İzmir’de “FETÖ Borsası” dosyasında itirafçı olduğu belirtilen eski AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş'un ödürülmesiyle başlayan, uyuşturucu ticaretiyle adı anılan “Almanyalı Osmanlılar” yöneticisi Tamer Ay’ın Bulgaristan’da bir trafik “kazası”nda ölmesi ve sanal bet sektöründe adı geçen Şafak Mahmut Yazıcıoğlu’nun öldürülmesiyle devam eden, ardından Kuzey Kıbrıs’ta sanal bet sektöründe Bulut Akacan’ın babası Mehmet Akacan’ın kurşunlanması, evvelinde ise uyuşturucu ticareti yaptığı belirtilen Veysel Şahin’in tutuklanması süreci, Kuzey Kıbrıs’ta yasa dışı bahis, uyuşturucu ticareti yapan kumarhane sahibi Halil Falyalı'nın öldürülmesiyle devam etti. Yeraltı dünyasının hesaplaşmasının hiçbir zaman yerüstü ortaklarından bağımsız olmadığı Susurluk kazasında tüm detaylarıyla ortaya çıktı. En son devlet bağlantılı çete yöneticisi Sedat Peker'in videolarındaki devlet-siyaset-mafya itiraflarıyla gündeme gelen Falyalı'ya yönelik suikastın arka planını, siyasete yansımasını ve Kuzey Kıbrıs’ta konuşulanları Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan değerlendirdi. 

100 MİLYAR TL YÖNETİYORDU

Halil Falyalı’nın 100 milyar TL’lik sanal bet sektörünü kontrol eden bir isim olduğunu ve Ukrayna’dan Belarus’a kadar sahip olduğu lisanslarda komisyon aldığını hatırlatan Korkmazhan, adadaki tartışmalara dair, “Sedat Peker’in ifşaları söz konusuydu. Çok iddialar var. Uyuşturucu ticareti, kara para aklama, kumarhane bunların hiçbiri sır değil. Susurluk raporlarına bakın, bulursunuz. Vatikan’ın kara parasının dahi burada aklandığı raporlara yansıdı. 100 milyar TL’lik sanal bet sektörünü yöneten birinden bahsediyoruz. Dolayısıyla böyle birine suikastın amacı ve faillerine dair ciddi bir tartışma var” dedi.  

‘KİMSE KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR’ 

Kuzey Kıbrıs’ta çok ciddi bir güvensizlik ortamının yaratıldığını, kimsenin kendisini güvende hissetmediğini vurgulayan Korkmazhan, “Çünkü bir hafta önce de sanal bet sektöründe olan Bulut Akacan’ın babası Mehmet Akacan kurşunlandı. Bunun öncesinden buranın eski başbakanı olan kişinin (Ersan Saner) kaseti yayınlanmıştı. Falyalı’nın elinde bir de çeşitli çevrelere, siyasilere ait liste olduğu söyleniyor. Şu an burada toplum kendini güvende hissetmiyor. Her yerde mafya var, uyuşturucu kaçakçısı var, kara para aklayan çeteler var ve bunlar elini kolunu sallaya sallaya hesaplaşıyor, kurşun sıkıyor, bomba patlatıyor. Genel hava böyle” diye belirtti. 

HESAPLAŞMANIN NEDENİ

Cinayet soruşturmasını yürüten güvenlik, istihbarat ve polis teşkilatının konuyu kamuoyundan uzak yürüttüğüne dikkat çeken Kormazhan, “Dolaysıyla bu derin hesaplaşmanın altında yatan esas neden nedir, bilemiyoruz ama tahminler var. Örneğin, sanal bahisten 100 milyar TL’lik ciddi bir paradan bahsediyoruz. Kara para, kokain, insan kaçakçılığı, kumar, fuhuş sektöründen bahsediyoruz ve bunu başında olan kişiden konuşuyoruz. Dolayısıyla bu pastadan beslenen birçok çete-mafya var. Pay talep etmiş olanlar olabilir, karşılık bulamamış olanlar olabilir. Veyahut bunun artık taşınamayacağı açığa çıkmış olduğunu düşünmüş olabilirler” diye konuştu. 

FALYALI ARTIK RİSK!

Ömer Lütfü Topaloğlu cinayetini hatırlatan Korkmazhan, şöyle devam etti: “O da dünya kadar kirli parayı, gazinoyu yöneten biriydi. Dünyanın her yerinde kumarhaneleri vardı. Ne zamanki ismi basında konuşulmaya ve uluslararası raporlara girmeye başladı, o zaman ortadan kaldırıldı. Ne kadar güçlü olsa bile. Halil Falyalı’nın ismi de 2016’daki sanal bet operasyonunda geçiyor. Bu operasyonda Veysel Şahin tutuklanmıştı. Şahin zaten Falyalı’nın ortağıydı. O tutuklanınca işi Falyalı devraldı. Bunun yanı sıra Amerika’da 2010 yılında kara para ve uyuşturucudan dolayı bir dava açıldı ve Falyalı burada suçlu bulundu. Arama kararı çıkartıldı. Dolayısıyla Kıbrıs dışına çıkamıyordu. Bunlar yaşanırken Sedat Peker’in sürekli Falyalı’yı işaret etmesi; Falyalı üzerinden siyasi ilişkileri deşifre etmesi; işte Binali Yıldırım’ın oğlunun yaptığı söylenen kokain ticareti, Mehmet Ağar’la ilişkisi ve AKP-MHP milletvekillerinin isimlerini orta yerde gezmesi. Bunlar oldukça bir takım çevreler için risk oluşturduğu değerlendirmesi yapılmış olabilir. Belki de diğer mafya odaklarının uzlaşısıyla öldürüldü. Derin devletin uzlaşısıyla ortadan kaldırılmış olabilir. Böyle düşünüyorum.” 

