Mardin’in Derik Belediyesi’ne 2016’da kayyım olarak atanan Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk’ün 10 Kasım 2016’da makamına konulan bombanın patlatılması sonucu hayatını kaybettiği saldırı 6’ncı yılına girdi. Bombalı saldırının ardından 70 kişi gözaltına alındı, 15 kişi tutuklanıp haklarında dava açıldı. Dava kapsamında Mardin 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda 14 kişi beraat ederken, Şerif Mesutoğlu’na 2 defa ağırlaştırılmış müebbet ve 28 yıl hapis cezası verildi. Yargıtay tarafından Mesutoğlu ve beraat edenler hakkındaki karar onandı.

ŞÜPHELER GİDERİLMEDİ

Ancak aradan geçen zaman zarfında saldırıya dair şüpheler giderilmezken, dosyanın tanıklarının sahte olduğu “en önemli tanık” olarak sunulan Mehmet Ali Gezginci’nin akli dengesinin yerinde olmadığı ve Türkçe bilmediği, beyanlarının yanlış çeviri yapılarak kayıtlara geçirildiği görüntülerle ortaya çıktı. Haklarında dava açılan kişilerin olaydan sonra darp edildiği de görüntülerle ortaya çıkarken, dönemin dosya savcısı sanık olarak ifadesini aldığı Devran Aslan’ı yönlendirdiği görüntülere yansıdı. Dosyaya sunulan delillerin de sahte olduğu yargılama sürecinde ortaya çıkarken, kaymakamın telefonunun “tahrip olduğu” gerekçesi ile “şifresinin açılmadığı” öne sürüldü. Dosyayı aydınlatacak deliller arasında yer alan emniyete ait 155 kayıt sisteminin bulunduğu hard diskin de “bozuk olduğu” iddia edilerek açılamadığı kaydedildi. 

DOSYA KAPATILDI

Fail olarak ceza verilen Mesutoğlu’nun yanı sıra Safitürk ailesi de cinayetin şüpheli olduğu görüşünü her defasında dile getirdi. Cinayetin PKK ile alakası olmadığını da defalarca beyan eden ağabey Ali Haydar Safitürk, cinayetin dönemin Derik Emniyet Amiri Mustafa Hakan Kutluay ile dönemin Mardin Valisi Mustafa Yaman tarafından gerçekleştirildiğini beyan etti. Ancak bu beyanlar dikkate alınmayarak dosya kapatıldı.

FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK İŞKENCE

Mesutoğlu’nun avukatları dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınırken, 6’ncı yılında Mesutoğlu’nun eşi aynı zamanda dosyada sanık olarak yargılanıp beraat eden Saime Ateş Mesutoğlu, Kaymakam Safitürk dosyasını Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.

Patlama gününü anlatarak, patlamada eşinin de yaralandığını ifade eden Ateş, eşinin henüz yaralı iken ifadesi alınmak üzere hastaneden apar topar çıkarıldığını söyledi. O günden beridir eşinin cezaevinde olduğunu dile getiren Ateş, “Eşim 29 gün gözaltında kaldı. Ben de 27 gün kaldım. Gözaltı sürecinde çok büyük işkencelere maruz kaldı. Hem fiziksel hem psikolojik işkenceye maruz kaldı. Gözaltından sonra hem ben hem eşim cezaevine gönderildik. Ben 3 buçuk ay sonra serbest bırakıldım. Daha sonra beraat ettim” dedi. Şu an Sincan Yüksek Güvenlikli Cezaevinde olduğunu ve yargılama sürecinde yaşananlardan dolayı açlık grevine girdiğini belirten Ateş, eşinin yaşananları protesto etmek için SEGBİS odasında bedenini ateşe verdiğini de hatırlattı.

DELİLLER ÜRETİLDİ

Gerçeklerin ortaya çıkabilmesi için çok büyük mücadeleler verdiklerini ifade eden Ateş, ne kendi taleplerinin ne de kaymakamın ailesinin taleplerinin dikkate alınmadığını belirtti. Kaymakamın ailesinin isim vererek, failleri gösterdiğini ancak dikkate alınmadığını kaydeden Ateş, “Gerçek katiller bulunsun diye hiçbir şekilde mücadele edilmedi. Her şeyin üzeri kapatıldı. Bütün olay yeri temizlendi” dedi. Olaydan saatler sonra olay yeri inceleme yapılmadan kamyonlarla olay yerindeki enkazın taşındığını gördüğünü ifade eden Ateş, dosyaya delil olarak sunulan her şeyin ilk olay incelemesinde değil, günler sonrasında üretildiğini söyledi.

