HABER / İDRİS YILMAZ / HASAN YOLDAŞ
23 Ekim 2011'de saat 13.41'de merkez üssü Van'ın 17 kilometre uzaklığındaki Tabanlı köyü olan, 25 saniye süren 7.2 şiddetindeki depremin 2'nci yıldönümü geride kalırken, depremin Van'da bıraktığı acı izler hala tazeliğini koruyor. 1999 Marmara depreminden sonra en büyük deprem olma özelliği taşıyan ve 37 atom bombasına eş değer tutulan Van depreminde resmi verilere göre, 644 yurttaş yaşamını yitirirken, yüzlerce bina yıkıldı. Van-Erciş karayolu üzerinde üç ayrı noktada çökme meydana gelirken, çökme nedeniyle karayolu ulaşımı belli bir süre sağlanamadı. Van merkezde, doğalgaz boru hattında meydana gelen sızma nedeniyle doğalgaz akımı kesildi. Bazı mahallelerde boru hatlarında meydana gelen patlama nedeniyle, şehrin bazı kesimlerine su verilemedi. 7.2 şiddetindeki depremin ardından artçı depremler de Vanlıların yaşadığı şokun etkisini arttırdı. Kentte bulunan çok sayıda yapının yıkılması sonucu yüzlerce kişi enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Depremin ilk saatlerinde arama-kurtarma ekiplerinin yetersizliği nedeniyle yurttaşlar el birliğiyle enkazlardan onlarca yaralıyı çıkardı. Gözyaşlarının acıyla karıştığı kentte, feryatlar ise yaşanan acı tabloyu gözler önüne seriyordu. Depremin doğa olayı olduğunu, Van'da yaşanan depremin ise devlet ve hükümet tarafından felakete dönüştürüldüğünü dile getiren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Van İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Şemsettin Bakır, 1999 yılında on binlerce insanın yaşamını yitirdiği Marmara depreminden halen ders çıkarılmadığını söyledi.
Erciş yerle bir oldu
Depremden en çok etkilenen ve neredeyse ilçenin tamamen yerle bir olduğu Erciş'te ise deprem üzerinden geçen ilk 24 saate rağmen tek bir arama-kurtarma ekibi dahi gönderilmedi. Başta ilçe merkezi ve ilçeye bağlı köyler olmak üzere yüzlerce yurttaş geç gelen acil yardım sonucu yaşamını yitirdi. Feryatların yükseldiği ilçede Pazar günü olması nedeniyle kafe ve kahvehanelerde zaman geçiren çok sayıda yurttaş yıkılan binaların altında kalarak can verdi.
Köyler kaderine terk edildi
Erciş'e bağlı köylerde yaşayan yurttaşlar ise depremin üzerinden geçen 2 gün boyunca herhangi bir destek görmeyerek adeta kendi kaderine terk edildi. Köylerde yerle bir olan kerpiç evlerin altında çok sayıda yurttaş yaşamını yitirdi. Depremin kış aylarına denk gelmesi nedeniyle dondurucu soğukların yaşandığı Van ve Erciş'te, tüm çağrılara rağmen kent "afet bölgesi" olarak ilan edilmedi. Kentin afet kapsamına alınmasına gerek olmadığını belirten hükümet yetkililerine tepkiler çığ gibi büyüdü. Hayatın durduğu kentte Türkiye ve bölge genelinde seferberlik çağrısı yapıldı. Başta Diyarbakır, Batman, Mardin olmak üzere pek çok kentte yüzlerce TIR yardım bölgeye afetzedelere gönderildi. Gelen yardımlar ile birlikte depremin acısıyla yaşama tutunan depremzedeler, bir yandan enkaz altından cansız bedenleri çıkarırken, diğer taraftan soğuklarla mücadele etmeye çalıştı.
Yetkililerin 'Evlerinize dönün' çağrısı ölüm getirdi
Yaşanan ilk depremde evleri hasar gören yurttaşlar kendilerine uzatılacak yardım elini beklerken hasar tespit çalışması dahi yaptırmayan dönemin Van Valisi Minür Karaloğlu başta olmak üzere yetkili kurum amirleri tarafından, "Tehlike geçti evlerinize dönün" çağrıları yapıldı. Çaresizce hasarlı evlerine dönen yurttaşlar 23 Ekim'deki depremin üzerinde 16 gün geçtikten sonra 9 Kasım'da saatler 21.23'ü gösterdiğinde merkez üssü Van'a 16 kilometre uzaklıkta olan Edremit ilçesinde 5.6'lık ikinci bir depremle sarsıldı. Çağrı üzerine hasarlı yapılara dönen yurttaşlar ikinci depreme de bulundukları yapıların içerisinde hazırlıksız yakalandı. Resmi verilere göre, depremin etkisiyle 2'si otel olmak üzere 25 bina, mahallelerde de birçok ev yıkıldı. Buralarda onlarca yurttaş enkaz altında kalarak can verdi.
