Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Marin ( Eskihisar) köyünde bulunan ve içinde camiden manastıra kadar birden çok tarihi yapıyı barındıran Marin Harabeleri kaderine terk edildi. Bagok Dağı'nın eteklerinde bulunan köyde yer alan harabeler Roma döneminden bu yana ayakta durarak birden çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Eskiden köylülerin ahır ve ev olarak kullandığı yıllardır ise boş olan evler 2011 yılında Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından 2'nci derece sit alanı olarak ilan edildi. Sit alanı ilan edilmesine rağmen bakımsızlık nedeniyle her sene farklı bir evin çöktüğü harabelerde tarih yok oluyor.

Evler zamanla çöküyor

Taşların üzerinde el yazmaları ve evlerin mimarisi ile tarih turizmine büyük katkı sunabilecek harabeler bakımsızlık ve güvenlik nedeniyle her sene boş kalıyor. Yerli halk tarafından aşağı kısımlarda bulunan evlerin ahır olarak kullanıldığı harabelerdeki evlerin yarısından fazlası çökmüş durumda. Çökmeyen evlerin de taşlarının düştüğü harabeler ile ilgili düşüncelerini ifade eden köylüler tarihi yapının restore edilip korunması gerektiğini söyleyerek, çağrıda bulundu. Su sarnıcı, medrese, saray ve daha nice tarihi mekanın yer aldığı harabelerin sit alanı ilan edilmesinin ardından hiç restore edilmediği de gelen bilgiler arasında bulunuyor.

90'larda devlet tarafından yakılarak boşaltıldı

Geçmişten bu yana nice savaşlar gören köyde ilk göç Roma İmparatoru Timur zamanında yaşanmış. Timur Cizre'yi almaya gelirken köyde bulunan halkın Timur'a karşı çıkması sonrasında bütün köylüleri kılıçtan geçirmesi ile anılan köy tarih boyunca gördüğü savaşların sonuncusunu 90'larda görmüş. Bagok dağı eteklerinde bulunması nedeniyle sürekli askeri operasyonların yaşandığı köyde, 90'larda bölgede artan koruculuk dayatması sonrası koruculuğu kabul etmeyenlerin köyden çıkarılması sonrası köy yakılmış. Yakıldıktan yıllar sonra köylülerin yeniden giderek yaşamını devam ettirdiği köyde harabeler bu süre boyunca boş kaldı.

Harabelerin tarihi Roma dönemine dayanıyor

Mezopotamya Ovası'na hâkim bir noktada konumlanmış şehrin halk arasında bilinen adı olan Marînê'nin, Süryanicede "mağaralar" anlamına gelen "Mhare"den geldiği bazı kaynaklarda söylenmektedir. Bazı kaynaklarda da şehrin isminin Asurluların verdiği "Merdis" isminden geldiği belirtiliyor. Eski bir Süryani yerleşim alanı olan Marinê'de 20. yüzyılın ilk çeyreğinde 50'ye yakın Süryani ailenin yaşadığı belirtiliyor.

Asurîlerin Merdis, Komukların Mariis adını verdikleri Marinê, Mezopotamya'nın en eski ve en büyük şehirlerinden biridir. Değişik tarihlerde çokça el değiştirmiştir. Tarihin çok eski bir şehri olan Marinê, bugün taş ve toprak yığını durumundadır. Harabeler arasında Roma, Bizans kalıntılarının yanı sıra Süryani Kadim cemaatine ait birçok kilise kalıntısı görülmüştür. Şehrin batısında bulunan kale, Marinê'nin geçmişi hakkında bilgi verebilecek nitelikte. Kuzey yönüne isabet eden kesimde saraylar, kiliseler, kayaların üzerinde ve mağara girişindeki çivi ve strangila yazılar, çeşitli kabartma resimleri görülmeye değer şaheserlerdir. Şehrin üst mahallesi sayılabilecek mağaraları, kaya mezarlarından oluşuyor.

Timur Cizre’yi almaya giderken, köy halkının (Timur’a karşı geldiğinden) kılıçtan geçirildiği ve böylece Marin’in bir daha şenlenmediği söylenmektedir.

Jinnews Haber Ajansı