Amed'te 340 delegenin katımlıyla başlayan Demokratik İslam Kongresi'nin birinci günü "Ortadoğu'da barış arayışı ve Kürt sorunun çözümü" başlığıyla gerçekleşen oturumda yürütülen tartışmalarla sona erdi. Oturumda konuşan eski vekil Abdulbaki Erdoğmuş, barışın muhatabının sadece Kürtler olmadığına, bir bütün insanlığı barışın muhatabı olduğuna dikkat çekerken, Doç. Dr. Veysel Ayhan ise kongre ile birlikte Kürtlerin ümmeti birleştirebilecek bir güç olacağını ifade etti. 

Demokratik İslam Kongresi'nin ilk günü üçüncü oturumla sona erdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın mesajının sahiplenilmesi ve İslamiyet'in gerçek özüne dönük mesajların verildiği kongrenin son oturumunda, "Ortadoğu'da barış arayışı ve Kürt sorununun çözümü" başlığı ele alındı. Kongrenin moderatörlüğünü Federal Kürdistan Bölgesi’nden gelen Yekgirti İslam temsilcisi ve kadın parlamenter Hewraz Ahmet yaptı. Ahmet, İslam adına Müslümanlara zulüm yapıldığını söyledi. Medine Sözleşmesi'ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ahmet, "İslam adına zulüm yapıldığı zaman kendimize bakmalıyız. O zulümden acı duymalıyız. Ama tarih zulüm yapanları yargılayacaktır" dedi. 

Oturumda Türkiye'nin Ortadoğu'ya yönelik politikası ve bunun Kürt sorunu üzerindeki etkisine ilişkin sunumu eski milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş yaptı. Erdoğmuş, İslam'ın adalet ve barış dini olduğunu belirterek, geçmişten bu yana cemaat, devlet ve daha çok politikacılar tarafından siyasallaştırılmaya çalışıldığını söyledi. Demokrasi ve İslam'ın birlikte tanımlanmasının sorunlu bir anlayış olduğu eleştirisi yapan Erdoğmuş, "İslam sadece Ortadoğu coğrafyasında değil daha geniş ve çok büyük bir kültürü temsil etmektedir. Tarih boyunca emperyalist müdahalelere karşı sürekliliğini koruyan en güçlü medeniyetlerden birisidir. Ortadoğu'yu sadece İslamiyet'le ele almak doğru değil. İslamsız bir Ortadoğu düşünülemeyeceğine göre İslamsız bir barış ve gelecek tasavvur dahi edilemez. Unutulmamalı ki İslam, Müslümanlar için bir din, ancak özellikle bu coğrafyanın bütün unsuları için bir medeniyettir. Kongre de buna çok büyük katkı sunacaktır" dedi. 

'KÜRT SORUNU ETNİK BİR SORUNDAN İBARET DEĞİLDİR'

Erdoğmuş, Türkiye, Ortadoğu ve Kürt kavramları üzerinde durulmadan ve Kürt sorunu doğru tanımlanmadan genel sorunların da doğru tanımlanamayacağını belirtti. Ortadoğu'nun tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar anlamını ve önemini sürdüren tek bölge olduğunu dile getiren Erdoğmuş, Ortadoğu'nun tarih boyunca jeopolitik konumunu koruduğunu kaydetti. Kürtler ve Kürt sorunu üzerine değerlendirmelerde bulunan Erdoğmuş, "Kürtler kadim Ortadoğu coğrafyasındaki medeniyetlerin hepsinde yer almıştır. Bu gerçeği ele almadan Kürt sorununu doğru ele almak, Kürt haklarından doğru bahsetmek imkansız. Kürtlerin etnik hakları elbette önemlidir. Ancak Kürt sorunu tek başına sadece etnik bir sorundan ibaret değildir. Etnik temelli haklar talep etmek Kürtlerin sıradan bir halk olduğu izlenimini yaratmaktadır" diye konuştu. 

'BARIŞIN MUHATABI SADECE KÜRTLER DEĞİLDİR, TÜM BİR İNSANLIKTIR'

Kürt sorununun çözümü noktasında sunulacak önerilerin hem Ortadoğu hem de dünya anlayışıyla uyumlu olması gerektiğini dile getiren Erdoğmuş, "Devletlerden adil çözüm beklemenin doğru olmadığını hepimiz biliyoruz. Barışın muhatabı sadece Kürtler değildir, bölge hakları, hatta tüm bir insanlıktır. Kürtler çağın ruhuyla kimlik ve öze dönüş mücadelesini başarıyla verirken, barış ve adalet arayışlarını da bu coğrafyanın ana damarlarında on binlerce yıldır akıp gelen köklü asil medeniyet aidiyeti ve bilinci ile ortaya koymaları gerekir" dedi. 

