Urfa’nın Suruç İlçesinde 24 Haziran 2018 genel seçim sürecinde AKP’li İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının Şenyaşar ailesine ait iş yeri ve hastanede devam eden silahlı saldırılarında Hacı Esvet Şenyaşar, çocukları Celal ve Adil ile AKP’li Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirmişti. Olaya ilişkin yürütülen soruşturmada saldırıda yaralı olarak hastaneye kaldırılan Fadıl Şenyaşar Urfa adliyesine getirilerek çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Geçen 1 buçuk yıllık süreçte tek tutuklu Fadıl Şenyaşar olurken, 17 Eylül 2019 tarihinde İbrahim Halil Yıldız’ın kardeşi Enver yıldız, 50 kişilik bir grupla savcılığa teslim oluştu. Öte yandan şimdiye kadar 3 savcı değiştiren dosya davaya dönüşmedi. 

Şenyaşar ailesinin avukatı Hidayet Enmek, katliam gününü, Suruç Devlet Hastanesi’nde yaşananları, sağlık personelleri, mülkü idare amirleri ve güvenlik güçlerinin saldırı esnasındaki tutumları ile gizlilik kararı bulunmasına rağmen İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı görüntü ve dosyadaki gelişmeleri değerlendirdi.

  

‘HASTANE BOYUTU’

Şenyaşar ailesine dönük saldırıda iş yerlerindeki deliller ve kamera kayıtlarının yine çevredeki yurttaşlarda bulunan olaya ilişkin kamera görüntülerinin hepsinin dosyaya eklendiğini belirten Enmek, dosya açısından en önemli kısmın Suruç Devlet Hastanesi’nde olay gününe ilişkin yaşananlar olduğunu vurguladı. İşyerindeki saldırıdan sonra yaralıların Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını, bunu duyan Hacı Esvet Şenyaşar ve eşi Emine Şenyaşar’ın yaralı olan çocuklarını görmek için hastaneye gittiklerinde Yıldız ailesine mensup kişiler tarafından silahlı ve bıçaklı saldırıya uğrayarak hastanede yaşamını yitirdiğini anımsatan Enmek, “O esnada hastanede bir kalabalık var. Yine orada, Urfa Valisi, Suruç Kaymakamı dönemin Tarım Bakanı Eşref Fakıbaba, hastane güvenliği, kolluk kuvvetleri, polis, bu olay yaşandığında bunların hepsi burada hazır bulunmaktaydı. Hastanede yapılan bu katliama ilişkin açıklama dahi yapma gereği duymadılar. Buradan yola çıkarak hastane boyutu dosyada karanlıkta bırakılmaya çalışılıyor. Yaralıları başka bir hastaneye sevk etmek ve yaralıların taşındığı esnada ambulansa saldırıp tekerleğini patlatıyorlar, camını kırıyorlar. Silah, bıçak ve serum şişeleriyle saldırıları sonucu hastane duvarları kana bulanıyor. Hastanedeki delillerin toplanması beklenmeden birçok delil yok ediliyor. Hastanenin duvarları acil bir şekilde boyanıyor. En büyük delil olan hastanenin güvenlik kamera kayıtları muhafaza edilmemiş. Ya da birileri tarafından yok edilmiş. Savcıyla yaptığımız görüşmede hastanedeki kamera kayıtlarının dosyada bulunmadığı söyledi. Biz buna inanmak istemiyoruz. Kamera kayıtlarının yok edilmediğini bir şekilde muhafaza edildiğini düşünüyoruz” dedi.

