Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Irak Merkezi Hükümeti arasında 9 Ekim’de Şengal’e yönelik yapılan anlaşmaya tepkiler sürüyor. Anlaşmaya karşı 25 Ekim’de yayınladıkları deklarasyonla tutumlarını dünya kamuoyuna duyuran 511 Êzidîden gazeteci Berekat İsa ve Dr. Xelil Xaltî, yaşananlara ilişkin değerlendirmede bulundu. 

KDP’nin şahsi menfaatleri doğrultusunda anlaşma yaptığına dikkat çeken Êzidî gazeteci Berekat İsa,  Şengal’de 2003’ten 2014’de kadar hüküm süren KDP’nin hiçbir değişim yaratmadığını söyledi. İsa, “Şengal’de gerçekleşen ihanet, durumu daha da kötüleştirdi. ‘YBŞ Şengal’den çıksın’ diyorlar. YBŞ Şengal’in çocuklarıdır, çıkıp nereye gidecekler. YBŞ, Êzidî peşmergeler ve bölgede bulunan halklardan bir güç oluşturulabilir. Şengal’in KDP’nin hâkimiyeti altına girmesini istemiyoruz. Farklı güçlerin de hâkimiyeti altına girmesini istemiyoruz. Yalnızca sivil halkın iradesi olsun istiyoruz. Değil Irak Hükümeti ile KDP, bütün dünya bir araya gelse Êzidîler adına karar veremez. Êzidîler böyle bir şeyi kabul etmez. Peşmergenin Şengal’i koruyacağına inanmıyoruz. Êzidîler olarak Şengal’in KDP baskısı altında olmasını istemiyoruz. Êzidîler kendi kararlarını vermelidirler” dedi.

‘9 EKİM TESADÜF DEĞİL’

Anlaşmanın yapıldığı tarihin tesadüfi olmadığını kaydeden İsa, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile 1998 yılında Suriye’den çıkarılmasının ve Serêkanîyê ile Grê Spî operasyonlarının gerçekleştirildiği tarihle aynı güne denk getirildiğini söyleyerek, “Böyle bir tarih MİT ve Türkiye’nin KDP ile ilişkilerine işaret ediyor. Hangi günü seçerlerse seçsinler Şengal halkı kendini tanıyor ve kendi iradesi dışında gerçekleşen bu anlaşmayı tanımadı. Şengallilerin, kendilerini tanımayan anlaşmaları boşa çıkarma iradeleri var. Êzidî iradesi yoksa kabul edilmeyecektir” diye belirtti.

‘2014 ÖNCESİNE DÖNER’ 

Türkiye’nin anlaşmadaki rolüne işaret eden İsa, şöyle devam etti: “Türkiye bu anlaşmayla PKK’ye yakın olduğunu belirttiği güçleri Şengal’den çıkarmaya çalışıyor. YBŞ, Şengal’in öz çocuklarıdır, halkı katliamdan korudular. Anlaşma Êzidîlere, YBŞ’ye ve Şengal şehitlerine saygı duymalı. Türkiye’nin de KDP’nin de isteği Êzidîleri PKK’nin düşmanı haline getirmektir. Şengal’in huzuru PKK’nin omzunda bir görevdir ancak Türkiye ve KDP, Êzidîleri düşman etmeye çalışıyor. Bunu istemiyoruz. Eğer öyle olursa Şengal bir daha 2014 öncesine döner.” 

‘ÊZİDÎLER ESKİYE DÖNMEYECEK’

İsa, deklarasyonun Şengal halkının yalnız olmadığı ve iradelerinin yok sayılamayacağının ilanı olduğunu dile getirerek, “Taleplerimizi açık bir şekilde 6 madde olarak ilan ettik. Bu taleplerimiz tüm tarafların çıkarınadır. Herkesin Şengal’in yalnız olmadığını bilmesini istedik. Şengal’in bulunduğu alan devletlerarası bir bölge. Ne Irak Hükümeti ne de Başur Hükümeti Êzidî iradesi tanınmadan bir anlaşma sağlayamaz. KDP bu deklarasyona göre davranırsa onun da çıkarına olur. Unutmamalıdırlar ki bir daha Êzidîler eskiye dönmeyecek. KDP, Êzidîleri kullanmak istiyor ama bir daha kullanamaz. İrade artık KDP’nin değil Êzidîlerin elinde olmalı” ifadelerini kullandı. 

