Halkların Demokratik Partisi (HDP) Emek Komisyonu, 1 Mayıs İşçilerin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla yazılı açıklama yayımladı. Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse imzasıyla yayımlanan açıklamada, “Dayanışmayla, birbirimize el vererek, kendi içimizde ağlar örerek, kendi kaderimizi kendi ellerimize alacağız. Yeni bir yaşam örmek için bu 1 Mayıs’ta her yerdeyiz” mesajı verildi. 

Açıklamada, “Dünya ve Türkiye halklarının 1 Mayıs’ı koronavirüs (Kovid-19) eşliğinde, emekçilerin haklarına, özgürlüklerine, hayatlarına, demokrasiye karşı girişilmiş bir saldırı dalgası altında karşılıyor” denilerek, “Bu 1 Mayıs’ta salgın, tüm dünyada ve Türkiye’de kapitalist krizin derinleşmesiyle birlikte keskinleşen bir sınıf mücadelesi olarak yaşanıyor. Ne dünyada ne de Türkiye’de yaşanan kriz salgın nedeniyle ortaya çıkmadı. Zaten ağır bir ekonomik kriz yaşanırken, salgın bu krizi derinleştirdi. Hükümetler, sermayeyi önceleyen paketler ile önce ‘ekonomi’ diyerek ‘halk sağlığını’ hiçe saydı” ifadelerine yer verildi.

TÜRKİYE DE AYNI YOLDA 

“Trump (ABD Başkanı Donald Trump), salgınla mücadelenin ekonomik faturası, hastalıktan daha kötü derken, Trump’ın faşist Teksas valisi, ‘ekonomi çökeceğine yaşlılar ölsün’ diyerek dünya egemenlerinin yaklaşımını ortaya koydu. İngiliz emperyalizminin Başbakanı sağcı Boris Johnson da ‘bırakalım yaşlılar ölsün, toplum bağışıklık kazansın, para da cebimizde kalsın’ diyenlerdendi” hatırlatması yapılan açıklamada, “Ne yazık ki Türkiye’deki yönetim anlayışı da aynı yolda ilerliyor. Tekçi rejim ‘Evde kal’ diye kampanya düzenleyip, sorumluluğu halka, bireylere yüklüyor. ‘İhracat-üretim’ diyerek, sermayeyi gözetip, milyonlarca işçiyi çalışmaya mecbur ediyor. Bu, adı konulmamış bir ‘sürü bağışıklığı’ uygulamasıdır” denildi.

SAĞLIK SİSTEMİ KRİZİ

“Bu salgın aynı zamanda sağlık sistemi krizidir” diye belirtilen açıklamada, sağlık sisteminde yaşanılanlar şu şekilde özetlendi: “Kar oranlarını artırmak için, sermayeye yeni değerlenme alanı olarak sunulan, öznesi insan olan sağlık alanının kamusal hizmet olmaktan çıkarılması, ticarileştirilmesi, özelleştirilmesi, önleyici sağlık hizmetlerinin devreden çıkarılması, hastanelerin otel hizmeti vermesi ve hastaları müşteri olarak görmesi, düşük ücret, fazla iş yükü ile çalıştırılan sağlık emekçileri, sağlık emekçilerinin KHK ile ihraç edilmesi krizin bir başka boyutudur.”

Salgının aynı zamanda ekoloji krizi olduğunun vurgulanan açıklamada, "21. yüzyılda hayvanlardan insanlara geçen salgınlar arttı ve korona bunun yeni bir örneği. Bu salgının, salgınların kaynağı, yabanıl hayatı ve ormanları tamamen yok eden, hayvanların bağışıklık sistemini zayıflatan, hayvanlarla insan yaşamı arasındaki süzgeçleri ortadan kaldıran endüstriyel tarım, hayvancılık ve ormancılık krizidir” ifadeleri yer aldı.

İŞÇİLERİN YAŞAM HAKKI 

AKP’nin krizi fırsat olarak değerlendirdiği belirtilen açıklamada, şunlar belirtildi: “AKP ve Saray rejimi, kendi eserleri olan bu krizi, ölüm korkusu, panik ve izolasyon ortamı üzerinden, sermaye birikim modelini sürdürmek ve tekçi rejimini tahkim etmek için bir fırsat olarak değerlendirdi ve topluma karşı siyasal bir karantinaya dönüştürdü. İşçiler, emekçiler açlıktan ölmek ve salgından ölmek seçenekleriyle baş başa bırakıldı. Salgın riskine karşı işçilerin üretime zorlanması, salgının İstanbul, Kocaeli, Bursa, Zonguldak ve Soma gibi maden ve üretim merkezlerinde yoğunlaşmış olması bir rastlantı değil. Çarkların dişlilerine teslim edilen işçilerin yaşam hakkı hiçe sayıldı. İşsizlik yüzde 30’lara dayanırken ve söz düzeyinde yasaklanmasına rağmen işten atmalar devam etmektedir.

DÖNÜM NOKTASINDAYIZ

Kayıt dışı, günlük yevmiye ile çalışanlar, hiç geliri olmayanlar, çifte katmerleşmiş sömürüye maruz kalan kadınlar, yoksullar, kaç kişinin aldığı belirsiz olan bin 166 lira ile yaşamaya mahkum edilenler, eşitsiz infaz yasasıyla ölüme terk edilenler itiraz ediyor. Tercih belli. Bu 1 Mayıs’ta işçiler de bir tercih yapmakla yüz yüzeler. Bir dönüm noktasındayız. Ya bu sermaye zulmü altında çığlıklarımız içimizde patlayacak ya da çığlıklarımızı birleştireceğiz. Dayanışmayla, birbirimize el vererek, kendi içimizde ağlar örerek, kendi kaderimizi kendi ellerimize alacağız. Yeni bir yaşam örmek için bu 1 Mayıs’ta her yerdeyiz. Evlerde, balkonlarda, sokaklarda, seslerde, hastane bahçelerinde, fabrikalarda, zılgıtlarda, marşlarda mücadeleyi yükseltiyor, hayatı durduruyor 1 Mayıs’ı kutluyoruz."