Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Ben gece yatarken bekçi düdüğü duymak istiyorum” sözleri ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bekçi alımına başladıklarını duyurmuştu. 8 Nisan 2016’da İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan duyuruda, 2 bin 394 bekçi alımının yapılacağı açıklanmıştı. 2016 yılından sonra yapılan atamalarla, yaklaşık 21 bin 300 civarında bekçi göreve alındı. 

Ancak Erdoğan’ın 2 Ocak’ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Şehir ve Güvenlik Sempozyumu’nda, “Artık şehirlerimizin dış güvenliğini surlar ve hendeklerle koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir yere gelmiş durumdayız” sözleri ardından, bekçilere geniş yetki verilmesi gündeme geldi.

Erdoğan’ın bu açıklamasından 20 gün sonra, AKP milletvekilleri Meclis Başkanlığı’na bekçilere kimlik sorma, silah kullanma yetkilerinin de verilmesini içeren kanun teklifi sundu. Meclis İçişleri Komisyonu’nda yapılan görüşmeler ardından bekçilere verilen geniş yetkiler kabul edildi. Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen kanun teklifinin görüşmelerinin tamamlanması ardından yasallaşması bekleniyor.

Bekçilere geniş yetki verilmesinin tehlikeli olduğunu değerlendiren hukukçular ve insan hakları savunucuları, bekçilere verilen yetkilerin artmasıyla yurttaşların mağdur olacağını söyledi.

KESKİN: ÇOK TEHLİKELİ

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, 41 gün eğitimden geçen bekçilerin bu yetkilerle donatılmasının çok tehlikeli olduğunu belirtti. Keskin, işkence ve şiddetin devletle eliyle meşrulaştırıldığı bir dönemde bekçilere bu yetkilerin verilmesinin toplumda devlet şiddetinin daha artacağına dair bir inanç doğmasına neden olacağını söyledi. Bekçilerin bu kadar yetkiyle donatılmasını, “İktidarın kendi kadrolarını oluşturması” olarak yorumlayan Keskin, “Hiçbir eğitimden geçmeyen insanlara polis yetkisi vermesi iktidarın kendisine tamamen bağlı yeni bir polis teşkilatı kurması anlamına geliyor” dedi.

Kanun teklifinin yasallaşmasıyla şiddetin her yere yayılacağı uyarısında bulunan Keskin, “Tüm mahalle ve sokaklarda bekçiler olacak sizin her anınız kontrol altında olacak. Bu aşırı bir güvenlik politikası. Hiçbir eğitimi olmayan insanlar, sizin siyasi fikirlerinize karşı olduğu için bile size şiddet uygulayabilir. Bu zaten oluyor ama bunun bir kanunla düzenleniyor olması tehlikeli. Resmi şiddet evimizin kapısına geliyor” diye konuştu. 

Keskin, insan hakları savunucularının güvenlikçi politikalara karşı mücadeleyi yükselteceklerini de sözlerine ekledi.

ACİNİKLİ: HAK İHLALLERİ ARTACAK

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Ayşe Acinikli de, yetkilendirmeyle insan hakkı ihlallerinde artış yaşanacağı kanısında. Bekçilere geniş yetkiler verilen düzenlemenin bekçilerin kimlik soramayacağı yönünde kararlar çıkması ardından gelmesinin de manidar olduğuna dikkat çeken Acinikli, “Bu aslında AKP’nin yargı üzerindeki etkisi ve yargının bağımsız olmama durumunu bir kez daha gösterdi. Mahkeme kararlarında kimlik soramaz denilirken, düzenlemeyle birlikte sonrasında silah kullanabilecek, insanları durdurabileceği düzenlemeler getirildi” diye belirtti. 

‘MUĞLAK BİR DÜZENLEME’

Düzenlemenin hukuka uygun olmadığının dile getiren Acinikli, “Çok muğlak bir kanun teklifi. Çok geniş bir boşluk var. Ne durumda arama yapacağı, neye göre durduracağının muğlak bırakılması çok fazla takdir hakkı bırakıyor. Bu kadar muğlaklık olması hukuka uygun olamaz” ifadelerini kullandı.

Kolluğun silah yetkisi kullanmasıyla ortaya çıkan mağduriyetlerin, bekçilere verilen silah kullanma yetkisiyle daha da artacağının altını çizen Acinikli, şunları söyledi: “Kimlik gösterme meselesinde polislerin neler yaptığını biliyoruz. Bekçi ile küçücük bir sürtüşmede bile insanların alıkonabileceği, haklarında gerçeği yansıtmayan tutanaklar tutulması, darp edilmesi gibi hak ihlalleri yaşanabilir. Kolluk kuvvetleri dahi insan hakları konusu ve kadına yönelik şiddet konusunda yeterli eğitim alınmazken, kolluğa verilen iyi olduğu düşünülse bile 41 günlük eğitimle yetki verilmesi sıkıntılı olacak.”

YILMAZ: AKP’NİN KENDİ ORDUSU

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dudağından çıkan sözler üzerine bekçiliğin yeniden getirildiğini söyleyen Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, “Bugün itibariyle üst arama, silah kullanma, kimlik sorma yetkileri bekçiye veriliyor. Bunlar bekçiye veriliyorsa polis, jandarma neden var?” diye sordu.

Bekçiliğin, “iktidarın bir yan kadrosu” olduğunu söyleyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında burada AKP’nin yandaşlarına açtığı bir kadrodur. Dolayısıyla yetkilerin verilmesi yanlış ve sonuçları ağır olacaktır. Eğitimleri az olduğu ve yetkilerinin çok olmasıyla birlikte normal kolluk gücünden çok daha fazla bir ego ile hareket edecekler. Bu ülkede zaten yeterince kolluk kuvveti, her mahallede karakol var. İhtiyaç olmadığı halde kadro açıp, yetki veriyorsanız, bu bana göre AKP’nin kendi ordusudur.” 

İktidarın yönetememe krizinden kaynaklı baskıya, zora ve silahlı güçlere başvurduğunu dile getiren Yılmaz, “Önce Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarını getirdiler, yetmedi OHAL’i kalıcı hale getirdiler. İnsanların gösteri yürüyüş hakları engelleniyor. Buda yetmiyor, artık sokaklarda silahlı güçler olsun diyerek, kimsenin kendine karşı hayır demesini istemiyor. Halka korku salarak, baskılama amacı güdüyor” dedi.

Yılmaz, düzenlemeyle toplumun tüm kesimlerinin zarar göreceğini de ifade etti.

MA / Berivan Altan