Firari korucu 4 yıl sonra evinde yakalandı Firari korucu 4 yıl sonra evinde yakalandı

Akademisyen, Doç. Dr. Seda Demiralp, son dönemde Türkiye siyasetine damga vuran otoriter pazarlığın artık bozulmaya başladığına dikkat çektiği yazısında, AKP’li seçmenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan bağının da artık onları partide tutmaya yetmediğine işaret etti.

Yetkin Report’ta yer alan yazısında Seda Demiralp, “Bugün AKP’nin seçmen kitlesiyle arasındaki al-ver dengesinin bozulduğu görülüyor. Yalnız seçim sonuçları değil, son günlerde nükseden ıstakoz, Rolex, Mercedes tartışmaları da AKP seçmeninin partisine yönelik toleransının düştüğünü, seçim sonuçlarından da pişman olmadığını gösteriyor. Bu kitlenin Erdoğan’ın şahsı ile arasındaki duygusal bağ hala sürmekte olabilir, ama bu bağ, ekonomik olarak tatminsiz seçmeni partide tutamamaya başladı. Neticede, son dönem Türkiye siyasetine damga vurmuş otoriter pazarlık bugün artık bozulmaya başladı” değerlendirmesini yaptı.

“AKP’nin otoriter pazarlığı bu krizi de aşar mı?” sorusunu yönelten Demiralp, “Zor” diye yanıtladı.

“Otoriter pazarlık” kavramının otoriter rejimlerin yalnız baskıyla değil, bir ölçüde de seçmen rızasıyla ayakta kalabildiğini hatırlattığını ifade eden Demiralp, “Gerek 2024 seçimleri, gerekse seçim sonrası kamuoyuna yansıyan iç tartışmalar, AKP iktidarının seçmeniyle seneler boyu yürütmeyi başardığı “otoriter pazarlığın” bugün krizde olduğunu gösteriyor. Akdi yeniden tazeleyebilecek maddi koşullar ise şimdilik erişim dışı” dedi.

‘AKP’NİN SEÇMENİYLE BAĞININ ZAYIFLAMASINDAKİ EN ÖNEMLİ FAKTÖR…’

AKP’li seçmendeki ekonomik memnuniyetsizliğe dikkat çeken Demiralp, şunları söyledi:

“2024 seçimleri, 2023 seçimleri sonrası şüphe eder olduğumuz “ekonomik oy verme” prensibine, yani ekonomik memnuniyetsizliklere sahip seçmenin bunu oy tercihine yansıtacağına yeniden inanç tazeledi. Aslında 2023 seçimlerinde de büyük kentlerde bir ölçüde gördüğümüz oy değişimleri, 2024 seçimlerinde çok daha yaygın biçimde kendini gösterdi. Oy tercihleri elbette bir tek faktöre bağlanamaz. Fakat araştırmalar, ekonomik memnuniyetsizliğin son dönemde AKP’nin seçmeniyle bağının zayıflamasında önemli rol oynadığını gösteriyor

Nitekim Ekim 2023’te Reform Enstitüsü ve Şubat 2024’te IstanPol ile gerçekleştirdiğimiz iki farklı seçmen davranışı çalışmasında apatinin, yahut siyasi coşkusuzluğun, 2024 seçimlerinde etkili olacağını, daha önemlisi, apatinin sanıldığı gibi yalnız muhalif seçmende değil iktidar seçmeninde de oldukça belirgin olduğunu, ve apatetik AKP seçmeninde en çok öne çıkan algının, ekonomik ihtiyaçlarının yok sayılması olduğunu gözlemlemiştik. Bu araştırmalarda geçmişte AKP’ye oy vermiş olup bu seçimde evde kalmayı, yahut bir başka partiye oy vermeyi düşündüğünü belirten seçmenlerin ortak duygusu “kim kazanırsa kazansın çok fark etmez” cümlesiyle ifade buluyordu.

Bu duygunun içinde elbet seçmenin kendi partisine yönelik kırgınlık vardı. Fakat diğer yandan, muhalefet adaylarına yönelik “negatif kimliklenme” halinin, bir başka deyişle, seçmenin rakip parti ve adaya duyduğu kuvvetli olumsuz duygulardan ötürü, yeterince memnun olmadığı halde yine kendi partisine oy verme motivasyonunun zayıfladığı da görülüyordu. Bu seçmenler muhalefet adaylarını “kabul edilebilir” buluyorlardı, ki 2023 seçimlerindekinden farklı bir tutum içinde olmalarının önemli sebeplerinden biri buydu.”

‘ERDOĞAN’A HALEN BAĞ SÜREBİLİR AMA…’

“Neticede biliyoruz ki, bir dalı bırakabilmek için başka bir dal tutmak gerekebiliyor ve 2024 seçimlerinde muhalefet yeni seçmen gruplarına bu seçeneği ve motivasyonu verebilmişe benziyor” tespitini yapan Demiralp, şöyle devam etti:

“Özetle, bugün AKP’nin seçmen kitlesiyle arasındaki al-ver dengesinin bozulduğu görülüyor. Yalnız seçim sonuçları değil, son günlerde nükseden ıstakoz, Rolex, Mercedes tartışmaları da AKP seçmeninin partisine yönelik toleransının düştüğünü, seçim sonuçlarından da pişman olmadığını gösteriyor. Bu kitlenin Erdoğan’ın şahsı ile arasındaki duygusal bağ hala sürmekte olabilir, ama bu bağ, ekonomik olarak tatminsiz seçmeni partide tutamamaya başladı. Neticede, son dönem Türkiye siyasetine damga vurmuş otoriter pazarlık bugün artık bozulmaya başladı.”