AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan “İnsan Hakları Eylem Planı”, pek çok kesim tarafından sert tepkiyle karşılandı. Planın açıklandığı gün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AKP ve MHP’nin söylemleri üzerine Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında inceleme başlatırken, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) Kadıköy’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin yapacağı açıklama yasaklandı. Yine aynı gün Mezopotamya Ajansı’nın sitesi 28’inci kez erişime engellenirken, HDP’li Karaçoban İlçe Belediyesi’ne baskın düzenleyen polisler belediye eşbaşkanı Halit Uğun’u gözaltına aldı. 

“İnsan Hakları Eylem Planı”nı değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, eylem planının Türkiye’de demokrasinin, insan haklarının ve insan onurunun hiçe sayıldığının itiraf belgesi olduğunu kaydetti.

İNSAN HAKLARINA UZAKLIĞIN BELGESİ

Hükümetin sıkıştıkça sürekli eylem planları açıkladığını ifade eden Yoleri, genellikle de açıklanan plan ya da paketlerde “insan hakları, demokrasi, katılım, özgürlük” gibi kavramlara sıkça vurgu yapılmasına tepki gösterdi. Eylem planında uluslararası sözleşmelerde tarif edildiği haliyle insan hakları tarifleri yapıldığını ifade eden İHD Şube Başkanı Yoleri, “Eylem planını okuduğumda iktidarın insan haklarından, demokrasiden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha hissettim. Sanki o insan hakları tanımını ilk defa kendisi yapıyormuş gibi, sanki demokrasinin ya da insan haklarının gerekliliğine ilk defa kendisi işaret ediyormuş gibi tanımlamalar yapılmış. İşte ‘insan hakları doğuştan gelen saygı duyulması gereken haklardır’. ‘Devletin insan onuruna yaraşır gibi davranması gerekir’ gibi ifadeler kullanılmış. Bunlar 1948 yılında ilk İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve hatta çok öncesine dayanır. İnsan hakları belgeleri ta 1200’lü yıllara kadar geri gider. Şimdi bunca yıl önce tarif edilmiş şeyleri sanki yeni keşfediliyormuş gibi tarif etmek, aslında bu iktidarın insan haklarına, demokrasiye, özgürlüklere ne kadar uzak olduğunu gösteriyor” dedi. 

EYLEM PLANI DEĞİL İTİRAFNAME

AKP’nin 20 yıldır iktidar olmasına karşın sanki iktidara gelmiş yeni bir parti gibi sorunları sıralamasını “Gerçekten inanılmaz” diye yorumlayan Gülseren Yoleri, şöyle devam etti: “‘İnsanın devredilmez haklarını koruyacağız’, ‘İnsan onuruna yaraşır koşulları sağlayacağız’ gibi söylemleri okuyunca çok şaşırdım. Bir iktidar bunları söylerken utanmalı. Bunları söylemek şu anlama geliyor. Bende bunlar yok. Ben insan onuruna saygı göstermiyorum. Ben insan haklarına saygı göstermiyorum. Bunu itiraf ediyor. Bu bir itirafname aynı zamanda. Bu belgenin en önemli özelliği bence bir itirafname olması. Bu ülkede demokrasinin, insan haklarının, insan onurunun hiçe sayıldığına dair bir itirafname. Buradan bakılırsa, bunun bir itirafname olarak belki bir kıymeti olabilir.” 

