Diyarbakır Newrozu’na katıldığı sırada Kemal Kurkut’u sırtında vurarak öldüren polis Y.Ş hakkında verilen beraat kararına tepkiler gelmeye devam ediyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci ile HDP Ağrı Milletvekili ve Meclis Adalet Komisyonu üyesi Abdullah Koç, verilen beraat kararıyla birlikte cezasızlık politikasının bir kez daha tescillendiğini söyledi.  

‘KARAR YENİ KEMALLERİN ÖLDÜRÜLMESİNE ALAN AÇTI’

İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Kemal Kurkut’un Diyarbakır 2017 Newrozu'na katıldığı sırada polis tarafından bilerek ve isteyerek öldürüldüğünü, bunun da DİHA muhabiri tarafından çekilen fotoğraflarda net bir şekilde görüldüğünü söyledi. Zeytun, Kemal Kurkut’un arkadan hedef alınarak öldürüldüğünü de söyleyerek, “Olayı başka yere çekmenin bir anlamı yok” dedi.  Zeytun şöyle devam etti: “Hiçbir yargı ve hukuk oyunu bu gerçeği değiştiremez. Ama yargının mahkemelere verdiği ve onların da büyük bir istekle yaptığı şey bir aklama oyunudur. Cezasızlık dediğimiz mesele tam da budur. Bu karar ile Kemal bir kez daha infaz edildi. Bu karar, yeni Kemallerin ölümüne alan açtı.”

‘KABUL EDİLEMEZ’

TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci ise Kurkut’u öldüren sanığın delil yetersizliğinden beraat ettirilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Cezasızlık olgusuyla karşı karşıya olduklarını belirten Üsterci, “Kurkut’un davasına ilişkin 12 duruşma yapıldı ve bu dava sürecinde görüldü ki, merminin polisin silahında çıktığını gösteren raporlar zaman içinde değiştirildi. Yine sanığın eylemini ve suçunu hafifleten yeni raporlar dosyaya konuldu ve bugüne gelindi” ifadelerini kullandı.

‘CEZASIZLIK KOLLUK ŞİDDETİNİ TEŞVİK ETMEYE DEVAM EDECEK’

Cezasızlık olgusunun Türkiye’de hak ihalelerinin devamlılığını sağlayan en önemli başat olgu olduğunu dile getiren Üsterci, “Bu kararla bir kez daha görüldü ki, cezasızlık zırhı ile korunan güvenlik güçleri, yasayla kendilerine tanınan yetkileri aşıp çok rahat bir şekilde kuralsızlıklara başvuruyor. Cezasızlık politikası kolluk şiddetini teşvik etmeye devam edecektir” dedi. Hükümet tarafından son günlerde dile getirilen “hukuk reformu” söylemlerine de değinen Üsterci, cezasızlık ile ifade özgürlüğü arasında doğrudan bağlantı olduğunu belirtti. İfade özgürlüğünün kısıtlandığı ortamlarda hak ihalelerin görünmez kaldığını söyleyen Üsterci, “Hem Kemal Kurkut, davasının cezasızlıkla sonuçlanması, hem raporlarımızla yaptığımız işkence ve kötü muamelelere maruz kaldığımız bu koşullarda hala reformdan bahsetmek inandırıcı değil, samimi değildir” diye konuştu.

KÜRDE FARKLI HUKUK UYGULANIYOR’

Meclis Adalet Komisyonu Üyesi Abdullah Koç ise bir taraftan yargı reformundan bahsedildiğini diğer taraftan cezasızlık politikasının tüm hızıyla sürdüğünü kaydederek, “Bu kararla birlikte yine çok net olarak gördük ki, Türkiye’de ikili hukuk sistemi devrede. Kürtlere ve muhaliflere farklı, bir hukuk sistemi uygulanırken, diğerlerine ayrı bir sistem uygulanıyor. Cezasızlık politikası yıllardır Kürtlere uygulanıyor. Herkesin gözü önünde olan bir infaza şüphe deniliyor ve sanık delil yetersizliğinde beraat ediliyor. Herkesin gözü önünde olması bile tek başına bir delil, bir kanıt değil mi…  Böyle bir saçmalık olabilir mi?  Düpedüz cezasızlık politikasıyla karşı karşıyayız. Dolayısıyla Artık Türkiye’de yargı tanımı, cezasızlık tanımıyla ile anılır hale geldi. Bu ikili hukuk durumu Kemal Kurkut kararıyla bir kez daha tescillendi” ifadelerini kullandı.