'Kürtler, mücadelelerini demokratik kanalları zorlayarak sürdürmelidir'

Erdoğmuş, “Her türlü inkar ve baskıya rağmen Kürtlerin bir taraftan barış arayışlarını sürdürürken, bir taraftan da mücadelelerini siyasetin içinde ve demokratik kanalları sonuna kadar zorlayarak sürdürmelidir” diyerek, sözlerini tamamladı. 

'KÜRTLER, ÜMMETİ BİRLEŞTİREBİLECEK BİR GÜÇ OLACAK'

Doç. Dr. Veysel Ayhan ise Ortadoğu'daki gelişmeler bağlamında Kürt sorunu ve Rojava'daki gelişmeleri ele aldı. Ayhan, modern kültürün getirdiği bütün kurumlardan bölgedeki insanların kendisini koruduğunu kaydetti. "Kürtler, Avrupa'dan gelen modern yaşamın dışında kaldı" diyen Ayhan, bugün çöken şeyin batının “modern felsefesi” olduğunu vurguladı. Bütün Mezopotamya ve Ortadoğu'nun yeniden inşa edilebileceğine de dikkat çeken Ayhan, batının Kürt toplumunu etkileyememesi nedeniyle yok saymaya çalıştığına işaret etti. Kürtlerin, bütün Ortadoğu halklarını bir araya getirecek güce sahip olduğunu söyleyen Ayhan, yaşanan en büyük sorunun yeni bir "biz" yaratma olduğunu kaydetti. Kongre ile birlikte Kürtlerin ümmeti birleştirebilecek bir güç olacağını ifade eden Ayhan, Kürtlerin yeni bir medeniyetin kurucu ana unsuru olacağını kaydetti. 

'DİNDAR ÇEVRELER KATLİAMLARA KARŞI ÇIKMADI'

Oturumda son olarak konuşan Hakkari eski Belediye Başkanı, İlahiyatçı Fadıl Bedirhanoğlu, Öcalan'ın 21 Mart 2013 deklarasyonu ve gelinen sürece ilişkin değerlendirme yaptı. Bedirhanoğlu, Kürtlerin kamuoyuna devamlı "Müslüman değiller" diye gösterildiğine de vurgu yaptı. Kürtlerin maruz kaldığı katliam ve “faili meçhul” cinayetler karşısında dindar çevrelerin yüksek bir sesle karşı çıkmadığına değinen Bedirhanoğlu, "Rojava'da aynı şekilde İslam sloganları altında saldırılar yapılıyor. İslam adına yapılan bu kadar kirli şeyden sonra sanki İslam insanlık için gelmemiştir anlayışı ortaya çıktı. 93'ten bu yana çeşitli dönemlerde Kürt özgürlük hareketi tek taraflı ateşkesler ilan ederek barış talebini yeniledi. Ancak Müslüman olarak kendilerini tanıtanlar bu ateşkesleri fırsat bilerek saldırılarını arttırmışlardır" diye konuştu. 

'EGEMENLER, SORUNLULUKLARINI YERİNE GETİRMİYOR'

Öcalan'ın tarihi deklarasyonun içerdiği mesajlara değinerek, sözlerine devam eden Bedirhanoğlu, "Kürt özgürlük hareketi ne kadar samimi olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Tüm inançlar arasında hiçbir ayrım yapmadan hepsine saygılı olduğunu ortaya koydu. Savaşta ısrarcı olmadığını ve çözümde ısrarcı olduğunu gösterdi. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü konusunda güçlü bir iradeye sahip olduğu bir kez daha oraya çıktı" diyerek, egemenlerin buna karşı sorumluluklarını yerine getirmediğine işaret etti. 

YOĞUN İLGİ MODERATÖRLERE ZORLUK YAŞATTI

Konuşmacılarının sunum ve değerlendirmelerinin ardından söz hakkı delegelere verildi. Delegeler tartışılan konulara ilişkin görüşlerini dile getirdi. Zamanın kısıtlı olmasından dolayı delegelerin görüşlerini dile getirmek için yoğun talepte bulunmasına karşı güçlük çeken moderatörler, konuşmaları kısa kesmeleri için sık sık delegeleri uyarmak zorunda kaldı. Delegelerin görüşlerinin ardından kongrenin ilk günkü oturumları sona erdi. 

Kongre yarın "İslam'da savaş hukuku ve barışın inşası" ve "Kadının İslam'da yeri" başlıklarıyla gerçekleşecek oturumların ardından, karar tasarısı ve sonuç bildirgesi üzerine yürütülecek tartışmalarla birlikte hazırlanacak sonuç bildirgesinin açıklanmasıyla sona erecek.