Çareyi göçte bulanlar
Yaşanan ilk depremin hemen akabinde 9 Kasım'da meydana gelen 5.6 şiddetindeki deprem başta Van ve merkez köyleri ile Erciş ilçesi olmak üzere kent geneline ikinci darbeyi vurdu. Resmi verilere göre, yaşanan her iki depremde 644 yurttaş yaşamını yitirdi, 4 bin 152 yurttaş yaralandı ve 2 bin 262 yapı ise enkaza dönüştü. Bunların başında gelen Bayram ve Aslan otelleri ile büyük yapıların enkazı altında kalan onlarca yurttaş can verdi. Ancak, resmi kayıtların dışında ölü ve yaralı sayısının gösterilenin iki katı olduğu, 40 bin yapının ise depremden etkilendiğinin ifade edilen depremde, devlet kurumlarının müdahale noktasında yetersizliği ve yüz binlerce insanın dışarıda dondurucu soğuklara karşı çadır bile bulamadığı Van'da, yaşanan deprem adeta insanlık dramına dönüştü. Yetersizliklere çare olarak yüz binlerce yurttaş aileleriyle birlikte bölge illerine ve metropollere göç etmek zorunda kaldı. Göç etmek zorunda kalan yurttaşların Van'dan çıkışıyla beraber insansızlaşan kent merkezi adeta "hayalet şehre" dönüştü. İlgisizlikten dolayı kentten ayrılan depremzedeler, gittikleri yerlerde de sahipsiz bırakıldıklarından çaresiz kaldı. Çareyi memleketlerine geri dönmekte bulan depremzedeler kısa zaman içerisinde tekrar dönmeye başladı. Memleketlerine geri dönen depremzedeler kendi imkanlarıyla yaptıkları derme çatma barakalar ile hasarlı evlerine tekrar yerleşerek zor koşullarda yaşam mücadelesi vermeye başladı.
Çadır isteyenlere cevap gaz ve tazyikli su oldu
Öte yandan mevcut sorunlara çözüm getirme noktasında yetersiz kalan AFAD ve Van Valiliği Van'ın dondurucu soğuğunda depremzedelere "yazlık çadır" bile vermeyi çok gördü. Yazlık bir çadır almak için her seferinde AFAD'ın kapısına dayanan depremzedeleri, polisler valiliğin talimatıyla gaz bombası ve tazyikli suyla müdahale ederek darp etti. Son yılların en dondurucu soğuğunun deprem döneminde yaşandığı belirtilen Van'da depremzedelerin kimi yol kenarında kimi de enkaza dönen evinin yanından ayrılmamak için bahçesinde sadece ellerine geçen battaniyeler ile geçirdi. Dondurucu soğukta yazlık çadırın bile bulunamadığı Van'da yazlık çadır almayı başaranlar ise soğuktan korunabilmek için çadırların içerisine soba kurdu. Çadır içlerine kurulan sobalar ise kısmen soğuğu kesse de beraberinde ölümleri de getirdi. Hem çadır kentlerde hem de mahallerde kurulan çadırlardaki sobalardan dolayı 200'ü aşkın çadır yandı. Yanan çadırlara müdahale gecikilince, çadırlar depremzedeler için birer ölüm makinesi oldu. Yanan çadırların içerisinde 11 çocuk yaşamını yitirirken çok sayıda depremzede de yaralandı.
Konteynerler de çözüm olmadı
Depremin üzerinden 5-6 ay geçtikten sonra 2012'nin Nisan ayında Van ve Erciş başta olmak üzere 32 noktada konteyner kentler kuruldu. Yazın sıcak, kışın ise soğuk olan konteynerde de durum farklı olmadı. Yardım kuruluşları ve hayırsever yurttaşlar, Van'a destek için adeta seferber olurken asıl yardım beklenen yetkili merciler ise depremin vurduğu Van'da etkili olan soğuk hava ve kar yağışına rağmen adeta Van'da sorun yokmuş gibi açıklamalarda bulunarak durumu geçiştirdi. Tüm eksikliklerin yanında yaşanan depremlerde Van merkez ve Erciş'te özel hastaneler de dahil büyük oranda hasar gördüklerinden, hastaları bile yaşanan yıkıcı depremin verdiği hasarlar nedeniyle kabul etmedi.