‘KÜRT KİMLİĞİNİ YOK ETME PLANI’

Êzidî Dr. Xelil Xaltî de, yüzlerce katliama rağmen Êzidîlerin Kürt kimliklerinden vazgeçmediklerini vurgulayarak, anlaşmada önemli bir role sahip olan Türkiye’nin Barzaniler aracılığıyla Şengal’i işgal etmeye çalıştığını söyledi. Türkiye’nin Êzidîlerin uyanması, bir güç haline gelmesi ve politik güce sahip olmasından korktuğuna değinen Xaltî, “Türk Devleti Êzidîleri kendileri için büyük bir tehlike olarak görüyor. Kürtleri köksüz bırakmak, özünden koparmak, felsefesiz bırakmak için Şengal’e saldırıyor. Kürtleri bitirmeye çalışıyor. Kürt kimliğinin bir kez daha nefes almasını engellemek istiyor” dedi.

Anlaşmanın yapıldığı 9 Ekim tarihinin de sistematik saldırı konseptinin bir parçası olduğunu dile getiren Xaltî, “Bu mesele çok önemlidir. Bu nedenle Tüm Kürtler Şengal’e önem vermelidir.  9 Ekim sembolik bir tarih. Bu psikolojik savaşın bir parçası” diye konuştu. 

‘KDP TAHAKKÜM KURMAK İSTİYOR’

KDP’nin bu anlaşmayla Şengal’de iktidarını geliştirmek ve Êzidîleri tahakkümü altına almaya çalıştığını belirten Xaltî, şöyle konuştu: “Yavaş yavaş bekçi, korucu sistemi yarattılar. Özgürlükçü mücadeleyi boğmaya çalışıyorlar. Çok başarılı buldukları Erdoğan sistemini Başur’da da uygulamak istiyorlar. Barzanilerin bir diğer amacı da Başur’da Êzidî varlığını sonlandırmak. Barzani hükümeti eğer ulusal ve demokratik temeller üzerine kurulmuş olsaydı, hükümet kurulduğunda Türkmenlere tanıdıkları hakları Êzidîlere de tanırlardı. Êzidîler milyonlarca şehit verdi bu güne kadar ama bu şehitler Kürdistan şehitleri olarak kabul edilmiyor. Çünkü 4 radikal İslamcı parti Barzani’nin ortağıdır. Onlar da ‘Êzidîler kafirdir’ diyorlar. En büyük ihanet budur. Yıllar sonra o da Êzidîlerin direnişi sayesinde şimdi çıkıp ‘Êzidîler bizim kardeşimizdir’ diyorlar. Bunların tamamı boş laflar. Eğer boş laflar olmasaydı bu 30 yılda bilinçli bir toplum yaratılmış olurdu. Şengal katliamında rolü olanlar bugüne kadar cezalandırılmadı. Bunlar önemli örneklerdir. Eğer Şengal yenilirse tüm Kürtlük yenilmiş olur” 

‘DÜŞMANDAN DOST OLMAZ’

Xaltî, Türkiye’nin yeni Ortadoğu dizaynında Federe Kürdistan’da yeni bir sistem kurmaya çalıştığını kaydederek, “Başur’da o kadar karakol kuruyorlar. Orada kimler konuşlandırılacak. Bununla Türkiye kendi varlığını kalıcılaştırmak istiyor. Onlar uzun bakıyor. Türkler ‘Eğer Şengal özgür ise, Rojava özgür ise ben Bakur’daki Kürtleri tutamam’ diye düşünüyor. Mesele burada. Barzani de şunu düşünüyor. Eğer Êzidî Kürtleri uyanırsa diğer Kürtler de uyanır. Böylece aşiretinin iktidarı tehlikeye girer. Kendi iktidarını korumak için tarihsel düşmanına el vermiş. Ancak bunu anlayacaklar ki; babanın ve atanın düşmanından çocuğa dost olmaz” dedi. 

‘ÇÖZÜM ÖCALAN’IN FİKİRLERİ’

Kürt halkının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikirleri sayesinde özgürlüğe sıkı sıkıya bağlandığının altını çizen Xaltî, şöyle devam etti: “Öcalan’ın sunduğu alternatif fikirler yalnızca Kürtler arasında değil dünya halkları tarafından da benimsenmeye başladı. Kürtler eğer ittifaklarını gerçekleştirmezlerse işgalcilikten başka bir şey ile karşılaşmazlar. Hangi dinden, hangi partiden, hangi örgütten olursa olsun çelişkileri büyütmemeli ve ittifak gelişmelidir. Eğer Kürtler ittifaklarını gerçekleştirmezlerse Türkler kendi planlarını devreye koyar. Bu durum sadece Kürtlerin kanlarının akmasına neden olacak. Kürtler kaybedecek ve Kürtlerin düşmanları kazanacak. Artık kaybedecek bir şeyimiz yok. Ancak, kazanacağımız çok şey var. O da birbirini kabul etme ve bütün dünyaya yayılan Öcalan’ın alternatif fikrilerinden geçer.” 

Mezopotamya Ajansı / İdris Sayılğan