı kaygılı ve rahatsız olduğunu söyledi. Berwarî, yaşananın sıradan bir gerginlik olmadığını, planlı ve sistematik bir özelliğinin olduğunun altını çizdi. Bawerî, bu durumu “Kürdistan işgal edilmiş bir ülkedir. Başûr’da (Güney) 1991’den beri bir statü var. Uluslararası anlaşmalar var ve buna göre buraya farklı devletlerin askeri giremez. Aynı zamanda uçuşa yasak bir bölge. Bu uluslararası karara rağmen Türk devleti buna uymuyor. Başûr Kürdistan’ın, hükümetin ve halkın egemenliğini tanımıyor. Yıllardır uluslararası kararları hiçe sayarak hem kara hem hava saldırılarını sürdürüyor. Aynı zamanda Irak’ın da egemenliğine saygı göstermiyor. Yaşanan gerginliğin nedeni Türk devletinin Başûr’a gelmesi, 36’dan fazla karakol kurması, askeri faaliyetlerin yanı sıra MİT ve istihbarî faaliyetleridir” sözleriyle açıkladı. 

'KDP’Lİ BİRÇOK KESİM SAVAŞA KARŞI’

KDP Lideri Mesut Barzani’nin birçok kesim tarafından “savaş ilanı” olarak değerlendirilen açıklaması üzerinde duran Berwarî, “‘Biz kardeş kavgasına son verdik’ diyen kişi Sayın Mesut Barzani idi. Barzani’den diyalog açıklaması bekleniyordu. Ancak yaptığı açıklama halk tarafından savaş ilanı olarak değerlendirildi. Şu aşamada savaş ilanı değerlendirmesini yapmak doğru değil. Çünkü barışın yolları halen tükenmiş değil. Kürdistan’ın 4 parçasındaki aydınlar, yazarlar, gazeteciler, siyasetçiler ve halk savaşa karşıdır. PKK şimdi de diyalog için hazırdır. KDP içinde ise pêşmerge, KDP’li birçok kesim ve halk savaş istemiyor. Partinin geneli savaş istemiyor. Birçok askeri yetkili savaş istemiyor ve savaşmıyorlar da. Pêşmergenin mesajı barış olmalıdır. Kim bu savaşa katılır ya da desteklerse Türk devletine hizmet etmiş olur. Böyle bir durum yalnızca Kürt ulusal çıkarlarına zarar verir. Başûr’daki kazanımlara zarar verir. Bu nedenle Mesut Barzani de yapmış olduğu bu açıklamayı değiştirmelidir. Tüm Kürt güçleri Türkiye’yi Başûr Kürdistan’dan çıkarmaya odaklanmalıdır” dedi.

SAVAŞ KÜRTLERİN YARARINA DEĞİL

Berwarî, “Birakujî” savaşlarının yarattığı tahribatlar konusunda Kürtlerin tecrübe sahibi olduğunun altını çizerek, şunları ekledi: “1964’ten bu yana Başûr’da Birakujî savaşı devam ediyor. O zamandan bu yana 40 binden fazla pêşmerge yaşamını yitirdi. Evlerin yıkılmasından, göçlere varana dek büyük acılar yaşandı. Bu nedenle farklı Kürt güçleri de arabuluculuk yapıp, sorunu diyalogla çözmeye çalışıyor. Savaş Kürtlerin de KDP’nin de Başûr’un da çıkarına değildir.” 

SORUN TÜRK ASKERİNİN VARLIĞI

Bölge halkının gerilimin Türkiye’nin kontrolünde geliştiğini düşündüğünü paylaşan Berwarî, Kürdistani güçlerden beklenenin ise savaşa taraf olmamaları, savaş karşıtı tavırlarını açık bir şekilde ortaya koymaları olduğunu ifade etti. Bu savaşa katılanlar ve destekleyenlerin halk nazarında ayıplanacak ve kınanacağını söyleyen Bawerî, “Böylesi bir savaş Başûr Kürdistan’ın zayıflamasına ve kazanımlarını kaybetmesine neden olacaktır. Başûr halkı savaşa karşıdır. Savaşı isteyenlere de karşıdır. Başûr’un sorunu PKK’nin varlığı değil, sorun işgalci Türk askerinin bulunmasıdır” diye konuştu. 

