Almanya muhalefetinden, hükümetin Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması girişimini ve Türkiye'deki demokrasinin her geçen gün daha da zayıflatılmasını Berlin hükümetinin göz ardı etmesine itirazlar geliyor. Federal Meclisi Alman-Türk Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun Yönetim Kurulu yaptığı ortak açıklamada Federal Hükümet’ten, muhalefete ve sivil topluma karşı uygulanan siyasi baskılara son vermesi için Türk Hükümeti nezdinde girişimlerde bulunması talep edildi.

'TÜRKİYE'DE MUHALEFET ÜZERİNDEKİ SİYASİ BASKILARA SON VERİLSİN'

Almanya Federal Meclisi Alman-Türk Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun Yönetim  Kurulu olarak, en son muhalefet partisi HDP’li siyasetçilere ve insan hakları  savunucularına karşı uygulanan baskı örneğinde olduğu gibi, Türkiye’de muhalefete ve sivil topluma karşı uygulanan ve giderek güçlenen baskı ve kovuşturmalardan kaygı duymaktayız.

Kısa bir süre önce, aralarında HDP’nin bölgesel düzeydeki yönetim kademelerinde  görevli onlarca kişi ile yerel siyasetçinin de yer aldığı 700’ü aşkın kişinin gözaltına  alınmış olması, Türkiye’de yıllardır muhalif güçlere karşı uygulanan siyasi baskının en son örneğini oluşturmaktadır.

Muhalif siyasetçilere karşı uygulanan bu güncel baskılar; düşünce, toplantı ve örgütlenme özgürlüğü gibi demokratik temel haklara  yönelik kısıtlamaları daha da derinleştirmektedir. Bugün tekrar hedef tahtasına yerleştirilmiş olan muhalefet partisi HDP, yıllardır devam  eden siyasi baskılarla karşı karşıyadır. Mayıs 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarlı talepleri doğrultusunda birçok HDP’li  milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması kapsamında, dönemin HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ve yanı sıra en az 13 HDP milletvekili gözaltına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Büyük Dairesi, 22.12.2020 tarihinde, başka nedenlerin yanı sıra, düşünceyi ifade etme özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle verdiği kararında, Türkiye’de cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını talep etmiştir.

Son dönemde gerçekleştirilen gözaltı uygulamalarını, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine başkalarının atanmasını, kısa bir süre önce Türkiye İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) kurucularından olan ve bugün eş başkanlığı görevini sürdüren Eren Keskin’e karşı verilen mahkeme kararında görüldüğü üzere, siyasi saiklerle açılan davaları ve HDP’li milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu örneğinde uygulandığı üzere, Büyük Millet Meclisi üyesi milletvekillerinin parlamenter dokunulmazlıklarının kaldırılması doğrultusunda meclis gündemine getirilen fezlekeleri, muhalefeti susturma ve sivil toplumun hareket alanını daraltma çabalarının ifadesi olarak değerlendirmek mümkündür. Almanya Federal Meclisi Alman-Türk Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun Yönetim Kurulu olarak Federal Hükümet’e sesleniyoruz ve kendisinden, muhalefete ve sivil topluma karşı uygulanan siyasi takibata son vermesi için Türk Hükümeti nezdinde girişimlerde bulunmasını ve demokrasinin ve hukuk devletinin üstünlüğü ilkesinin temel değerlerine bağlı kalınmasını sağlamak üzere etkide bulunmasını talep ediyoruz.”