KROKİ KAYBOLDU, TELEFON AÇILMADI

Olaydan 4 ay sonra Kaymakamlık binasının yıkıldığını, binanın yıkılmaması için dilekçe verdiğini, savcının binanın krokisi olduğunu iddia ettiğini ancak krokiye bir türlü ulaşılamadığını söyledi. Krokinin dosyada delil olarak sunulan eldivenin atılma anına dair görüntüler açısından önemli olduğunu dile getiren Ateş, krokinin ortaya çıkması durumunda eldivenin eşinin odasından atılmadığının ortaya çıkacağına dikkat çekti.

Kaymakamın bozuk olduğu ileri sürülen telefonuyla ilgili iddiaları dile getiren Ateş, şifrenin Kaymakamın eşi tarafından bilindiğinin Safitürk ailesi tarafından mahkemede dile getirildiğine dikkat çekti. Ateş, telefonun içindeki bilgilerin asıl failleri göstermesi bakımından önemli olduğunu belirterek, telefonun bu nedenle tahrip edildiğini düşündüklerini kaydetti.

‘KURBAN SEÇİLDİ’

“Ben Şerif’in kurban seçildiğini düşünüyorum” diyen Ateş, “Savcı ifadesini alırken, ‘Şerif sen zekisin senden başka kimse bunu yapamaz’ demiş. Aynı şekilde ben gözaltında iken beni çocuklarımla tehdit ettiler. Bana ‘Şerif'in yaptığını söyle, seni de eve gönderelim, çocuklarınla çok rahat bir hayat yaşarsın’ dediler. Bunlar hepsi Şerif’in kurban seçildiğinin bir göstergesi. Mahkeme heyeti ‘Şerif senden başka kimse yapamaz’ diyerek ceza verdi. Şerif bu davanın kurbanıydı. Şerif’i kurban seçmelerinin sebebi kardeşinin örgüt içinde öldürülmesiydi. Bunun etkisi vardı. Şerif aslında kurban seçilecekler arasında en uygundu. Bunun üzerine Şerif üzerine delilleri üretmeye başladılar” diye anlattı. Eşinin de kurban seçildiğini duruşmada bedenini ateşe verirken dile getirdiğini ve “Şerif ‘Beni bu davanın kurbanı seçtiniz. Ben bu zulmü kabul etmiyorum. Benim cansız bedenim suçsuzluğumun ispatı olacak’ dedi. Hiçbir şekilde kabul etmedi. Şerif bu davanın kurbanıdır yani katili değil” ifadelerini kullandı.

VALİNİN AÇIKLAMASI 

Ortada bir senaryo olduğunu, işin içinde kimlerin olduğu konusunda bilgilerinin olmadığını ifade eden Ateş, “Bizi örgüt üyesi olarak görebilirler. Kürt olduğumuz için bizi potansiyel suçlu olarak görebilirler. Bizim iddialarımızı kabul etmeyebilir, araştırmayabilirler. Ama karşı tarafta onlara göre bir şehit ailesi var. Ortada bir kaymakam var. Devletin birinci derece memurlarından biri ve öldürülüyor. Bu kaymakamın ailesinin iddialarının hiç mi değeri yok. Onların iddialarını da araştırsalar gerçekler zaten ortaya çıkacaktır. Ama gerçeklerin ortaya çıkmasını istemedikleri için iddiaları göz ardı ediyorlar. Gerçekler ortaya çıkarsa Şerif’in suçsuz olduğu da ortaya çıkacak. Şerif’ten intikam almaya çalışıyorlar. Olayın ilk günü Mardin Valisi çıkıp, ‘katil bunlar’ dedi. Nereden biliyordu?” diye sordu.

'SAHİP ÇIKILMALI'

Safitürk ailesi ile iletişime geçtiğini ve onların da “Şerif’in katil olmadığını biliyoruz” dediklerini ifade eden Ateş, Kaymakamın ağabeyinin iddialarının çarpıcı olduğunu söyledi. Kaymakamın ağabeyinin bir hakime dair, “Bizi kandırıp, sus pus etti” şeklindeki beyanlarına dikkat çeken Ateş, bu hakimin kim olduğunun ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi. Ateş, bütün insan hakları savunucuları, barolar ve siyasi partilerin bu davanın takipçisi olması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Bu davaya 'PKK’nin eylemi' deyip, içinden çıkılacak bir dava olduğunu düşünüyorum. Karanlık güçlerin bu davanın içinde olduğunu düşünüyorum. Çözülmeyecek bir dava değil. Ama sahip çıkılması gerekiyor. Tek başıma sesimi duyurmaya çalıştım. Şerif’in katil olmadığına inanıyorum. Karanlık güçlerin ortaya çıkarılması için daha güçlü bir sesin olması gerekiyor.”

MA / Ahmet Kanbal