PLAN KAYGI VERİCİ

Avrupa Konseyi’nin Türkiye’yi siyasi takibe aldığını ve Konsey’de kalabilmek için birtakım gereklilikler olduğunu hatırlatan Yoleri, eylem planının bu gerekliliklerden ne kadar uzaklaşıldığının ve Konsey’in Türkiye’yi hangi konularda sıkıştırdığının bir göstergesi olduğuna işaret etti. Eylem planında insan onuruna yaraşır davranmak, insanın doğuştan var olan haklarına saygı göstermek gibi çok temel noktalara işaret edilmesinin kendisini çok kaygılandırdığını ifade eden Yoleri, “Bunlar zaten var olan şeyler. Şimdi biz bu iktidarın insan haklarına saygı göstermediğini, demokrasiye aykırı davrandığını biliyoruz. Ama bir insan hakları eylem planı yaparken normalde var olan sorunlara nasıl çözüm üretebileceğini görmek istiyoruz. Zaten bu sorunları biliyoruz. Yani adalete erişim olmadığını biliyoruz, eşitlik ve özgürlüğün olmadığını biliyoruz, demokrasinin olmadığını biliyoruz. Zaten onlar da bütün bunları eylem planında gereklilik olarak ifade ettiklerine göre onlar da bunları olmadığını biliyorlar. Şimdi esas olarak bütün bu eksikliklerini duyduğumuz noktalarda bu eksiklik nasıl giderilebilir, hak ve özgürlüklerimize nasıl erişebiliriz, nasıl demokrasi ve barış içerisinde bir yaşam sürdürebiliriz, esas olarak hükümetten duymak istediğimiz bunlar” diye konuştu.

LAF ÇOK ÇÖZÜM YOK

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, eylem planında kulağa hoş gelen söylemlerin hayata geçirilmesi için işlevsel mekanizmalardan söz edilmediğine dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Kırılgan gruplar olarak tarif ettikleri kadın ve çocukların sosyal yardımlara erişimleri kolaylaştırılacak deniyor ama nasıl olacağı belirtilmiyor. Yani işleyen bir mekanizma önerilmemiş. Ya da ayrımcılığı önleyici tedbirler alınacağı ifade ediliyor ama nasıl yapılacağı belli değil. Adalete erişim ve insanların adli mekanizmalara erişimlerinin hızlandırılmasından söz ediyor ama nasıl belli değil. Mesela medeni kanunda değişiklikler yapılacağı söyleniyor ama nasıl olacağı belli değil. Ben şöyle düşünüyorum. Bu eylem planında 7145 sayılı yasa kaldırılacaktır denilseydi, KHK’lerle OHAL döneminde getirilen kalıcı düzenlemeler geri çekilecek deseydi ya da MİT yasasında değişiklikler yapılacak, yetkileri daraltılacak, yargı denetimine açılacak denilseydi ve bunlara ilişkin maddeler değiştirilseydi inandırıcı olurdu. Çocukları ve kadınları korumaktan bahsediyor ama şimdiye kadar uygulanmayan İstanbul Sözleşmesi nasıl uygulanacağı izah edilseydi inandırıcı olurdu. Yani çözüm için önerilen herhangi bir şey yok. Biz bunları duymak istiyoruz.” 

OLUMLU DÖNÜŞÜ OLMAYACAK

İktidarın sıkıştıkça insan hakları, demokrasi ve barış dediğini ancak bugüne kadar hep tersini yaşadıklarını dile getiren Yoleri, “Şimdi daha somut adımlar görmek istiyoruz. Örneğin barışçıl toplanma hakkını kısıtlayan uygulamaların dayanağı olan 7145 sayılı yasa var. Kaldıracak mısınız kaldırmayacak mısınız? Ama bizim eylem planında altı çizilen hukukun bir güvence olma meselesinde kendimizi güvende hissedebilmemiz için insan hakların aykırı uygulamalara yol veren yasal düzenlemelerin de geri çekilmesi lazım. Çocukları korumaktan söz ediyoruz ama çocuk istismarına fırsat yaratan suç ceza kanunundaki ya da medeni kanundaki düzenlemelerden hiç söz edilmiyor. Bunlar orada durduğu müddetçe bu tür olayların yaşanmasının önün açıyor. Bu eylem planı da bundan önceki pek çok benzeri çalışma gibi uygulamada bize olumlu bir dönüşü olmayacak. Dolayısıyla bunu iyi bir belge olarak değerlendiremiyoruz” şeklinde konuştu.