'TÜRKİYE'DE MUHALEFET VE İNSAN HAKLARINA YÖNELİK SALDIRILAR ARTIK GÖRMEZDEN GELİNEMEZ'

Yeşiller Partisi adına Federal Parlamento milletvekili Cem Özdemir ve Federal Meclis Başkan Yardımcısı Caludia Roth yazılı bir açıklama kaleme aldıalr. Yeşiller Partisi adına yazılan metinde HDP'nin kapatılması talebine ve Türkiye'de demokrasinin adım adım yok edilmesine karşı Berlin hükümetinin susukun kalması eleştirildi:

Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır Türk demokrasisinin ortadan kaldırılması için çalışıyor. Ancak HDP yasağı başvurusu ile milliyetçi-muhafazakar AKP ile aşırı sağcı MHP ittifakının otokratik yeniden yapılanma politikası yeni bir nitelik kazandı. İnsan haklarına odaklanan demokratik bir parti olarak HDP, Türk hükümeti açısından önemli bir sorun. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türk-Kürt barış sürecindeki başarısızlığından bu yana, HDP ve siyasetçileri en kötü anti-demokratik saldırılara maruz kalıyor. AKP ve MHP, her gün parmağını yaraya soktuğu için HDP'den kurtulmak istiyor ve Türkiye'deki ciddi insan hakları ihlallerine çekilen dikkati dağıtmak istiyor. AKP-MHP hükümeti, HDP'yi yasaklamaya başvurarak, hiçbir güvenirliliği olmayan insan hakları planıyla gerçek yüzünü dünyadan saklamaya çalışıyor.

HDP, Türkiye'deki barışçıl, demokratik bir ortağımızdır. Türkiye'de umudunu kaybetmek istemeyen herkesin HDP ve siyasetçileriyle dayanışma göstermesini bekliyoruz. Giderek otokratikleşen Türkiye'nin artık Berlin'de göz ardı edilmemesinin zamanı geldi.

Berlin, Erdoğan'ın mafya ile bir anlaşma yaptığını kabul etmek zorunda. Biden hükümeti ile birlikte, federal hükümet ve AB nihayet Erdoğan ile net konuşmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini yeniden NATO ve Batı ittifakının güvenilir bir ortağı olarak pazarlamaya yönelik mevcut dış politika hamlesi nedeniyle, içteki siyasi baskı görmezden gelinmemelidir. Ankara'nın Berlin'den hediye ya da hafif eleştirilere ihtiyacı yok, tersine yaptırımları dışlamayan net bir duruşa ihtiyacı var.

'2021 NEWROZ'U ERDOĞAN FAŞİZMİNE KARŞI VERİLEN BİR CEVAP OLMALIDIR'

Sol Parti Federal Meclis milletvekili Helin Evrim Sommer'de yaptığı açıklamada HDP'nin kapatılma isteğine karşı Newroz'a kitlesel katılımın cevap olacağını ifade etti:

Yakın dönem Kürt siyasal hareketi halkçı-direnişçi yönünü daha da ön plana çıkararak, Newrozları, Kürtler'in özgürlük, demokrasi ve barış taleplerinin milyonlar tarafından haykırıldığı etkinliklere dönüştürmüştür.

Ancak, yaşanan tüm olumlu gelişmelere rağmen; Kürtler için Newroz başlangıçtaki anlamını koruyor. Ne bu günü bayram olarak ilan eden BM Kürtler'in bu günü bayram tadında kutlaması için kayda değer bir girişimde bulunmuş,ne de bölgenin hegamonik güçleri Kürtler üzerindeki imha siyasetinden vazgeçmişlerdir. Özellikle Türkiye ve İran hegamonyasındaki alanlarda kültürel ve fiziki imha uygulamaları giderek ağırlaştırılmaktadır. Diğerlerininde bazen açık, bazen örtülü desteğiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Rojava'daki, Şengal'deki kazanımları ve Kürtlük adına ne varsa yok etmek için yoğun saldırılar yürütmekte, adeta Dehhak zulmünü yeniden yaşatmaktadır. Bugün Erdoğan rejiminin Türkiye'de Kürt siyasetçilere, demokratlara ve HDP'ye karşı yargı eliyle uygulamaya koyduğu siyasi soykırım operasyonları bunun güncel somut örneğini oluşturmaktadır.

2021 Newroz'unun siyasi soykırım operasyonlarına verilen anlamlı bir cevap olması dileğiyle."