‘ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMÜYOR’

Dosyanın tek tutuklusunun müvekkili Fadıl Şenyaşar olduğunu, işyerinde yaşanan saldırılarla ilgili hakkında yakalama kararı bulunan Enver Yıldız’ın olaydan 15 ay sonra gelip teslim olduğunu, 15 aydır hakkında yakalama kararı bulunan bu kişini nasıl yakalanamadığını soran Enmek, kamu gücünün Yıldız ailesi tarafından kullanıldığını, bu durumun hem kamuoyunu hem de avukat olarak kendilerini kaygılandırdığını ifade etti. Enmek, şöyle devam etti: “İddianame hazırlanıp içinde hastane kayıtları yok ise inandırıcılığı bizim açımızdan olmayacaktır. Emine Şenyaşar ve saldırıda yaralanan Mehmet Şenyaşar hastanedeki silahlı ve bıçaklı kişileri teşhis ettiler. Bu teşhislere rağmen bugüne kadar hastane boyutunda katliam ilişkin hiçbir şüpheli hakkında yakalama ya da orada bulunanlardan ifade alınıp alınmadığına dair bir bilgi alamadık. Etkin bir soruşturmanın yürütülmediği noktasından endişelerimiz gittikçe artmaktadır.” 

‘FAİLLER AKLANMAYA ÇALIŞILIYOR’

Soruşturmayı ilk yürüten Urfa Başsavcısı’nın kendilerine yansıtıldığı kadarıyla etkin bir soruşturma yürüttüğünü, örnek olarak olaya tanıklık eden 80 kişinin ifadesini aldığını belirten Enmek “Ancak kısa süre sonra soruşturmayı yürüten savcının görev yeri değiştirildi. Yerine başka bir tane savcı atandı. Geldiğimiz noktada dosyada gizlilik kararı bulunmasından dolayı tüm bilgilere erişemiyoruz. Bu katliamı gerçekleştirenlere yönelik etkin bir soruşturmanın yapıldığı kanısında değiliz. Özellikle hastanedeki faillerin yakalanmamış olması, olaya ilişkin hiçbir şüphelinin ifadesinin alınmamış olması, failleri aklamak gibi bir durumun ortaya çıktığı sonucuna varmaktayız. Biz adalete ve hukuka sonuna kadar inanmak zorundayız. Müvekkillerimizi katleden kişilerin yargı önüne çıkartılıp gereken cezaların verilmesi için elimizden geldiği kadar hukuki mücadeleyi vereceğiz” dedi. 

‘İÇİŞLERİ BAKANLIĞI GİZLİLİK KARARINI DELDİ’

Olaydan sonra dosyaya gizlilik kararı getirildiğini anımsatan Enmek, İçişleri Bakanlığı tarafından ulusal bir kanalda olaya ilişkin yayınlanan bir görüntüyle gizlilik kararının delindiğini söyledi. Kendileri bu görüntülere ulaşamazken İçişleri Bakanlığı’nın bu kararı deldiğini vurgulayan Enmek, “Servis edilen görüntülerden sonra olay siyasi bir çekişmeymiş gibi lanse edildi. Ya da ‘örgüt’ yanlısı kişiler AKP milletvekilin ailesine saldırmış gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı. Ama bu tutmadı. İşin gerçek boyutu ortaya çıkınca bu olayın siyaset ile bağlantısı olmadığı öğrenildi. Kamu gücünü elinde bulunduran bir ailenin saldırısı sonucu 3 insan yaşamını yitirdi. Ama yaratılmak istenen algı bu katliamları yapanları aklamaktı. Kamu gücünü elinde bulunduran bir vekil ve akrabaları dosyayı uzatarak bu katliamı unutturmaya ve failleri aklamaya çalışıyorlar” diye konuştu. 

‘HEPSİ TANIKTIR’

Enmek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu olayda kimse masum değil. Hastanede bulunan İl mülki amiri, ilçe mülki amiri, başhekim, sağlık çalışanları, hastane görevlileri, güvenlik personeli, kolluk kuvvetleri, yine hastasını korumakla mükellef doktor hepsi de bu katliama şahitlik etmiştir. Failleri tespit etme noktasında kamuoyuna burada çağrıda bulunmak istiyorum. Bu olaya tanık olan herkesin korkmadan çekinmeden gelip bu katliamı yaptıklarını gördükleri kişileri teşhis etmesini istiyoruz.  Bize ulaşabilirler. İstediklerinde isimlerini gizleyebilirler. Bizde bunları savcılık makamı ile paylaşarak gerçek faillerin tespit edilmesi noktasında yardımcı olmaları talebinde bulunuyoruz.”