Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar eden iktidarlar, her dönem savaş politikalarına sarıldı. Bugüne kadar Kürt sorununda birçok kez söylem değiştiren AKP iktidarı da, sürekli "çözümü" savaş politikalarında aradı. İktidarın savaş politikaları sonucu her türlü baskıya maruz kalan Kürtler, katliamlarla da karşı karşıya kaldı. Bu katliamlardan biri de 19'u çocuk 34 kişinin ölümüne neden olan Roboskî Katliamı oldu. Federe Kürdistan Bölgesi sınırında bulunan Şırnak'ın Uludere ilçesinin Roboskî (Ortasu) köyünde sınır ticareti yapan köylüler, 28 Aralık 2011'de Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait savaş uçaklarının emir komuta zincirinde yaptığı bombardıman sonucu katledildi. 

Katliamda yakınlarını kaybeden birçok kişi, devletin 1990'lı yıllardaki baskıları sonucu koruculuk dayatmasına maruz kalanlardı. Yıllarca koruculuk yapanlar, katliamda yakınlarını kaybetmesinin ardından silah bıraktı. Bombardımanda çocuklarını kaybeden Süleyman Encü, Ahmet Encü ve Hikmet Encü, katliamın yaşandığı gün silah bıraktı. 

KATLİAM GÜNÜ SİLAH BIRAKTI

“Çocuklarımızı katleden bir sisteme hizmet etmeyiz” diyerek silah bırakan koruculardan Süleyman Encü, Roboskî Katliamı'nda 17 yaşındaki oğlu Cemal Encü’yü kaybetti. Kendilerine koruculuk sisteminin dayatıldığını anlatan Süleyman Encü, katliamın olduğu gün “size hizmet etmeyeceğim” diyerek, silah bıraktığını söyledi. Katliamın tek sorumlu olarak AKP iktidarına işaret eden Encü, o günden bu yana faillerin bulunması için mücadele ettiğini dile getirdi. 

ADALET ARAYIŞI SÜRECEK 

Katliamın ardından faillerin değil, katliamın hesabını soranların yargılandığını belirten Encü, katliamı protesto ettiği için öğretmen olan oğlu Vahit’in tutuklandığını, serbest bırakıldıktan sonra da ihraç edildiğini söyledi. Yapılan yargılamaları, “Elimizi kolumuzu bağlamak istediler” şeklinde açıklayan Encü, faillerin hesap vereceği güne kadar mücadele edeceklerini söyledi. Bu mücadeleden sonuç olabilmenin tek yolunun AKP iktidarının bir an önce gitmesi olduğunu kaydeden Encü, yıllar geçse de adalet arayışlarını sürdüreceklerini kaydetti. 

HER OPERASYON ÖLÜM DEMEK 

Türkiye'nin sınır ötesine yönelik operasyonuna dikkat çeken Encü, “Ne zaman top ve silah sesi duysak, aklımıza o gün geliyor. Operasyonlar sürüyor. Her operasyon ölüm demek. Rüyalarımızda bile katliamı görüyoruz. Roboskî’den önce Dersim, Halepçe, sonra Silopi, Cizre, İdil ve Nusaybin’de aynı katliamlar oldu. Bu kadar katliam olduğu için Roboskî katliamı unutuldu. 7 aylık çocuklar katledildi. Taybet ananın cenazesi tam 7 gün boyunca sokakta bekletildi. Garibe Gezer cezaevinde yaşamını yitirdi” ifadelerini kullandı. 

KDP'YE TEPKİ

Silah bırakan bir diğer korucu Ahmet Encü, katliamda 22 yaşındaki Selam Encü’yü kaybetti. 19 yıl koruculuk yapan Encü, “Çocuklarımızı katledenlere nöbet tutamazdım” sözleriyle neden koruculuğu bıraktığını anlattı. AKP'nin sınır ötesine yönelik saldırılarına değinen Encü, her operasyonda çocuklarının bir kez daha katledildiğini ifade etti. Encü, Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) Türkiye'nin saldırılarına dahil olmasına tepki göstererek, "Yanlış yapıyorlar" dedi. 

TEK TALEP: ADALET 

“Tek isteğimiz faillerin yargılanması" diyen Encü, “Mücadele ediyoruz ama failler yargılanmıyor. 10 yıl içinde hayatımızda hiçbir değişiklik olmadı. Aslında yıllar geçtikçe acımız daha da büyüyor. Çünkü her yıl yeni katliamlar oluyor. İnsanlar tutuklanıyor. İktidarda AKP olduğu sürece adaletin geleceğine inanmıyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

ROBOSKÎ SON OLMADI

Silah bırakan 18 yıllık korucu Hikmet Encü de katliamda oğlu Nevzat Encü’yü kaybetti. “Benim oğlumu katledenlerin silahını taşımam. Çocukları katleden bir sistemle yürümem” diyen Encü, Roboskî’den sonra sayısız katliamın yaşandığını söyledi. Encü, “Bize yaşatılan çok acıydı. Ne Roboskî ne diğer katliamların failleri bulunmadı. Tüm katliamların kimler tarafından yapıldığını bütün dünya biliyor” şeklinde konuştu. 

MA / Arjin Dilek Öncel - Zeynep Durgut