SİYASİ VE EKONOMİK ÇIKARLAR 

Falyalı’nın siyaset ve ekonomi çevreleriyle olan ilişkisine de vurgu yapan Korkmazhan, şunları ifade etti: “Bir sürü şey ortada duruyor. Kuzey Kıbrıs’a atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ‘Değerli bir dostumuzu kaybettik’ dedi. Birçok resmi görüşmesi var, bunlar gizli değil. Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) milletvekilleri, bakanlarıyla ilişkisi var. Bunun yanı sıra Falyalı’nın babası uzun yıllar UBP’nin parti meclis üyeliğini yaptı. Şimdi onursal üyesi. Seçim sürecinde UBP’yi finanse etti, destekledi. Adamlarıyla çalıştı, nasıl çalıştıklarını herkes biliyor. Dolayısıyla ortada sadece bir dostluk ilişkisi yok. Siyasi, ekonomik çıkara dayalı bir ilişki var. Falyalı’nın etki ağı çok geniş. Siyaset, spor, basın, magazine kadar ilişkisi vardı. Çünkü yönettiği para çok ciddiydi ve bu işi kuralına göre yapıyordu. Yani pastadan herkesin payını verebilen bir kişiydi. Bu da ona bir koruma sağlıyordu. Bu Türkiye’de de böyleydi. Oradaki bağlantıları da çok güçlüydü. Özelikle iktidar ortakları partilerle bağlantılarının çok güçlü olduğunu biliyoruz.” 

DEVLET-SİYASET-MAFYA CİNAYETİ 

Falyalı’nın bir konsensüsle öldürülebileceğini kaydeden Korkmazhan, “Devlet-siyaset-mafya üçgeninde işlenen bir cinayet olduğunu düşünüyorum. Sadece bir mafya hesaplaşması olduğunu düşünmüyorum. Yeni bir bilgi var. Türkiye’de bir takım tutuklama var. Söylemez Kardeşler Çetesi lideri Mustafa Söylemez’in tutuklandığı söyleniyor. Tutuklu sayısı 6’ya çıktı. Dolayısıyla bu nereye varacak bakacağız” ifadelerinde bulundu. 

BUCAKLARLA İLİŞKİLİ 

Mustafa Söylemez’in aynı zamanda Bucak ailesiyle geçmişten bu yana çok ciddi husumetleri olduğunu ve Fatih Bucak’ın da aynı zamanda Halil Falyalı’yla çok yakın ilişkileri olduğunu sözlerine ekleyen Korkmazhan, “Dolayısıyla bu büyük oranda resmi ortaya koyuyor” dedi. Susurluk’tan bu yana aktörlerin dağıtılmadığını da hatırlatan Korkmazhan, “Bu bir duvar. Bunun pek çok tuğlası var, bir tuğlayla düşmüyor, bütün duvarı yıkmak gerekiyor. Bu isimler bu duvarın tuğlaları” diye konuştu.  

‘HESAPLAŞMA SÜRPRİZ OLMAYACAK’

Türkiye’nin bu tür işlerini Kuzey Kıbrıs’ta yaptırdığını ve bu yüzden de sorunun çözümsüzlüğünde ısrar ettiğine işaret eden Korkmazhan, değerlendirmelerini şöyle tamamladı: “Türkiye’de kumar yasaklanınca hepsini buraya getirdiler. Sanal bet sektörün gelişmesiyle bu ağ büyüdü. Kuzey Kıbrıs yeraltı dünyasının üssü haline getirildi. Çünkü Kuzey Kıbrıs uluslararası hukukun dışında ve tüm kirli ilişkileri burada çevirebiliriz denildi. Sürekli bir çözümsüzlük politikası uygulandı. Temel nedeni de kara para, uyuşturucu gibi kirli ilişkileri yürütmek ve uluslararası hukuka hesap vermemek zorunda olmuyorlar ve bu işleri yürütebilecekleri bir üssü yarattılar. Bu iş o kadar büyüdü ki elinizi neye atsanız bir çete var. Her şey burada yönetiliyor. 

BU CİNAYETİN SONUÇLARI OLACAK 

Dolayısıyla Türkiye yeraltı dünyasının ve uluslararası suç örgütlerinin yarattığı bir yapıdır. Bana Susurluk’u andırıyor. Türkiye’deki siyasal iktidarın da artık yönetemez, sürdüremez bir yapı içinde olduğunu görüyoruz. İktidar bloğunun yerin altındaki kanadının hesaplaşmasında yerüstüne yansıması da sürpriz olmayacak. Önümüzdeki günlerde siyasal açıdan birçok gelişmeye gebe olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu cinayetin sonuçları olacak. Ortada çok büyük bir sektör var. Bunun bölüşmesi, paylaşılması, yönetilmesi var. Belki de bunun bölüşmesi, yönetilmesi konusunda bir kavga var. Bunu göreceğiz ama en üzücü taraf, gizlilik adı altında soruşturmanın kamuoyunun önünden, denetiminden uzak yürütülüyor olmasıdır.” 

MA / Sedat Yılmaz