Gerek sağda, gerek solda, gerekse dinci örgütlenmelerde iki türlü siyasetçi tipi vardır. Biri siyasal olgunluğa ulaşmış, teorik ve entelektüel boyutta konuyu ele alan hoşgörülü siyasetçi; diğeri ise en fevri tavırları içinde taşıyan, tahammül yeteneğinden yoksun siyaset magandasıdır.
Olgun siyasetçi, karşıtına kendini ifade etme rahatlığı vererek, onu belge ve alıntıya dayanarak ikna yoluna gider. Karşısındakinin fikrine karşıdır fakat ona, fikrini ifade etme noktasında sonsuz bir özgürlük tanır; hatta bunun kavgasını bile verir. Bu, Voltaire  (özgürlükçü Fransız düşünür) tavrıdır. Bu anlayıştaki birinin zorbalık kitabında yazmaz. Çünkü rakibini kaba kuvvetle sindirmek gururunu incitir. Bunun teorik açıdan acizlik olduğunu bildiğinden bu yola tenezzül etmez.
Siyaset magandası ise farklıdır. Okuduğu kitap sayısı yirmiyi otuzu geçmediği halde bu bilgi birikimiyle halkı kurtaracağını sanır. Ne var ki kurtaracağını sandığı halk onu sırtında taşır da o bunun farkında olmaz. Özellikle soldaki magandalar ya tanrıyı inkâr ederek devrimciliklerini kanıtlamaya çalışırlar, ya da bir yandan diyalektik materyalizmi savunup bir yandan namaz kılarak acayip bir arabeskin içine sürüklenirler. Ancak idealizm üzerine bir analiz yapma yeteneğinden tamamen yoksundurlar ve dogmatizmin bataklığında olduklarından haberleri bile yoktur. Mensup olduğu partiyi takım tutar gibi tutarlar. Renklerine ölümüne bağlıdırlar… Liderleri olmadan, siste kalmış biri gibi yollarını bulamazlar. Özgür olduklarını düşünürler ama siyasal önderlerine mürit derecesinde bağlıdırlar. Birini çok çabuk hain ya da kahraman ilan ederler. Sahip oldukları siyasal çizginin doğruluğundan zerre kadar kuşkuları yoktur. Mensubu oldukları siyasal değerler dizisinin (paradigmanın) vahiy yoluyla gelmiş tanrı kelamı olduğunu sanırlar. Onu eleştirmek Kuran ayetlerini eleştirmek gibidir; tahammül edemezler ve karşıt düşünceye faşizan bir tutumla karşı çıkarlar. Onlara göre kendi liderlerinin düşüncsinin dışındaki kitapları yakmak gerekir. Baskı altında oldukarında düşünce özgürlüğü yok diye feryat ederler, ancak kuvvet sahibi olduklarında kendi etki alanının içinde bulunanları faşist bir yaklaşımla baskı altına alırlar.
Siyaset magandası aynı zamanda anti feodal geçinir; ne var ki kız kardeşi başlık parasına satılırken gıkını bile çıkarmaz. Bununla da kalmaz; kardeşler arasında miras pay edilirken kız kardeşlerini bu paylaşımın dışında tutmak için azami gayret sarf eder. Kadın haklarından yana gözükür ama kendisi üniversiteyi okuduğu halde kız kardeşinin okuması konusunda sorun yaratır. İlericilik konusunda babasının gerisinde olduğunun farkında değildir.
Ham siyasetin pratik ve teorik boyutuna gönderme yapan Lenin biraz da bu durumu kastederek: “Sol komünizm bir çocukluk hastalığıdır” der. Lenin’e göre bu hastalık, daha çok bilinçlenmeyle tedavi olacaktır. Ancak hastalık geçene kadar tahribat büyük olur. Bedel devrim yolunda koca bir zaman kaybıdır.
Sağcı ve dinci cenahta da durum aynıdır; hatta daha beterdir. 1970’lerde hayatında bir tek kitap bile okumayan bu insanların antiamerikancı solcu gençlerin üzerine nasıl yürüdükleri hala hatırlardadır. O kadar cahildirler ki Amerikan çıkarları için döğüştüklerinin farkında bile değillerdir.
Farklı siyasal değerler dizisi içinde yer alan bu unsurların en önemli ortak özelliği karşıt düşünceye dair herhangi bir kitap okumamalarıdır. Tam bir beyin yıkama mantığı içinde tek taraflı okurlar. Aslında muhakeme yeteneklerini dumura uğratacak tehlikeli bir yoldur bu. Ancak kendilerine büyük kötülük yaptıklarının farkında değildirler.
Oysa hangi düşünce sistematiği içinde olursa olsun farklı düşüncelerle tanışmadan sağlıklı sentezlere ulaşmak mümkün değildir. Siyasal dedikodularla diğer düşünceler hakkında fikir sahibi olmaya kalkmak kendini fikirsizliğe bağlamaktan öte bir anlam ifade etmez. Yeryüzünde, iyi veya kötü, kabul görmüş bütün düşünce akımlarının kaynağından beslenerek gerçekçi sonuçlara ulaşabiliriz ancak. Eğer bunu yapma becerisini gösteremezsek kırkından sonra hatamızın farkına varırız ki bu da hiçbir anlam ifade etmez.
                                                                                               Eyyüp ALTUN