KRİZİN NEDENİ TÜRKİYE

Ortadoğu’da yaşanan krizin önemli nedenlerinden birinin Türkiye’nin faaliyetleri olduğuna işaret eden öğretim görevlisi Kamuran Berwarî, şöyle devam etti. “Kürdistan’ın dört parçasında 30 yılda yaşanan tüm krizlerde doğrudan ya da dolaylı olarak rolleri var. Libya’da, Suriye’de, Karabağ’da, Irak’ta, Kürdistan’da yaşanan krizlerin nedeni Türk devletidir. Türkiye ekonomik, siyasi, askeri olarak çok kötü bir durumda. Kendi içinde bile yasalara göre yönetilmiyor. Şimdi de kendi iç sorunlarını dışarıya taşımaya çalışıyorlar. Kendini güçlü gösterse de ne ekonomik olarak ne siyasi olarak ne de askeri olarak güçlü değil. Osmanlıcılık hayalleri de ölü doğdu. Başûr Kürdistan’da yaşanan krizin de nedeni Türkiye’dir. Başûr hükümeti hemen her açıdan Türk devletinin etkisi altına girmiş durumda. Türkiye’nin kararlarını uyguluyorlar. Başûr Kürdistan yönetimi kendini Türkiye’nin etkisinden kurtarmadıkça bir atılım yapamaz.”

‘TÜRK ASKERİ VE MİT BÖLGEDEN ÇIKARILMALI’

Berwarî, Federe Kürdistan Hükümeti’nin Irak yasalarına göre hareket etmesi ve Türkiye yerine Irak ile yakınlaşmasının gerginliğe son verebileceğini de belirtti. Bawerî, “Başûr hükümeti cesur kararlar vermelidir. Kürdistan’daki Türk askerlerini, istihbaratçılarını çıkarmalıdır. Bu kararlar alınmazsa uluslararası güçler de meseleye ciddi yaklaşmaz. Her geçen gün yenilgiye doğru gidilecek. Birçok Kürt isyanın bastırılmasında Türk devletinin müdahalesi var. DAİŞ’i Başûr Kürdistan’a saldırtan Türkiye’dir. 2017 de Başûr Kürdistan topraklarının yüzde 50’sinin kaybedilmesinin nedeni Türk devletidir. Bugün yaşanan gerginlik de Türkiye’nin planları doğrultusundadır. Osmanlı Devleti nasıl ki Hamidiye Alayları ile Kürtleri birbirlerine karşı kullandıysa, şimdi de aynısını yapmaya çalışıyor. Bu tehlikeler ise ulusal birlik çerçevesinde ortak stratejik hedeflerle bertaraf edilir” ifadelerini kullandı. 

‘ÖCALAN’IN ÇAĞRISI KÜRTLERİN ÇIKARINA’

Bawerî, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Nisan’da kardeşi Mehmet Öcalan ile gerçekleştirdiği ilk telefon görüşmesinde olası tehlikelere dikkat çekip, PKK ve Federe Kürdistan Bölgesi yönetimine ulusal birlik çağrısında bulunduğu mesajlarını da değerlendirdi. Öcalan’ın Kürt ulusal birliğinin stratejik önemine işaret ettiğini söyleyen Bawerî, “Sayın Öcalan, Kürtlerin derdini herkesten daha iyi biliyor. Tarihsel olarak Kürt tarihini incelemiş ve çok sayıda kitap yazmış. Kürtlerin derdini bilimsel ve akademik olarak anlatmış. Bu derde dermanın ne olduğunu da ifade etmiş ve kendini de buna hazırlamış. Sayın Öcalan, bir partinin başkanı olarak görülmemeli, insanlığın önderlerinden biridir. Dünyaca da tanınıyor. Bu önemli bir fırsattır.  Kürtlerin silah, siyaset, diplomasiden öte ideolojiye ihtiyacı var. Dört parçada Kürdistanlılar Sayın Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm, Demokratik Özerklik felsefesini kabul ediyor. Sadece Başûr’da bazı partiler buna karşı duruyor. Bu güçler de işgal olsun kendileri de işgalci güçlere dayanarak varlıkları sürsün istiyorlar. Ulusal birlik çağrısı bizim için ölüm-kalım meselesidir. Sorunların çözüm yoludur. Tüm Kürtlerin önündeki büyük görevlerden biridir. Bu güçler ulusal birlik için çalışmalı. Bütün Kürtlerin çıkarları bundadır” dedi.

MA/ İdris Sayılğan