'Devlet ve AKP depremi afete çevirdi'
Depremle beraber oluşan sorunların hala çözülmediğinin altını çizen TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Şemsettin Bakır, depremin doğa olayı olduğunu, ancak devlet ve hükümetin Van'da bunu felakete dönüştürdüğünü vurguladı. Depremde ilk hasar gören yapıların kamu kurum ve kuruluşları olduğunu belirten Bakır, bunun da Türkiye'nin depreme ne kadar hazırlıklı olup olmadığını gözler önüne serdiğini ifade etti. Van depreminin ardından, belli çevreler hariç, tek yürek olma durumunun yaşandığını belirten Bakır, duyarlı insanların ellerinden gelen yardımları yapmak için bir çaba içerisine girdiğini kaydetti. Resmi verilere göre, Van'a gönderilmek üzere duyarlı kesimler tarafından tonlarca gıda ve giysi ile 3 milyar 600 milyon TL'nin de gönderildiğini belirten Bakır, "Bu paranın nereye harcandığı konusunda tereddütler var. Dağıtılan eşyaların üzerinde fazla durmanın bir anlamı yok. Ama gelen o kadar paraya ne olduğu hakkında net bir bilgi yok. Bu paraların nereye gitti kimse bilmiyor" diye konuştu.
'TOKİ'ler afetzedelere maliyetinin 2 kat üstünde satıldı'
Deprem döneminde TMMOB Van İKK Sekreteri olduğunu ve TMMOB Diyarbakır İKK ile ortak bir çalışma yaptıklarını aktaran Bakır, depremin çıkış aşamasına ilişkin yapılan araştırmada yapıların büyük bir çoğunluğunda mühendislik hizmetinin olmaması, denetim yapılmaması ve kullanılan malzemenin yetersiz olmasından kaynaklı olduğunu dile getirdi. Van'da yaklaşık olarak 40 bin civarında konutun depremden etkilendiğini buna rağmen sadece yaklaşık 17 bin konutun yapıldığını söyleyen Bakır, "Yapılan TOKİ konutları 2012 Ağustos ayında bitirilerek depremzedelere verilme sözü verildi. Ancak, depremin ve verilen sözlerin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen halen depremzedelerin konut sorunları çözülmüş değil ve yapılan TOKİ konutlarının da eksiklikleri bitirilmedi. Yapılan TOKİ konutları Vanlı afetzedelere maliyetlerinin çok üzerinde satıldı. Bir konutun maliyeti 49 bin TL iken bu yapılan 98 metrekarelik TOKİ konutları depremzedelere 75 bin TL'den satıldı. Evsiz kalan depremzedelerin bir kısmı çaresizce bu konutlara yerleşmek zorunda kaldı" diye belirtti.
'TOKİ'ler seçim odaklı stratejik yerlere yapıldı'
Deprem sonrasında yapılması gereken ve devlet tarafından vaat edilen birçok şeyin yapılmadığını vurgulayan Bakır, "Depremde en büyük zararı Van esnafı gördü. Esnafların işyerleri aylarca kapalı kaldı. AKP esnaflara gereken desteği sunma sözü verdi. Ancak ertelenen SSK primlerinin bir yıl sonra toplu olarak istenmesi ve verilen kredi sözlerinin yerine getirilmemesinden dolayı esnafların büyük bir bölümü iflas etti. Yapılan TOKİ konutlarında işçi olarak Vanlı ve bölgenin insanları çalıştırılmadı. TOKİ için inşaat malzemesinin tamamına yakını batı illerinden getirildi. Soğuk kış koşullarında dışarıda ve yazlık çadırlarda kalan depremzedeler için konteyner getirilmedi. Van'ın 3 merkezinde yapılan TOKİ siteleri de siyasi amaçlı noktalara yapıldı. Bu şekilde kentin nüfus ve oy oranını bölmek için stratejik yerlere TOKİ siteler yaptı. Aslında TOKİ sitelerinin yapıldığı yerler Van'ın demografik yapısına aykırı olan yerler ve bu seçimlerde oy dağılımıyla oynamak için seçildi" dedi.
'Kış mevsimi dışarıda geçirildikten sonra konteyner getirildi'
Kış ayında yaşanan depremlerde kış bitene kadar depremzedelerin kendi hallerine bırakıldığını, kışın ardından konteyner kentlerin kurulmaya başlandığını söyleyen Bakır, "Konteyner kentlerin kurulmamasından dolayı yüz binlerce insan başka illere göç etme zorunda kaldı" dedi. Birinci depremin hemen ardından valilik başta olmak üzere gerekli inceleme yapılmadan evlere geri dönüş çağrısının yapıldığını hatırlatan Bakır, bu çağrıyı STÖ olarak kendilerinden yapılmasının istendiği, ancak bunu kabul etmediklerini dile getirdi. Bu çağrıya kanarak evlerine dönen çok sayıda yurttaşın ikinci depremin ardından yıkılan yapıların altında kalarak can verdiğini söyleyen Bakır, "Uzun bir süre köylere gidilmedi. Köyler adeta kaderlerine terk edildi. Bu köylerin ekmek ihtiyaçları bile karşılanmadı. Daha sonra bu köylere ulaşıldı ve az da olsa yardımlar yapılmaya başlandı" dedi.
YARIN: Depremzedelerin durumu, depremin yakın tanığı gazeteci ve sağlıkçılar…